Şuan ki yaşantım o kadar farklı bir boyuttaydı ki.. sanki bir macera filmin içerisinde yer alıyordum ama şu var ben gerçek hayatta yaşıyorum. Kaçırılma, yaralanma ve bunun sayesinde gerçekleşen ailemin, bende oluşturduğu birçok farklı duygu.
Babaannemin bana olan sahiplenmesi, sevmesi aslında akrabalıktan kaynaklanıyordu. Onun oğlunun kızı olduğum için beni sevmeye meyilli idi fakat hiç tanımadığım, daha önce yüzlerini bile görmediğim insanlar bana kardeş, abi ve.. ve işte herneyse daha adını koyamadım, seviyorlar, koruyorlar. Bu anlatılmaz duygudur mesela. Yabancı insanların hayatlarına girip kalplerinde herhangi bir vasıta ile yer alıyorduk.
Ne vardı ki düzenli bir ailem olsaydı. Ne vardı ki aynı doktor olsaydım ve Kuzey'leri bu şekilde değilde daha normal bir halde tanımış olup bir aile ilişkisi kurabilseydim. Ne vardı ki...
Düşüncelerim somutlaşmış, gözlerimden yaşlar halinde akıyordu. Yatağa daha çok sığındım, belki birazda olsun beni koruyabilir diye. Gözyaşlarımı kimse görmesin diye..
Tavanda oluşan anlamsız desenleri izliyordum. Buğulanmış gözlerim etrafı daha saydam görüyordu ve bu daha farklı görüntüler yansıtıyordu bana. Sessizliğin ortasında birkaç tıkırtı beni biraz korkutu. Hemen arkamı dönüp ince pikeyi üzerime çektim. Adım sesleri bana doğru yaklaşırken ben daha da geriliyordum. Saat gece yarısını geçmişti ve bu saate buraya kimse gelmezdi. Çünkü insanın en uykuya daldığı saatler idi.
"Rüya". Adımın iki kere tekrarlanması benim yataktan doğrulmamı sağladı. Bu Kuzey'in sesi değildi fakat... Bu Burak?
"Ne işin var burada" diye yataktan kalktım. Gece lambasını açınca ellerim refleks olarak ağzımı kapatmaya gitmişti." Ne oldu sana böyle" diye ona doğru yürüdüm. Kaşında kurumus olan kan lekesi ve karnında baskıda bulunduğu tahminimce bir yara...
"Yardım et" diye fısıldadı. Hızla onu yatağa yatırdım. "Kim yaptı sana böyle" dediğim de gözlerimi bana dikmişti. Derin bir nefesin ardından konuşmaya başladı.
"Siz Mısır'da gezinirken ben burada bekliyordum. Bu seni Suudi Arabistan'a kaçıran bir kaç adam buradaki bir odada tutuluyor. Ben onların başında tek olduğum için birkaç plan düşünmüşler akıllarınca. Aralarından birisi bağırmaya başladı. Hızla yanlarına gittiğimde birisin karnından oluk oluk kan akıyordu. Ben müdahalede bulunurken biri enseme sert birşey ile vurdu. Normal birisi hemen bayılır ama ben bu konularda tecrübeli olduğum için biraz sarsaklandım. O vuran kişi kaçtı ve diğer ikisi..." sözünü bitiremeden gözlerini kapattı. Hadi ama bir gün içerisinde bu kadar şey olurmu?
İlk Yardım çantasını odada aramaya başladım. Neredesin nerde? Derken dolabın içindeki kutuyu görmemle yüzümün gevsedigini hissettim. Kaşına yaptığım müdahaleden sonra karnına indim. Karnı nasıl yararlanmıştı bilmiyorum ama birkaç derin çiziğin sayesinde epey bir kötü görüntü oluşturmuştu. Kanamayı durdurmuştum. Terler arasında kalmışken hızla olduğum yere kendimi attım. Şimdi ben nerede yatacağım?
Burak çoktan uyumuştu. Pikeyi bu sefer onun göğüs hizasına çektim ve gece lambasını kapattım. Salondaki koltuklara gelişi güzel yayıldım ve.. Ve burası oldukça sert. Belim ağrımazsa bir mucize olur.
Uykum yavaş yavaş bastırdığında aklıma takılan bir soru biraz beni huzursuz ediyordu.
Burak neden benim yanıma gelmişti ki?
...
Tutmadı. Uyku tutmadı. Saat 07:00 ve ben hala 3 saatlik uyku ile duruyorum. Aman Allah'ım!
Belim. Of offfff. Al işte tutulmuş bir bel. Ne kadar güzel.
"Günaydın". Burak içeriden yeni uyanmış bir şekilde yanıma geliyordu. "Günaydın. Daha iyi misin"?.
Yanıma oturunca biraz kendini geri yaslandı "epey bi iyi" dedi ve gülümsedi. Gözleri yemyeşil ne kadar güzel öyle.
"Birşeyler hazırlayayım ben" dedim ve ayağa kalktım. "Gerek yok" dese bile arkama bakmadan mutfak bölümüne ilerledim. Oluşan küçük bir kız topluluğu, ben içeri girer girmez gözlerini üstlerimden ayirmamıştı. Yaptığım iki tostu- meyve suyunu alıp yürümeye başladım. "Siz dün iyi uyudunuz mu" karşımdaki kız o gruptaki esmer olanıydı. "Fazla değil".
"Bir yeriniz mi ağrıyor"?
"Evet belim" diye şaşkınca bakmaya devam ettim. Kız arkasına dönerek "ben demiştim işte" dedi ve yüzüne bir gülümseme kapladı. "Bir sorun mu var"? Diye sorsam bile hala gülüyordu. Kahretsin hep mallar beni mi bulur ?
Hızla mutfak bölümden ayrılıp, Burak'ın yanına gittim. Zorla takıldığım gülümse ile yanına oturdum. "Afiyet olsun".
"Teşekkür ederim" dedi ve hızla tostunu yemeğe başladı. O kızlarla neden öyle davranmışlardı ki?
Bitirdiğimiz tostlarimizdan sonra Burak'ı soru yağmuruna tuttum.
"Kuzey'e nasıl söyleceksin? Ya sana birşey yaparsa"?... falan filan tarzı.
O ise "Merak etme birşey olmaz" diyerek soruları bir yanıtla üstünü kapattı. "Herşey için teşekkür ederim. Seni yeni tanımama rağmen bana çok yakın geldin" dedi ve bana sarıldı. İlk önce bir arada bir derede kalsam da ona karşılık verdim. Hala sarılırken "Önemli değil, herzaman yanındayım" dedim. Bunu sadece bir arkadaş yada onu abi gibi gördüğümden söylemiştim.
"İşte Kuzey Bey. Kanıt". Biz ayrıldığımızda içeri gelen Kuzey ve o üçlü grup kapının eşiğinde duruyorlardı.
"Kuzey" dedim ve yerimden kalktım. "Ne oluyor" diye ekledim. O bana öldürecekmiş gibi bakarken arkadaki esmer konuşmaya başladı. "Demiştim size. Burak ve Rüya birlikte oldular dün gece. Burak, Rüya'nın odasına girdi ve birdaha çıkmadı. Ayrıca Rüya Hanımın beli ağrıyormuş ne tesadüf" diye kahkaha atmaya başladılar. Ben ezilme ve utanç duygusu ile karşılarında sadece dolu dolu gözlerle Kuzey'e bakıyordum. Hayır bizi öyle düşünmezler. Ben asla biriyle..
"Herkes dışarı" diye bağıran Kuzey. Benim hıçkırmama sebep oldu. Çok aşırı sinirli idi. Burak fısıltı ile "Rüya" diye bilmişti. "Sen hala burada mısın" diye bağıran Kuzey hızla Burak'ın yanına gelerek sağlam bir yumruk attı. Ben hızla Kuzey'i Burak dan ayırmaya yeltendim. "Kuzey dur. Bir açıklayayım". Beni görmezden gelip Burak ile olan göz ilişiğini kesmedi." Dışarı" dedi hiddetle. Burak ayağa yavaşça kalktı ve son kez bana bakıp dışarı çıktı.
Kuzey beni tek elle ittirip "doğru mu bunlar" diye tısladı. "Hayır"!
Yanımdan hızla ayrılıp Burak'ın yattığı yere gitti, arkasından ben.
Yastığı alıp koklamaya başladı.
"Burada senin kokun yok. Erkek parfümü kokuyor ve üstelik farklı marka bir parfüm. Acaba kimin parfümü Rüya Hanım"?
Allah'm neden bu yanlış anlaşılmalar beni bulur. Acizliğim baş göstermişti ve kelimeler ağzımdan çıkmakta delicesine zorlanıyordu. "K-kuzey bir sakinleş anlatayım". Sinirlendiğinde kendini belli eden şakağında ki ve boynundaki damarları ortaya çıkmıştı. "Neyi? Dün Burak'la nasıl beraber olduğunu mu. O adamla birbirimize nasıl öldürücü bakışlar attığımızda görmüşsündür"?
"Ha" diye gürledi.
"Kuzey beni bir dinle lanet olsun beni dinle" diye bağırıp olduğum yere yığıldım. Hıçkırıklarım arasından "bana bu kadar mı güvenmiyorsun... hah. Benden bu kadar mı tiksiniyorsun".
"Sana güvendiğim için bu kadar tepki veriyorum.Kanıtlar Rüya kanıtlar. O kızlar gece nöbette iken görmüşler buraya geldiğini o herifin. Neden.. neden yaptın böyle bir şeyi"? Dedi ve o da olduğu yere oturdu. Elime gelen ilk şeyi fırlatarak ayağa kalktım. "Beni bir dinleseydin anlardın. Tamam mı? O adam dün buraya yaralı geldi yaralı. Anladın mı seni pislik" diye odadan çıktım. Çıkmamla odada korku dolu gözlerle bekleyen Sıla ve Mert'i umursamayıp koridorda yürümeye başladım. Ayaklarım beni önceden gelmiş olduğum cam fanuslu odaya getirmişti. Cama alnımı dayayıp ağlamaya devam ettim. "Senden nefret ediyorum" diye kısık sesle konuştum. "Nefret"!
"Rüya". Gelen sesi umursamadan ağlamaya devam ettim. "Ağlamam bebeğim. Ağlama" diyen Sıla beni kendisine çevirerek sarıldı. "Ben öyle bir şey yapmadım". Boğuk çıkan sesim bazı kelimeleri tam anlamıyla düzgünce söyleyememişti. "Biliyorum" dedi saçımı okşamaya başladı.İftira ne kadar kötü birşey. Bazı insanın gururunu es geçip namusuna kadar etkiliyor. Bizim Burak'la birlikte olduğumuzu düşünmeleri.. Ah bu insanlar. Nefisleri şeytandan daha beter!
-Ramazan Bayramınız mübarek olsun. İnşallah herzaman mutlu ve sağlıklı, sevdiklerinizle bir arada olursunuz. 😚😊
-Bölüm kısa oldu, affedin.
Okuma ve vote sayısında artış var. Gerçekten mutlu oluyorum. O zaman +10'dan sonra yeni bölüm gelsin. Ayrıca 'yorum' yapan arkadaşlara da çok teşekkür ederim.
Böyle devam edelim. Yorumlarınızı eksik etmeyin iyi ve yahut kötü olsun yazın. Yanlışlarımı göreyim en azından. ❤😂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTORUM
ChickLitYorumlar üslup çerçevesinde olursa sevinirim. Depo'dan çıkmış, bize yardım eden güneş ışığının eşliğinde hilal şeklini almıştık. Herkes tek dizinin üstüne çökmüş, diğer dizinin üstüne ise silahını göz hizasından ayırmamak sureti ile tetikte bekliyor...