13. Bölüm

6.8K 251 9
                                    

Ne kadar geçti bilmiyorum ama hala aynı arabada saatlerce pencere tarafında dışarıdaki feci yerleri izliyordum. Karşımda bulunan adamlardan biri haricinde diğerleri uyuyorlardı. Ve ben uzun süredir burada beklerken tuvaletim gelmişti. Kısık sesle karşımdaki maskesiyle "arabayı durdururmusunuz? Malum epeyce beklediğim için bazı ihtiyaçlarım var " dedim sevecen bir şekilde.Eger onu oyalarsam düşük bir ihtimal ama kaçmaya çalışacaktım.
Dirseklerini bacaklarına dayararak gerindi ve ters bir şekilde oturmuş olduğu yerden arkasındaki şoförle bağlantılı olan metalimsi şeye tıklattı.

Araba bir süre sonra durunca kafasıyla bana "gel" işareti yaparak arabadan inmemi sağladı.

İleride bulunan boyumca olan çalılara ittirdi ve kendisi arabanın oraya doğru ilerledi.   
En uzaktaki çalıya gittim. İhtiyacımı acele edip bitirdim ve kafamı bulunduğum yerden karşıdaki maskeli adama baktım. Arabaya yaslanmış bir şekilde beni bekliyordu ve arada sırada saatine bakıp ofluyordu.

Fırsat bu fırsat Rüya kaç. Olduğum yerden ormana koşmaya başladım. Yaram beni epey zorluyordu ve şuan tahminimce dikişlerimin patladığında iddiaya girebilirdim.

Dümdüz koşmak yerine belirledigim yön doğrultusunda koşuyordum.

Eminim ki şuan kafayı yemiş bir durumda olup her yerde beni aramaya başlamışlardı. Onların olduğu yerden epeyce uzaklaşmıştım. Koştuğum yerde bulunan bir ağaca yaslanmıştım. Soluklanmaya ihtiyacım vardı ve çok susamış bir vaziyetteyim.
Hala ormandayım ve daha düz bir yola çıkabilmişmiş değilim.

Kısa bir an aklıma Kuzey ler geldi. Vay be daha dün birlikteydik. Ne ara buralara geldim ben diye hayıflandım. Şuan ağlamanın hiçbir şekilde faydası olmayacağını bile bile ağlıyordum.

Ama kendimi toparlamam lazımdı. Eminim ki en kısa sürede onlarla tekrar birlikte olacağız.
Oturduğum yerden kalkıp yürümeye başladım. Hava tam akşamüstü saatleriydi bir kaç saate kalmaz her taraf kararmış olurdu.

Tam tamına iki saatin sonunda bir yola gelmiştim ve karşıda yine bir orman vardı. Düşündüm de bu yol asla bitmezdi.

Yola çıkıp yürümeye başladım. Arada bir etrafıma bakınıyorum. Ses gelince koşmaya başlıyordum. Gözlerim yaramın olduğu yere gitti.

Aman Tanrım !!
Giydiğim badi bütünüyle kan olmuştu. Hafif üstümdekini  kaldırdığımda yaramın çok kötü olduğu ve hemen ilk yardım olmazsa enfeksiyon kapacağını biliyordum.

İçimden lütfen bir araba gelsin diye dua ediyordum. Ama hala bir tık yok. Hava kararmıştı ve üşümeye başlamıştım. Hemde çok...

Olduğum yere oturuverdim.
Gözlerim tam kapanmaya başlayacakken karşıdan bir arabanın geldiğini gördüm.
Zar zor yerimden kalkıp durmasını sağladım. Sürücü koltuğundan inen bir kadındı.

Hemen yanıma geldi ve destek olarak" kızım bu saatte ne işin var burada' dedi telaşlı bir şekilde..
" abla götür beni buradan, lütfen " dedim ağlamaklı çıkan sesimle.
"Tamam kızım tamam,hadi bana ver yükünü ".
Kadının dediğini yaparak tüm gücümü ona verdim. İçimde bulunan ufak umut tohumu bir ışıkla yeniden canlandı.
Beni arka tarafa götürerek yüzü koyun uzanmamı sağladı ve açmakta zorlandığım göz kapaklarımı kapattım.

Kuzey'in Ağzından
Uyanmıştım ve diğer ajanların olduğu bölümde Rüyayla ilgili yer tespitleri yapıyorduk. Saat gece 3 olmuştu ve herkes bütün herşeyini vermiş canla başla çalıyordu.
Bu durum tebessüm etmemi sağladı. En sevdigim ajanlardan biri olan Musa'nın yanına gittim.
Elimle omzuna vurarak "daha bir haber yok mu" dedim karasızca.
Kafasını sağa sola sallayıp önüne döndü.

"Kuzey!Kuzey!"
Sesin geldiği yöne ilerleyerek karşımdaki ajanin ne söyleyeceğini dört gözle beklemeye başladım.
"Efendim önceden bulup kaybettiğimiz araca yeniden ulaştık ve şuan belli bir noktada duruyor ".
Rüya lütfen o araçta ol lütfen ..

"Tamam o zaman o yere yakın bir yerde bizde duralım".
"Peki efendim " kafasını sallayıp büyükçe olan ekranın yanına gitti.

Bu haberi hemen bizimkilere vermem gerekiyordu.
Bize ait olan bölüme doğru koşmaya başladım. Uyuyan Mert'i dürterek uyandırmaya başladım.
Tabikide bizim Mert o güzelim uykusundan uyanamıyordu. Masanın üzerinde duran sürahiye elim gitti ve yavaşça sürahiyi devirerek Mert'in yüzünden akmaya başlamasına izin verdim.
Şuan ki mutlulukla Mert'e yaptığım şeyden zevk alıyordum.
Gözlerini kırpıp uyanmaya başlamıştı.Ve elimde gördüğü sürahiyi bakıp sinirle yerinden doğruldu.
"Sen ne yapıyorsun gerizekalı herif" derken üzerindeki ince çarşafla yüzünü kuruluyordu.
"Rüya'yı kaçırma ihtimali olan arabaya doğru iniş yapıyoruz Mert bey. Bir zahmet kalkıverin".

Kafasını kaşıyıp ayağa kalktı ağzından "hah" diye bir ses çıktı.
Omzuna vurarak "hazırlan dostum, Rüya'yı kurtaracağız " diyerek gülüp silahları hazırlamak için malzeme odasına gittim.

Herkes hazır bir şekilde benim emrini bekliyordu.
Yanımda Sıla-Mert ve güvendiğim 10 ajanı alıp o bölgeyi sarmaya başladık. Burası bir depo idi. Bizimkiler içeriye girecekti ve diğerleri dışarısını saracaktı.

Kapının olduğu yerde bir grup gördük ve silahlarımıza susturucuları takıp adamları kısa bir sürede oldukları yere sıralayıverdik.
Depoya giriş yaptık ve bölük bölük olan itleri öldürmeye başladık ben ve Mert üst kata çıkmıştık.
Çıktığımız yerde yol ikiye ayrılıyor idi. Ben sağa Mert sola giderek Rüya'yı aramaya başladık. Yavaşça ilerlerken arkamdan bir el beni sırt üstü yatarak elinde bulunan bıçağı yüzüme batırmaya çalışıyordu.

Sinirlenip tarafları değiştirdim. Şuan o altımda ve onun kendi bıçağı ile  vurmaya çalışıyorum.

Epey bir zaman sonra gücümü tam toplayıp öldürmeye çalıştığım adamı saniyeler içeride öldürdüm.
Merkeze doğru gidiyordum.
Bir grup oturmuş ziyafet çekiyordu. Bu gürültünün içerisinde nasıl böyle durduklarını merak ediyorum doğrusu.
Aniden çıkıp silahı onlara dogrulttum. Biri silahını almaya çalışırken "sakın "! Diyerek uyardım.

"Bizden ne istiyorsun"
"Rüya'yı "
"Şu sarışın olanı mı"?
"Aynen öyle ".
"O kız kaçtı ki" .
"Yalanı söylemeyi kesin".
"Kaçtı diyorsak kaçtı".

Kulaklığıma konuşarak herkesin buraya gelmesini istedim. Kısa bir süre sonra herkes gelmişti.
Ve önümde ki itleri jete götürmeye başlamıştılar.
Sıla yanıma gelerek "Her tarafı aradık ama yok" dedi ve aynı zamanda bunu söylerken titremişti.Ona sarılarak "sana söz vermiştim. Bulacağız onu" başını abi edasında okşayarak jete ilerlemeye başladık.

Yürürken hem seviniyor hem de üzülüyordum.
Rüya bu adamların elinden kaçmayı başarabilmişti ve aynı zamanda nereye gitmeden belli belirsiz bir yerde kendi başındaydı.
Duamda onun başına bir şey gelmemesi ve en kısa zamanda bizimle tekrar birlikte olmasını dileyerek duamı sonlandırdım.

Jete herkes binmişti ve karnını doyuruyorlardı. En sessiz yere gittim ve dışarıyı seyretmeye başladım. Sabah olmasına birkaç saat kalmıştı. Uykum yavaştan bastırmaya başladığında dışarıya bakarak kalbimden geçenleri sesli bir şekilde söyledim.

"Ben heralde Rüya'yı haddinden fazla önemsemeye başladım.Ve bu bir ilk. Sanirim ben yavaştan bu kıza aşık oluyorum"

DOKTORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin