44. Bölüm

2.4K 101 6
                                    

Duyduklarımı defalarca sindirmeye çalışıyordum. Bu iki adam benim abilerim?
Her genç kızın hayali olan; kaslı, yakışıklı, güçlü... Her ne kadar iç güzelliklerini bilmesem bile merhametli ve sahiplenici bir abi. Ya dur iki tane..
Ateş yüzüme doğru baktı. Nefes alış verişini ağzından yapıyordu ve bu hava yüzüme çarpıyordu.
Gözlerime baktı. Ben onun gözlerinde kendimi gördüm. Ürkmüş bir kedi yavrusu gibiydim. Ateş ilk önce yutkundu ve "Rüya" diye fısıldadı. Sanki başından aşağı soğuk su dökülmüşçesine kafasını salladı ve üzerimden kalktı.
"Rüzgar, emin misin"?
Ben yerimden doğruldum ve onları izlemeye başladım.
"Evet abi. Defalarca kontrol ettim. Ettirdim. Rüya'yı, Rüya olduğuna binlerce kez kanaat getirdim. Eminim abi. O bizim kardeşimiz" dedi ciddice. Abilerim?
Biri beni pisliklerden korurken  diğeri saldırdı. Ya Rüzgar gelmeseydi?
Ben şuan abimin kadını mı olacaktım?
Şu cümle kadar iğrenç bir cümle yoktur herhalde. Abim...
İkisi bana baktı. Ama ben gözümde ki yaşla kafamı başka yere çevirdim.
"Rüya'm" dedi Ateş. Sesi kısık çıkmıştı.
"Benim Rüya'm" . Yanıma oturdu  ve sarılmaya çalıştı. Ondan delisicesine korkuyordum. Şuan gerçekten de bu adam tırsıyordum. İlk izlenimi korku ve dehşet üzerine bırakmıştı.
"Abi" dedim ve Rüzgar'a sarıldım. Fakat Rüzgar abimden! hiç korkmuyordum. Beni gerçekten koruyan abim o!
"Meleğim" dedi ve sımsıkı sarıldı. Sanki odada yağmur sonrası toprak kokusu sarmış gibi bir huzur hissettim. Şuana kadar Kuzey hariç kimseden alamadığım o sevgiyi ve huzuru şimdi bulmuştum. Meleğim dedi bana. Bundan sonra onun meleği olacaktım öyle mi? Abimin? Beni sahiplenen abimin?
Cennetin ortasında duruyordum şuan. Çok güzel bir his bu.

Ondan ayrıldığım zaman gözüm Ateş'e kaydı. Başını ellerinin arasına almış birşeyler sayıklıyordu.
"Gitmek istiyorum" dedim normal ses tonunda.
"Asla, hayır. Tek adımını dahi atamazsın" diye gürledi Ateş abim!
Ben sadece bu odadan gitmek istiyordum. Neyin kafası bu?
"Ateş" diye tısladı Rüzgar abim.
Ateş yaklaşıktı ve beni vücuduna kilitledi. Neredeyse nefes alamıyordum!
"Bırak beni. Uzak dur".
Kollarını yavaşça belimden çekti ve dolu gözlerle bana baktı.
"Özür dilerim".
Ben hızla Rüzgar abimin yanına gittim ve bu sefer ben! elini tuttum.
Büyük abim o odada kalmıştı. Şuan film çekimde falan değiliz dimi! Yani benim şimdi gerçekten de iki tane abim var. Bordo bereli gibi görünüşleri olan.

Gülüyordum. Abime. Gözleri masmavi abime gülüyordum.
"Zorlama kendini. Ağlayabilirsin" dedi. Ciddi ciddi bana ağla dedi. Nasıl anlamıştı gülüşümün ardındaki yıkılmış Rüya'yı. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve abimin yanına oturdum.
"Sen benim abimsin" diye sayıkladım.
"Evet meleğim. Senin arkanda her zaman kale gibi duracak abin" dedi tok bir tonda.
Sol kolunu omzuma attı ve beni göğsüne yasladı. Kalp atışları çok hızlıydı. Mutluluktan.
Peki Ateş abimin?

...
Rüya, Rüzgar abisinin kolları arasında güzel ve rahatlatıcı bir uykuya daldı. Kardeşliğin simgesi.
Abisi onu yavaşça kucakladı ve bu evde kendisine ayrılan odaya yürümeye başladı. Adamın içinde ki his o kadar farklıydı ki. Sanki delicesine sevdiği karısının üçüz erkek bebek doğurması gibi bir an yaşıyordu.
Onu yatağa canını yakmadan bıraktı ve başucuna oturdu. Küçükken dedeleri tarafından zorla alınan kardeşi şuan karşısında melek gibi uyuyordu.
O zamanlar daha küçücüktü. Ne anlardı ki kız kaçırılmasından? Gezmeye diye götürülen kardeşi, 17 yıl küsur bir daha geri dönmemeşti. Anneleri üzüntüsünden dolayı verem hastalığına yakalanarak hayatını kaybetmişti. Babaları ise işte bir kolunu kaybetmesi sebebiyle çocuklarına bakmayacağı için kaçıp gitmişti Suudi Arabistan'dan. Yalnız başlarına kaldı iki adam. Ama şimdi?
Kızın saçlarına daldırdı burnunu. Hafifçe sırıtan adamın aklına Rüya ile vakit geçirdiği zamanlar geldi. O zaman da çilek gibi kokuyordu bu deli kız. Yanağını öpüp odadan çıktı. Merdivenlerden inerkene abisini görmesi ile duraksadı. Neler yapmıştı o kıza öyle? Abisi olmasa evire çevire döverdi ama şu yaş sorunu?
"Rüzgar" adam sinirle kardeşine seslendi. Adı gibi içi de ateş gibi yanıyordu. Yaptığı hatayı telafi etmesi onun için çok zordu ki bu zamana kadar hiçbir kadına 12 saatten fazla muhatap olmazdı.
"Ne var" dedi Rüzgar. Onun aksine daha da rahattı. Çünkü kardeşi onun yanında idi.
"Düzgün konuş lan. Rüya ne yapıyor" dedi Ateş merak edercesine.
"O kıza dokunma abi. En azından birkaç gün uzak dur". Rüzgar doğru söylüyordu kendince. Yarayı delik deşik etmek saçmalıktı.
"Sen dışarı çık. Ve 3-4 saat boyunca gelme".
"Ama abi".
"Kes sesini. Evde ki bütün adamları topla git".
Adamın dediği ikiletilirse çılgına dönüyordu. Sinir hastası bir insandan da bu beklenir zaten. Merdivenleri hızla çıktı ve odası girdi. Bu kız nerede?
Hemen Rüzgar'ın odasına daldı. İşte! Dünyanın sekizinci harikası şuan mışıl mışıl uyuyordu. Gülümsedi ve yatağın öbür tarafına geçti. Bu kıza gelir gelmez nasıl saldırmıştı? Hiç mi düşünmedi?
Biran olsa bile zevkinin üstüne kara toprak ile örtemedi mi?
Kızın yanına uzandı. Sarı civcivi.
Neden bu kız siyaha boyattı saçına? Deli mi? Güzelim saçı varken. Küçükken saçı pek de uzundu. Şimdi ise boynun sınırlarında.

Kızı kucağına aldı ve göğsüne yasladı. Bir abinin en mutlu olduğu zaman bu olsa gerek.
En değerli hazine ellerinin altında ve kimse ona dokunamıyor. Acaba sevgilisi var mıdır diye düşündü adam. Kendinden emin bir şekilde gülümseyip "olsa ayırım Rüya sadece benim" demesiyle iyice sarıldı. Bu saatten sonra Rüya'dan vazgeçmek yoktu. Ölümüne!
Küçükken sevdiği ninniyi mırıldanmaya başladı adam. Anneleri hep söylerdi civcive ama artık bu iş abisine düşmüştü.

'Uyu sen küçük melek'
'Zaman geçecek'
'Büyüyecek bu küçük melek'
'Sessizliğin ardından bir müzik gibi'
'Düşecek bu küçük melek'
'Zamanı geldi bu meleğin'
'Çocukluğu bitti, gitti'
'Bu küçük melek büyüdü'
'Yuvadan uçtu gitti'.

Adam hafızasını yokladı ve birkaç satırı dillendirdi. Kız ona daha sarılmıştı, bilinçsiz bir şekilde.
Ateş, göğsüne bastırarak gözlerini kapadı. Ebediyete kadar değil canım!

Ateş, yine bir kıvılcım ile gözlerini araladı. Duyduğu sesler hiç iyi alamet değildi. Civcivinden ayrılıp koridora çıktı. Bir adam sürünerek; kolları delik deşik her tarafında yarası olması sureti ile..
"Lan, sen kimsin"?
Ateş'in kaşları üçgen halini almıştı ve hızla adama yaklaşıyordu.
"Bunu bir kadın gönderdi" dedi ve son nefesini verdi. Elinde ki kağıdı bir yandan açmaya bir yandan ise Rüya'nın yanına ilerliyordu.
Mektubu açınca uzunca birşeyler yazıldığını fakat gönderenin ismi, adresi falan olmadığı gördü.
Adam meleğinin başucuna oturdu ve mektubu okumaya başladı.
Mektup...
Ateş Aslan! Yunanistan'da namı değer kılıç. Bakıyorum da sevgili kardeşinizi bulmuşsunuz. Aslında bir yana üzüldüm. Senin gibi bir psikopatın kardeşi olmak zor olsa gerek. Tamam sadede geliyorum. Bak kılıç, senin bu kardeşin varya, burada Kuzey Poyrazoğulları adlı adamla yattı. Hamile kaldı ve mecburen bebeğini aldırdı. Yazık! Şuan bu Kuzey denen adam, Rüya'nın peşinde dört dönüyor. Adam asker, yanında 100-150 kişilik ordu ile didik didik sevgilisini arıyor. Demem o ki Rüya'yı o mekandan, o ülkeden uzaklaştır. Suudi Arabistan, Türkiye ve Yunanistan haricinde ki her yere götür. Ama sakın bu üç ülke de bulunma. Neden mi? Çünkü kardeşini yine senden ve Rüzgar'dan koparacaklar. İyi niyetli bir dostum :)
O küçük sıçana selam söyleyin.

Adam kezlerce mektubu okudu. Kafasında takılan iki şey vardı.
Rüya bir adamla yattı mı ?
Hamile kalıp bebeğini alırdı mı?
Adam sinir hastalığın verdiği hırsla ayağa kalktı ve ellerini saçlarının arasından geçirdi. Adamın göğsü mekik dokur gibi inip kalkıyordu. Gözü kıza kaydı. Rüya onun ilacı idi.
"Sakinleş Ateş. Her tarafı yakıp geçme" diye sayıkladı. İlk defa ilaçlarını almadan sakinleşti. Kardeşi onun merhemiydi. Ve kendisinden emin ki onun biriciği asla öyle birşey yapmazdı. Kuzey denen herifle sevgilimi? Ayrırdı! O Kuzey bu kızı üzdü mu? Canını alırdı hiç acımadan. Neden çünkü canı-Rüya'sı- herkesten kıymetli idi.

O Kuzey denen it ne kadar güçlü olursa olsun Rüya'yı asla ellerinden almazdı. Çünkü Ateş bir daha canını kaybetmeye hiç oralı değildi. Mektubu cebinden çıkardığı çakmak ile kül etti. O kağıdın hazin sonu gibi Kuzey şerefsizi kül olacaktı. Parçaları bulunamasaya dek!

Çerezzz bölüm :)
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum 😊😀

DOKTORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin