2.Bölüm(Düzenleniyor)

20.6K 556 13
                                    

Getirdiğim dosyaları işlek olmayan bir yere yerleştirerek bir koltuğa oturdum. Ben böyle hasta gibi etrafta dolaşıyordum, bana verilen bir önlük bile yok. Kahretsin!
Böyle durmak içimi yese de mecbur kaldığım için hiç birşey yapmakta bulunmıyordum.

Epey bir zaman sonra kendimi dinç hissettiğimde bana verilen hastanın yanına doğru gitmeye yeltendim. O sırada da içeriye Sıla girdi.
Elindeki poşeti bana uzatıp           "Canım bunu Banu abla gönderdi içindeki doktor önlüğü. Benim acil çıkmam gerekiyor, görüşürüz" tek nefeste söyleyip gitmişti. Daha teşekkür bile edemeden....

Poşetin içindeki önlüğü çıkartıp üzerime geçirdim. Saçlarımı da önlüğün üzerine dağıtarak görünüşümü tamamladım.
Poşeti de kapı eşiğinde bulanan çöp kutusuna fırlattım.

....

369. No
Hele şükür bulabilmiştim. Bacaklarımı güçsüz hissetmeme rağmen istifimi hiç bozmadan içeriye girdim. İçeride; yatağın üzerinde bir kadın yatıyordu ve onun elini destek verircesine tutan tahminimce eşi vardı ayrıyetten bir hemşire.

Yanlarına gittiğimde adam karısının elini bırakmadan ayağa kalktı.
"Hoşgeldiniz Doktor Hanım" adam gülümseyerek konuştu sonra eşine döndü.
Fakat bir şey vardı. Kadının yüzünden düşen bin parçaydı.
Zoraki gülümsemeler ile kocasına karşılık veriyordu.
Hemşire kadının dosyasını bana uzattığında 'kalp ritminin bozukluğundan dolayı hep bayıldığı' yazıyordu. Kadının gözlerinin içine bakınca şüphe korkusu ve ümitsizlik baş göstermiş gibiydi.
"Ben bir hasta ile yalnız konuşabilirmiyim"?
Kocası şaşırmış olsa ki bana sert bakarak konuştu "sonuçta bu benim karım. Birbirimizden gizlimiz saklımız olmaz. Ne diyeceksiniz biz beraber iken söyleyin".
"Hasta mahremiyeti diye birşey vardır. Bilmem biliyormusunuz"?
"Ama dok-".
Adamın sözleri yarıda kalmıştı. Artık bu ses genelde arkamdan geldiği için kime ait olduğunu anlayabiliyordum.
"Bir sorun mu var"?
Ona birkaç adım yaklaşarak, "Hasta ile yalnız konuşmak istiyorum fakat kocası istemiyor. Zorluk çıkartıyor". Birden kendimi herhangi bir şeyde çocukların babalarına şikayet etme durumunun içinde buldum.
"Bey fendi zorluk çıkartmayın. Lütfen" dedi Kuzey Hoca.
Karısına bir bakış atıp "kalbinde hicbir şey yok. Sen sağlıklısın, hissediyorum" dedi ve hızla yanımızdan geçip gitti.

Hemşire de onu takip ederek çıktıktan sonra odada ben,Kuzey Hoca ve hasta kalmıştı ama bu odadan birinin daha çıkması gerekmiyor muydu?
"Evet Rüya neyi var hastanın"?
Yüzüne doğru bakınca yüzde yüz ciddilikten başka birşey yoktu. En azından insan bir gülümseme de sakin durur.
"Kalp ritmi bozukluğu"?
"Peki neden tek konuşmak istedin"?
"Kadın içgüdüsü. Bu yüzden sizde dışarıya çıkabilir misiniz"?
Derin bir nefes vererek,
"Bir sorun oldu mu hemşireye seslen. Gelirim" dedi ve bu sefer o da gitti.

Kadının başucunda bulunan koltuğa oturdum. Gözleri bana bakmamak için dirensede de konuşmak için can atıyor gibiydi.
"Size birkaç şey soracağım"?
Kafasını yavaşça salladı.
"Gerçek hastalığınız kalp ritmi bozukluğu mu"?
Gözleri bir anda doldu. Dudaklarını konuşmak için araladı sonra hemen kapattı. Tekrardan kafasını sağa sola salladı.
"Peki, hastalığınız tam olarak ne"?
Zorlukla derin bir nefes alarak konuştu.
"B-ben hamileyim ve h-hep bu yüzden bayılıyorum. Kalbimle alakalı bir sorun yok".
Kaşlarım kafaya kalkmıştı birden düşününce kadının söyledikleri raporundaki ile çelişkileydi.
"Neden dosyanda böyle yazmıyor"?
"Bir doktor arkadaşım var. Ona yapması gerektiğini söyledim o da yaptı".
"Bu hastaneden o doktor, değil mi"?
"Hı hı".
Sinirlerim zıplamıştı, bir kadın hamile olmasını kocasından ne ötürü saklayabilirdi ki. Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim ve ayağa kalktım.
"Bilmem farkında mısınız ama eğer ben bunu fark etmeseydim. Size yanlış ilaçlar verebilirdim ya da bu yalanınız yüzünden bıçak altına bile yatabilirdiz".
Sinirlendiğim için sesim yüksek çıkmıştı ve kadın bundan epey bir korkmuşa benziyordu ki yatağına biraz daha sinmiş bir vaziyetteydi.
"Ben şimdi kocanıza her şeyi anlatacağım. Artık bu sorunu kendi aranızda çözersiniz".
Çıkışa doğru ilerlerken kısık sesle söylendi.
"Ben kocamdan hamile değilim".
Yüzünü avuçlayıp dizlerine kendine çekmişti. Omuzlarımda ki ağırlık ile yerimde öylece kalakaldım.
"N-ne"? Dudaklarım yapışmıştı kuruluğundan, dilimle dudaklarımı yalayarak ıslattım.
"Peki şimdi ne olacak" diye sordu şaşkın bakışları altında.
"Tecavüze mi uğradığın"?
Hıçkırıkları arasında 'evet' diye bilmişti.
"Bak hanımefendi ben buraya bir hemşire çağırıp sizden gerekli şeyleri almasını isteyeceğim. O sıra da kocanız ile konuşmanız lazım. Eğer testlerde farklı bulgular çıkarsa hem sizin hem de kocanızın hayatı kararır".
"Tepkisi ne olabilirki"?
Eğer birbirinizi gerçekten seviyorsanız anlayışla karşılar. Benim şimdi çıkmam lazım".
Seri adımlarla dışarıya çıktım. Kocası kapının yanında bulunan bir koltukta otururken beni görünce hemen ayaklandı ve kafasını memnun bir şekilde sallayıp içeri girdi. O kadının yerinde asla olmak istemezdim ne kadar kötü bir durum.
Karşı taraftaki hemşireye gerekli şeyleri anlatıp laboratuvara yönlendirdim.
Eğer o zamana kadar kocasına birşey anlatamaz ise durumlar daha kötüye gider.
Ellerimle saç diplerinden hafifçe sıktım. Ben daha ilk günden bu kadar sorunla karşılaşıyorsam diğeri günleri hiç tahmin bile edemiyordum.
Paytak adımlarla kafeteryaya inerken aklım hala o kadındaydı.Acaba eşiyle konuşmuş muydu? Eğer konuştuysa kocası o kadına birşey yapmış mıydı?
Aklımdaki sorular ile kafeteryaya gelmiştim. Hayrettin amca girişte beklerken onun yanına gittim.
"Hayrettin amca bana bir çay verir misin"?
"Tabi".
Çayımı beklerken etrafı gozetliyordum. Burada daha farklı bir koku vardı. Daha hafif bir kokuydu. Diğer katlarda serum kokusundan kusacak gibi olsanız dahi zamanla da alışıp gidiyorsunuz.
Elimdeki beşliğı uzatıp çayımı aldım. Üstünü verince bir bakış atıp herhangi bir masaya yöneldim.
Boş masayı gözüm kestirmisken, ileride Mert'in oturduğunu gördüm. Acaba yanına gitsem bir şey der mi? Derse de giderim zaten.

DOKTORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin