34. Bölüm

6K 139 3
                                    

"Ekmeği uzatsana gülüm".
Kuzey'e söylediği şey karşısında sinirle bakmakla yetindim. Gülüm ne ya?
Hadi baş başa olsa neyse de böyle insan içinde... olmazdı.
Sıla,Mert ve Deniz gülmeye başlamışken onları sahte bir öksürük ile susturan Kuzey, birkaç saniye sonra bana göz kırptı. Aptal!
"Ee bugün ne yapıyoruz" diye ortaya bir laf attı, Sıla.
"Bilmem" dedi Mert.
Sert çatal sesi duydum ve tekrardan gözlerimi Kuzey ile buluşturdum.
"Mert, hani bizim gittiğimiz bir kayak merkezi varya, oraya gitsek mi"?
"Süper". Deniz ellerini alkış tutup sevimlice sırıtıyordu.
"Aslında iyi olur da.. kaç gün kalacağız. Otele falan rezervasyon yaptırmak gerek şimdi".
"3-4 gün kalırız Rüya. Hem kafamızı dinleriz. Güzel olur yani".
"Tamam o zaman" dedim ve ayağa kalktım.
"Hazırlanın birkaç saate yola çıkarız. Mert yürü biz de bavulları hazırlayalım". Kuzey, Deniz'i kucaklayıp kapının çıkışına doğru yürümeye başladı.
"Rüya bir gelsene" dedi ve bana göz işareti yaparak mutfağa yöneldi bu sefer.
"Efendim" der demez kolumdan çekip tezgaha yasladı.
"Kalın şeyler giy hasta olursun." dedi ve yanağımı öptü. Ya sen bunu söylemek için mi buraya kadar geldin. Canım ya. Gözüm Deniz'e kaymıştı, elleri ile gözlerini kapatmış içinden birşeyler mırıldanıyordu.
Kuzey de hissetmiş olacak ki Deniz'e döndü.
"Oğlum sen ne yapıyorsun"?.
Oğlum?
Hıh... ne kadarda yakıştı ağzına ya. Ne güzel baba da olurdu bu şimdi. Allah'm.
"Öptün ya".
"Of Deniz. Neyse görüşürüz güzelim" dedi ve mutfaktan çıktılar.

Ben ise direkt odama geçtim ve fazla büyük olmayan siyah bavulumu yatağın altından çıkardım.
Dolabın önüne koyarak ilk önce iç çamaşırlarını düzenli olarak yerleştirmeye başladım.
"Ha Rüya ate-. Onlar ne seksi şeyler öyle ya".
"Aaa. Kuzey çık dışarı" hızla öne geçip arkamdakileri görmemesi için çalıştım. Sadece çalıştım evet, çünkü adam ben bir 20 cm uzun. Utancımdan şuan yerin dibine girmek istiyordum. Birde şuan kalbimin sesini duymaması da iyi olurdu benim için...
"Ya bakma". Ellerimi gözlerine götürdüm ama o ellerimi çekip arkamda ki iç çamaşırlarına baktı. "Bence bundan sonra hep kırmızı ve mor giy. Daha ateşli durur".
Artık görmüştü. Bütün özel şeylerim ona sürpriz oyuncak gibi çıkıyordu. Ellerimi ondan çekip başımı eydim. Çok utanmıştım. Yani şuan o şeylerle alakalı birşey derse hüngür hüngür ağlayacaktım.
Kollarımdan tutarak hafif yerden kaldırdı ve yerlerimizi değiştirdi. Kuzey şuan kapı tarafına bakıyordu ve iç çamaşırlarımı görmemesi derin bir nefes almamı sağladı.
"Utanma. Zaten bir zaman sonra hergün onları göreceğim. Senin üstünde" kulağımın dibinden ayrılıp doğruldu.
"Herneyse ben şu ateş düşüren şuruplardan almanı isteyecektim. Bizde kalmamış".
Kafam hala eğik onun ayakları üzerindeki yeşil damarlara bakıyordum. Ne kadar kendini belli ediyor bak sen şuna.
Biraz kıkırdadı ve yanağıma bir öpücük bırakıp odadan çıktı.
İç çamaşırlarımın yanına giderek "ulan hepsi sizin yüzünüzden. Rezil ettiniz beni. Siz bu kadar dantelli olmak zorunda mısınız ha? Hata bende zati. Neden Sıla ile sizi almaya yeltenirim ki?".

Elime ne geçerse doldurmuş ve Kuzey'in istediği şurupları çantama koymuştum. Şuan Sıla ile boş boş televizyona bakıyorduk.
"Nerede kaldı bunlar"? Dedi ve ayaklarını sehpanın üzerine bıraktı. Ellerimi 'bilmem' şeklinde sallamıştım.
Aklıma sabahki o olay geldikçe ister istemez utanıyordum. Birde bana ardından neler demişti ya. Oof of.

Zırr.
"Hah geldiler" dedim ve koşar adımlarla kapıya doğru koştum.
"Hazır mısınız"?
"Evet evet. Sıla hadi gidiyoruz" diye bağırdım. Ben bavulları içeriden almaya çalışırken, Sıla sigortaları kapatmak ile meşguldü.
"Hadi" dedim ve bavulları sürüye süreye dışarı çıktık.

"Daha var mı"?
"Deniz az kaldı abicim. Sus artık" dedi Mert.
Arabayı süren Kuzey ve yanında oturan Mert sessiz bir şekilde gözleri ile yolu takip ederken, biz arkadan kahkalar ile Sıla ile konuşuyorduk.
Mert bir ara radyoyu açtığında birkaç şarkı zikzak yaptı ve sonra sıkılıp herhangi bir şarkıda durdu.
Hayır bu şarkı herhangi bir şarkı değil, bu Kuzey'in benim için söylediği şarkıydı. Özel şarkımız...
Herkes sessizleşmişti ve ben Kuzey'i inceden inceye süzüyordum. Ne güzel sesi vardı ki gerçekten sesleri birbirine çok benziyordu solist ile.

DOKTORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin