5.Bölüm (Düzenleniyor)

14.7K 455 22
                                    

Multimedya Kuzey.

Rüya'nın Ağzından

Elimdeki bardakta olan soğuk suyu bir kere daha yudumladım. Yutkunmam zorla olsa bile yutkunmuştum işte. Daha demin yaşadığım saçma sapan aksiyon birazda yanlış anlaşılma kırıntıları olan olay beni hem yormuş hem de ruhen çökertmişti. Karşımda oturan Mert'e herşeyi inceden inceye anlattım. O da benim gibi suratsız- şaşkınca- etrafına bakıyordu.
"Kuzey hoca seni merak etmiş" dedi Mert rahatça.
"Ne demezsin" dedim bıkkınlık ile.
"Bak Rüya, ben sana sabah neden kızmıştım. O Doğu hayvanı sana neler yapmış.. ee haliyle üstün başın.  Lütfen Kuzey'e de kızma.  Yanlış anlaşılmalar olur".
Abi gibi öğüt vermesi çok hoşuma gitmişti. İster istemez sırıttım ve elimdeki bardağı önümdeki sehpaya koydum

"Tabi.. doğru söylüyorsun. Beni evime bırakır mısın" dedim usulca.
"Gel buraya" dedi elini uzatıp.
Elimle elini kavrayıp ayağa kalkmamı sağladı.

Aşağı indiğimizde arabasına yol alırken omuzunda hissettiğim ağırlık ile gözlerimi omzuma diktim.
Mert hırkasını bana vermişti, nazik çocuk.
Gülümseyerek koltuğa oturdum. Dikiz aynasının etrafında olan ışıkları açmış oluşan aydınlık ile içeriye farklı bir renk katmıştı.
Bana sırıtarak kısa bir bakış attı ve arabayı çalıştırıp sürdü.

"Teşekkür ederim, Mert" dedim elimi sallayıp.
"Önemsiz, iyi geceler". Başını aşağı eğmiş bana bakarak konuşmaya çalışıyordu.
Son kez bakarak içeri girdim.
Merdivenlerden hızla çıkıp kapıya ulaştım.
Kapıyı kapatıp arkama yaslandım ve derin bir nefes alarak gözlerimi yumdum. Ne yaşadım ben ya!
Saçlarımı vestiyerde bulunan toka ile hızla topladım ve lavaboya yöneldim.

Elimi yüzümü yıkadıktan ve üstümdeki pis kıyafetlerden kurulduktan sonra direkt yatağıma uzandım. Şuan karnım delicesine açtı ama birşey hazırlayacak gücüm yoktu. Bugünü düşünecek de.
Sadece uyumak....

...
Evet.. gömleğimi pantolonun içine zorla! olsada sokmuştum. Ben ne ara bu kadar kilo almıştım ki. Birde doktor olacağım.

Siyah spor ayakkabılarımı giyerek dışarı çıkmıştım. Elimdeki poşeti ilerideki çöp kutusuna atarak otobüs durağına yöneldim. Dün Doğu'nun olan kıyafetleri çıkarıp atmıştım. Ne kadar da aciz bir durum.

....
Hastaneye girdiğimde ilk işim kahvaltı yapmak oldu. O kadar açtım ki bazen bana bön bön bakanlar bile oldu diyebilirim. Aslında kibar kibar davranmıştım ama.. işte insanlar.

"Yavaş ye boğulacaksın". Dedikten sonra kahkalara giren ikiliye baktım.
"Bir şey olmaz Sıla" dedim tıslayarak.
Mert ile ikisi tam karşıma oturdu ama bakışları daha çok dalga geçer gibiydi.
"Sorun mu var, gençler"!
Biraz uyarı tonda konuşmuştum susmaları için.
Mert ciddileşip "iyi misin" diye sormuştu.
"Hı hı" diyerek bitirmiş olduğum tostun ardından suyumu içtim.

Kafamı geri yaslayıp karşımdakilere bakıyordum. Ne güzeller. Birbirilerini koruyorlar ve her zaman arkasındalar. İç çekerek ayağa kalktım.
"Nereye"? Diyen Sıla'ya döndüm.
Bir çay ve iki şişe su içtim. Sence"?
Kıkırdayarak "anladım" dedi.
Mert ise çenesinin eline dayayıp kısık gözlerle bir bana bir Sıla'ya baktı. Sonra sevimli bir şekilde sırıtarak "Ben anlamadım" dedi.
"Of Mert birşey de anlama" dedi Sıla.
Mert oflayarak kollarını göğsünde bağladı. Önüme dönerek biraz güldüm. Alemler ya.

Sağımda asansör solumda merdiven vardı ve 2. Kata çıkmak için ne kullanacaktım?
Karnım oldukça ağırlaşmıştı ve merdivenleri hesaben 40 kadar basamağı basacak kadar iyi değildim. Asansöre yöneldim ve zemin kata inene kadar bekledim. Bakışlarım ayağıma bakarken  "tık" sesi gelmesiyle gözlerimi karşıma diktim.
Bakmamla yutkunmam bir oldu. Bakışlarımı onun üzerinden çekip asansördeki yerimi aldım.
Dün yaşadıklarımı yanlış anlasana birşey diyemezdim. Çünkü hocamdı.
Ee asansör zemin kata gelmişti ve Kuzey hocanın inmesi gerekmiyor muydu?
"Rüya"? İsmimi duymamla ona doğru baktım.
"Konuşmamız lazım".
2. Tuşa basmamla asansör hareketlendi.
"Gerek yok" diyebildim.
"Bence var".
Zorlamalardan nefret ederim. Kendi kararlarımı kendim verebilirdim ve bu üstlemesi beni oldukça rahatsız edip küçük düşmeme yol açtı.
Açılan kapı ile kendimi dışarı atıp odama doğru ilerlemeye başladım.

"Rüya sadece 5 dakika".
Kolumdan tutup kendisine çevirdi. İlk defa yüzünde ciddilik namına birşey yoktu.
Dudağımı ısırdım ve tam 'olur' diyecekken cebinden öten cihaz ile oflayıp yanımdan ayrıldı. Arkasına doğru  koşarken eliyle 'sonra' hareketleri yaparak gözden kayboldu.

Dün gece beni almıştı ama benim Doğu ile birlikte olduğumu nerden öğrenmişti. Ayrıca villadan dışarı çıkarken, duvardan atlayıp belimden tutması o an bana çok ama çok farklı bir duygu komasına sokmuştu.
Bundan sonra eminim daha çok ve daha farklı maceralar yaşayacaktım. Doğrusu macera iyidir ama bana ve çevremdekilere zarar verecek olursa işte o zaman maceralar facialara dönüşüyordu.

...
Sıla ile birlikte oturup 2. çayımızı yudumluyorduk. Mert yada Kuzey'in, Sıla'ya olanlardan bahsetmemiş olması, Sıla'nın önemsediğini söyleyip durmasına sebebiyet vermişti.

Kelimesi kelimesine anlattığım seyleri, gülerek, şaşıracak bazen de hayretle izliyordu.
"Desene bu hastanede sana bela olacak çok".
"Duruma bakılırsa evet".
"Ama şu var ki, Kuzey hocanın beni o durumda olduğumu düşünmesi yani o pislik ile beraber olduğumu düşünmesi kalbimi çok kırdı. Zaten 2 gündür burdayım, bana her halükarda güvenmenizi istemem ama yargısız infaz yapması hiç hoş değil" diye ekledim.
"Bak, farkındayım kırıldığının ve şüphem yok ki sana hepimiz güveneceğiz. Aslında biliyormusun, biz -Mert-Kuzey- asla başkalarını gruba dahil etmeyiz ama sen oldun".
"Bunun özel sebebi var mı"?
"Seni sevdik".
Gülümsemeden edemedim. O da benim gibi gülümseyince konuşmamızı tamamladı.

Çaylarımızın bitmesi az kalmış iken Mert tepemizde dikildi.
Eli ensesinde konuşmaya başladı.
"Kızlar şey Kuzey hasta olmuş. Bir gitsek olur mu? Zaten aylık izne çıkmış olan doktorlar da geldi".
Sıla "olur" dedi.
Ben ise kendimi yabancı gibi hissettiğim için hiç bir tepkide bulunmadım.
"Ee sen gelmiyor musun"?
"Yok siz gidin".
"Rüya hadi ama" diyen Sıla'ya burukça gülümsedim.
"Lütfen, siz gidin".
Gözlerini mayışmış bir şekilde yumarak "Peki" dedi.
Ben ise onlar gittikten sonra acile indim. Biraz hasta ile ilgilenmem gerekiyordu... hep konuşacak değilim ya.

Telefonumun çalmasıyla karşımda yatan hastayı bırakarak koridora doğru ilerledim.
Arayan kişiyi bilmiyordum fakat yinede açtım.
"Efendim".
"Rüya abla".
"Deniz. Ne oldu ablacım".
"Abim" dedi ağlayarak. Ne ara hasta olup eve gitmişti ki bu adam.
"Abine ne oldu".
"Ölüyor" demesiyle zorla dahi olsa dudaklarımı birbirine bastırabilmiştim. Gülmemek için kendimi kasıyordum resmen.
"Bir şey olmaz abine merak etme" dedim sakinleştirerek.
"Bizim eve gelir misin"?
Hayır olmaz. Ben o adamın yanına gidemezdim ki. Çünkü ona kırgındım. Hem yani neden gideyim ki?
Daha adamları yeni tanıyordum.
"Canım, benim hastalarım var ama".
"Aaaa" diye çığlık atmasıyla telefon kapandı. Gözlerim şaşkınlık ve korkuyla açılırken, kuruyan boğazımdan zorla dahi olsa tükürüğümü yutabilmiştim.
Ne yapmam gerekiyordu?
Henüz Kuzey hocanın yanına Sıla ve Mert yok muydu?
En mantıklısı herhangi birini aramaktı. Hızla Sıla'yı arayıp olduğum yerde beklemeye başladım.
Bunu bilerek mi yapıyorsunuz, caniler!
Saat 4 idi. Hızla çantamı ve telefonumu alıp otoparka doğru koşmaya başladım.

....
Kuzey'in Ağzından
"Bunu yaptığımıza-yaptığınıza- inanamıyorum" dedim öfkeyle.
"Şey biz sizi barıştırmak için şey yapmıştık" dedi Mert.
"Ben Deniz'in okuluna gidiyorum ama siz 'Kuzey hasta eve gitmiş. Sen de gel Rüya diyorsunuz' dimi".
"Ve üstelik Deniz de bu işin içinde" gözlerimi kısarak Deniz'e baktım.
"Abi".
"Deniz sus".
"Mert ben sapasağlam ayaktayım. Nasıl hasta olacağım yarım saat içerisinde. Bir söyler misiniz"?
Sıla ile birbirlerini ciddice bakınca biran da sırıttılar ve bana doğru yaklaşmaya başladılar.
İkisinin de ağzından çıkan tek şey "tebeşir tozu" oldu.
Parmağımla önlerinde sallayarak 'imkansız, olamaz' dedim.
Ama nafile Sıla çokta Deniz'in odasına gitmiş Mert bana hala sırıtarak yaklaşıyordu. Ahh kahretsin!

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin ☺

DOKTORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin