Gördüğümüz manzara karşısında hepimiz donmuş bir vaziyetteydik.Kimse tek kelime edemiyordu.Yaptığımız şey sadece bakmaktı ve ben şuan Rüya için delicesine korkuyordum.Kafamı Sılaya çevirdiğimde ağlamaya başlamıştı bile.Şuan yaptığım saçma gelebilir ama Rüyayı telefonumla aramaya başladım.Tabi ki de açmıyordu.
Üçümüz de üstümüzdeki önlükleri çıkardığımız andaki yere fırlattık.Mert ve Sıla kendi arabalarıyla Kasvir Caddesindeki depomuza yöneldiler.Ben ise sürmüş olduğum arabadan Ayşe ablayı aramış ve Deniz'i alıp yazlığıma götürmesine söylemiştim.Şuan Deniz de hallolmuştu.
Yol boyunca Rüyayı düşünüp durdum.O kanlar ona mı aitti?Yoksa bizim gözümüzü korkutmak için mi öyle yapmışlardı?
Gittikçe kalbimde olan daralma beni kötü hissettiriyordu.Ben böyle bir insan olamazdım.Kimseye kolay kolay acımazdım bilmiyorum.Şuan ki bulunduğum durumdan olacak ki yaptığım gizli ajanlık ben ve diğerleri üzerinde acımasızlık gibi bir çok etki bırakmıştı.Ben depomuza yakın olan yedek tuttuğum evin önünde durdum ve içeriye girdim.Genellikle bu evi çok acil durumlarda kullanıyordum.Üstümde bulunan her şeyi çıkartıp hızlıca duşa soktum kendimi.Çünkü Rüyanın kaçırılması demek yeni ve uzun bir operasyon demek.Elimde bulunan şampuanın hepsini bitirmiştim.Duş kabininden çıktığımda havluyla belden aşağımı kapattım ve odaya doğru ilerlemeye başladım.Temiz kıyafetlerimi giydim.Küçük olan ama bir çok şey koyabileceğim çantamın içine kıyafet ve özel eşyalarımı doldurdum.Saçlarıma bile zaman ayırmadan dışarı çıktım.
...
"Niye bu kadar geç kaldın" diye soran Sıla üstüne giymiş olduğu operasyon kıyafetleriyle her zamankinden daha farklı duruyordu.Eminim ki Rüya giyse çok fazla taş olurdu neyse.
"Birkaç işim vardı.Siz özel işlerinizi hallettiniz mi" diye sorarken içeriye Mert girdi.Kapılar insanı algıladığı anda açılan tiplerdendi ve bu kapılar nedense benim hoşuma gidiyordu.Ve bulunduğumuz depo oldukça teknolojiye sahipti.
"Size epey bir güzel haberim var "diyen Mert'e anlamaz gözlerle bakarken ona yaklaştım ve "neymiş o" diyiverdim.
"Sen yokken ve Sıla duştayken ben ıı başkanla konuştum.Yani her şeyi anlattım" derken ben elimle yakasını kavramıştım.
"Senin bu yaptığın ne saçmalık böyle Mert.Haberi olmadan halledecekti bu işi".
Mert kendisi bir hareketle kurtarırken "sen manyak mısın oğlum,yanına ekip almadan bilmem hangi ülkede tek başına savaşmak nedir biliyor musun sen.Başkan bize yardım edecek mal".
Son kurduğu cümle beynimde yankı yapıyordu.Başkan bize yardım edecekti.İçimdeki kırılan o özgüven artık tavan yapmıştı
"Sıla sen gerekli olan eşyaları hazırla ben jeti ayarlarım "dediğimde kabini kırdığım Mert'e doğru ilerlemeye başladım ve kasılan bedenimle ona sarıldım.İlk başta tepki vermemişti ama sonra aldığı derin nefesle ban sarıldı "Rüyayı kurtaracağız" diyerek sırtımı sıvazladı.
Birbirimizden ayrıldığımız zaman ikimizde jetin bulunduğu yere gittik.Orada bulunan görevlilere hazırlanmasını söylediğimizde mutfak gibi olan yere gidince elime ne geçerse yemeğe başladım.Sonuçta şu önümüzdeki zaman bizi epey zorlayacaktı ve şuandan enerji depolamam lazımdı.
Mert 1 dakika içersinde olan şu çorbalardan yapmıştı.Birini bana diğerini de kendi önüne koyup yemeğe başladı.
"Kız hayatımıza girdiği an ne çok değişim oldu be" diye hayıflandı Mert. Bu durum karşısında kahkaha attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTORUM
ЧиклитYorumlar üslup çerçevesinde olursa sevinirim. Depo'dan çıkmış, bize yardım eden güneş ışığının eşliğinde hilal şeklini almıştık. Herkes tek dizinin üstüne çökmüş, diğer dizinin üstüne ise silahını göz hizasından ayırmamak sureti ile tetikte bekliyor...