17. Bölüm

5.7K 212 5
                                    

Rüya'nın Ağzından
Ne diyordu bu adam! Hızlıca ellerimi ellerinden ayırdım.

"Uzak dur benden"!
"Benden korkma Rüya"!

Lanet olsun! Lanet..
Ayağa kalkıp en uzak köşeye sindim." Yaklaşma bana,yaklaşma" diye. Tıslıyordum.

Yerinden kalkıp aramızda mesafe kalmasına dikkat ederek konuşmaya başladı.

"Bak"
Duraksadı. Derin nefes alarak devam etti.
"Artık burada kalacaksın. Benim karım olarak. Ve artık benden korkma".

Karın olarak ? .
Aklımda tek kelime dönüyordu.
"Karın".

Göz yaşlarımı bir süre akmalarına izin vermedim. Karşımdaki adama hiçbir cevap vermeyince puflayarak odadan çıktı.

Tamam şimdi ağlayabilirim.

Yarama dikkat ederek yere doğru çömeldim.
Ben bir köle olarak bu adamın yanında mı kalacaktım?
Eski yaşantımı istiyorum ben. Ben eski Rüya, yalnız, sessiz, kendi aleminde biri olmak istiyordum.

Bu Korkak Rüya değil!
Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. İçimden "bittin kızım sen" der gibi sesler yankılanıyordu.

İleride bulanan, tahmin ettiğimce lavabo olan kapıya doğru ilerledim.

İhtiyacımı giderdikten sonra odada bulunan balkona doğru yürüdüm. Perdeleri var gücümle asıldım.
Bu perdeler benim evimdeki bütün perdelerin toplamı gibiydi. Çok uzundu.

Kapısını açtığımda dışarıda harika bir manzara ile karşılaştım.

İlk karşılaştığım ormanlık yer oldu. Muazzam..
Yemyeşil..
Hafif rüzgar yıkamış olduğum yüzümü kurutuyordu. Temiz koku içime kadar işlemişti. Derin bir nefes vererek izlemeye devam ettim.

Tellerle örülü olan villa mı desem saray mi desem.. karar veremediğim yerin bahçesinde rengarenk çiçek topluluğunu gördüm.
Cennetin bir parçası gibi çok güzeldi. Dışarıda bir araba mesafesinde korumalar duruyordu.
Düşündüğümde buradan kaçmam imkansız diye hayıflandım.
İçimi yine huzursuzluk kaplanmıştı.

Gözlerimi devirerek odaya döndüm.
Acaba dışarı çıksam bana birşey derlermiydi ?
Hah tabi ki hayır diye düşündüm.

Koridorda ilerliyordum. Lisede düzenlenen bir müze gezisinde hissettim kendimi. Ama burası insanların yaşadığı bir yerdi.

Merdivenlerden aşağı inerken duvarda bulunan çerçeveli fotoğraflar dikkatimi çekti.
Aşağı doğru ilerlerken benim parkta çekilen fotoğrafım ile karşılaştım.

Şaşırmıştım. Ne huzurluydum ama o an. Her şeyden uzak.

Heralde benim fotoğraflarımı çeken adam burada yaşıyordu. Harika.

Salon gibi bir yere geldim. Onlarca avize, pahalı koltuklar...

Şuan orada keyif çatmak isterdim ama yemiyordu.
Mutfağı bulmam lazımdı ama bu koskocaman yerde zor olurdu.

Odanın başında, elinde tepsi bulunan kızın yanına doğru hızla ilerledim.

Acaba bu Türkçe biliyormuydu?
Omzuna dokununca korkarak bana baktı.
Başındaki örtüyü hızla yüzde getirerek kapattı.Ne yaptığını anlayamamış bir vaziyette onu izliyordum.

Kafasını yere çevirip beklemeye başladı.
"Mutfak nerede "?
Kafasını hızla sağa sola sallayıp ilerlemeye başladı.

Gerizekalı mı bu ya. Kızı takip etmeye başladım.
Evet mutfağa gelmiştim. İçeride 10 kadar çalışan vardı. Hepsi bana dik dik bakıyorlardı. Acaba yüzümde birşey varmı diye düşündüm.

Gözlerinin doğrultusunu değiştirmiş başka yöne bakıyorlardı. Arkama dönünce onla karşılaştım.
El-Yasabe ile.
Kafasını ile çalışanlara bir hareket yapıp buradan uzaklaşmalarını sağladı.

Yalnız kalmıştık. Ben ise hemen tereddütlenmeye başlamıştım. İleride bankoya doğru yürümeye yöneldim ve elime aldığım bardakla kendime bir su doldurdum. Buradan gitmiş ol lütfen.

Suyumu hızlıca içip bitirdim. Daha arkamı dönmeden varlığını hissediyordum, nefes alışverişi hızlanmıştı.

Dönmek ve dönmemek arasında bir ikilemde kaldım. Cevabını veremeden beni kendine çevirdi.

Bankoya sinmiş bir vaziyetteydim. İki elinide yan taraflarıma temas ettirdi.
Kendisi ise bana yaklaşmaya çalışıyordu. Amacı ne bu pisliğin?

Şuan ki bulunduğum durum Kuzey'in benden ilk öpücüğümu aldığı anı hatırlattı.

Gülümsemek istedim ama nafile.

Kuzey'in Ağzından
Mert adamı dümdüz edip ilk müdahaleyi yapmaya başladı. Bulduğu makas ile yaranın olduğu kısmı kesiyordu. Ben ise diğer ajanlara ulaşıp buraya gelmelerini sağladım.

Getirdikleri sedyenin üzerine Mahmut'u yavaşça yatırdılar ve acil odasına götürdüler. Mert ise yanıma gelmiş olan biteni sindirmeye çalışıyordu.

"Ne yaptı bu çocuk"?
Nefes nefese sormuştu bu soruyu.
"Kahretsin, kahretsin".
"Bizim bir şey yapacağımızı sandı".
"İşkence mi çektirecekidik"?

Biz Mert'le atışırken içeriye Musa girdi.
"Bir haber mi var"?
"Efendim şuan Suudi Arabistan'a giriş yaptık. Zengin tüccarların, varlıklı insanların yaşadığı yere yakın bir iniş yapacağız".

"Tamam, az sonra ben gelirim".

Kafasını yukarı aşağı sallayıp gitti.

Biz ise Mert'le kendi bölümümüze doğru ilerlemeye başladık.

...
25 Konak,30 villa var idi. Ve buraları gizliden araştırılacaktı.
Ayağım uzun zamandır temas etmediği toprakla birleşince huzurlu oldum.Rüya'ya bir adım daha yaklaştık.

Jetin arka kısmındaki arabaları dışarı çıkarmış o evlere doğru ilerliyorduk.
Tam 10 araba etrafa dağılmış bir durumdaydı
Arabayı ben sürüyordum. Yanımda Mert ve Sıla vardı.

"Sence başarabilecek miyiz? diye sordu Sıla.
Gülümseyerek "sence" dedim.
Gülümsememe karşılık verdi ve telefonundan bir müzik açtı.
Buradaki radyo frekansların bizim arabadakiyle uyuşmayacağını bildiğimiz için böyle bir çözüm bulmuştuk

...
Tam 5 saattir dolaşıyorduk ama hala bir gelişme yok.
Telsizden biri seslendi. Mert eline aldığı telsizi bize dinletmeye başladı.
"Efendim. Sizin bulunduğunuz yerin 25 kilometre doğusunda birşeyler yakalandık. Sanırım Rüya'yı".
Mert "Tamam anlaşıldı" diye cevabı bildirdi.

"Bulduk"!
"İnşallah kardeşim".
"Arabayı çok hızlı sürmesene ya.Tamam heyecanlandın da bir yere kadar" Sıla şakayla karışık bir şeyler geveliyordu.

Ben ise sağır olmuş gibiydim."Rüya'yı bulduk" demişti.
Dişlerimi sırıtarak gülmeye başladım. İçimden bekle beni Rüya diye söylendim.
Bekle beni.

...
Bir saat sonra ajanin dediği yerdeydik. Çok fazla koruma ile korunuyordu. Buraya saldırsak bile Rüya'nın burada olduğundan emin değiliz.

İlerideki ormana doğru ilerlemelerini söyledim.

Herkes ağaçların tepesine doğru çıkmıştı.Ben en uzun olan ağacın tepesindeydim.
Elime aldığımda dürbün ile karşı konağı gozetliyordum.

Tam Tamına 15 dakikadır bekliyordum ama hizmetçiler dışında başka birilerini göremiyordum.
Tahmin ettiğim gibi Rüya burada değildi. Tam dürbünle bakmayı kesecekken bir kızın balkonda olduğunu gördüm.

Dürbünü ayarlayıp daha da yaklaştırdım. Karanlık işimi çok zorlaştırıyordu. Ama gece görüşü sayesinde bu durumundan kolayca sıyrılabiliyordum.
İyice baktığımda Rüya ile karşılaştım.

Rüya, Rüya'yı bulduk.

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin ☺
Yorumlarınız önemli 😊😊

DOKTORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin