Öncelikle merhaba,
Aslında lafa nasıl girmem gerektiğini bilmiyorum çünkü şaşkınlık içerisindeyim. Açıklamam biraz uzun olacak. O yüzden lütfen sonuna kadar okuyun. Bu açıklamayı yapmayı istemezdim ama benimle birlikte aylardır Aral serüvenine şahit olan ve benimle yürüyüp bana yol arkadaşlığı yaparak, aynı satırlarda buluştuğum insanlar için, en azından benim neden yazdığımı merak edip bunu bana kırıcı olmayan bir dille soranlar için yazıyorum bu açıklamayı.İlk ve son olarak.
Tabiki konumuz Aral ve son bölümde yazdığım deprem sahnesi. 6 şubat'ta bir çoğumuzun yaşadığı ve hepimizin etkilendiği o depremin arkasından herkes sesini ve tanımadıklarının sesini duyurmaya, onlara yardım etmek için günlerce emek harcadı. Ve hala harcıyor.
Depremi birebir yaşamış ve yakın çevremden insanların o enkazların altında kaldığını, yardım gitmediği için günlerce kocasının, akrabasının, eşinin kurtarılmasını bekleyip, yardım ulaşana kadar hayatını kaybeden insanları biliyorum. Altı aylık bebeğin babasız kalmasını da, bir aileden 4 kişinin öldüğünüde. Bunların hepsi benim yakın çevremde yaşandı.
Depremi yaşamış, o buz gibi havanın altında beklemek zorunda olup eve girmeye korkan ve evinde depreme yakalanarak çıplak ayakla dışarıya koşanda benim.
Bir daha deprem olursa bu kez kapının yanına saklanacağım ve bebeklerimide yanıma alacağım diyende ben beş buçuk yaşındaki yeğenim.
O kadar çok acı tablolara şahit olduk ki deprem süreci içerisinde neredeyse duyduğumuz bütün hikayelere ağladık. Çünkü insanız, çünkü insanım.
Uzun bir müddet bölüm paylaşmadım. Ne bende yazacak psikoloji ne de sizde moral vardı. Tek gündemin deprem olmasını isteyip, bunun için kenara geçerek beklerken bir sürü insanın sesini kendi imkanlarım ölçüsünde duyurmaya çalıştım. İnstagramdan takip edenler neyi kasteddiğimi biliyor.
Günlerce yardım isteyen ve çığlık çığlığa hıçkırıklarla konuşamaz halde o enkazların altında kalan insanların sesi olmak istedim bir tek.
Bunu bazılarının dediği gibi prim malzemesi olarak değil, bazılarının tabiriyle oy içinde yapmadım.
Çünkü o bölümde okuduğunuz satırlar benim değil, depremzelerin, depreme yakalananların sözleri.
Evet depreme yakalandım bende ama enkaz altında kalmadım fakat enkaz altında kalan birinin neyi hissettiğini çok iyi biliyorum. Çünkü o insanları dinledim ben. Bunu günlerce gerek televizyon, gerekse bütün sosyal medya mecralarında her sorulan soruya bu yanıtları veren depremzedelerden biliyorum.
O molozların yıkılmasından tutta o karanlığın içerisinde nasıl hayatta kaldıklarını, ne hissettiklerini tek tek anlattı o insanlar.Halada anlatıyorlar. Defalarca hemde. Dinlemeyenler şimdi beni dinlediğim için suçluyor. Günlerce haber ekranlarınsa onların söylediklerini haber yapmalarını değil, onların söylediklerini yazdığım için beni dışlıyor.
Şimdi Aral'da bunu yazmama gelince yüzyılın, asrın felaketi dediğimiz en yakınımızdakilerin ve kendim bile bunu yaşarken bunu kitabımda yazmak, o insanların sesine kulak vermenin, onların yaşadığı şeyleri yazıp onların hissettiklerini sizinde hissederek onlarla empati kurmanızı istememin nesi yanlış anlamıyorum.
Bir çok tepki mesajında o insanlara moral vermeye çalıştığınızı ve benim bunu yazarak moral bozduğumu söyleyen insanların dediğine gelince de buna kesinlikle katılmıyorum. O insanların yaşadıklarını kulak ardı edip, o anları anlatırken onların ve o anları anlatanların sesini kısmaya çalışmak üzgünüm ama yardım değil. Moral de değil. Onlara böyle yardım etmiyorsunuz. Ancak ve ancak onları dinleyip, ne hissettiklerini hissedip, onların o süreç içerisinde nasıl durumlarla karşılaştığını bilirseniz onlara yardım etmiş olursunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAL(+18)
ChickLitGerilen çenesi ve hızlı hızlı aldığı nefeslerle tenimi keşfe çıkıp belime indiğinde kısa bir süre duraksadı "Beni uyuşturduğun halde sana her geçen gün biraz daha ihtiyaç duymam akıl kârı değil." Çekemediğim nefeslere bir de boğazımda takılıp kalan...