İTİRAF

200K 6.3K 6K
                                    

Selam 👋

Aslında yüklemeyecektim ama içimdeki yazma isteğine karşı çıkamadım.Umarım zevkle okursunuz...

Bol,boll,bolllll yorum alalım,satır aralarını doldurmanız temennisiyle.

Parmaklarınıza kuvvet 💙

Yeni bölüm duyuruları ve buluşacağımız yeni kitaplar için hesabımı takip edin birtanelerim❤

Başlamadan şu oy butonuna basın lütfen.Onun bana ne kadar iyi geldiğine inanamazsınız😟

®®

"Kör müsün? " bu soru o kadar çok meşgul etti ki beynimi kendi kendime binlerce senaryo üretmeye kalktım.

Her kapı aynı yere çıkıyor her kapı aynı yerde kalıyordu. Benim göremediğim ne?  Dedim içimden haykırarak. Bana aşık mı? Bu soruyu düşünmekten bile korkar hale geldi mi beynimin hemen verdiği hazır yanıtla anladım. Saçmalama aptal, ne aşkı? Sen burada zorla kalıyorsun. İnsan hiç zorla aldığı birine aşık olur mu?

Hangi tarafa dönsem ne içinde çırpındığım dalgalar duruldu ne de üstüme sıçrayan çamur azaldı.

Bir şeyin içine düşmüş ama henüz onun bile ne olduğunu bilemez bir durumdaydım.

Kötü müydü sorularını duyar gibiyim. Hayır değildi. Beni buraya fikrimi bile sormadan getirip, bileğime de bu dövmeyi yaptırması dışında. Onun buna sebepleri vardı biliyorum ama o sebebi öğrenmek benim en temel hakkım iken sadece uzak tutuluyordum.

Dakikalarca başımı soğuk zemine bırakarak içine düştüğüm bok çukurunda ellerimi yüzüme siper edip sessizce otursam da titremeye başlayan ayaklarımla artık kalkmam gerektiğini hissettim.

Duyduğum açlık hissi bir yanada üzerimdeki eşofmana sıçrayan kan lekeleri midemi bulandırmanın yanında akıllı kalmamaya teşvik ediyorlardı.

Avucuma dikkat ederek adımlarımı yatak odasına yöneltince, üzerimdeki siyah eşofman altını çıkarıp tekrardan grisini geçirdim.

Tek elle çıkarmaya çalıştığım kazağı her ne zoraki de olsa yana kıvırdığım belimden çıkarabilsemde, bakışlarım sadece üzerimde kalan sütyene kaydı.

Gözlerim giyecek bir şeyler aramış, elime aldığım tişörte bakıncada sıcak tutmam vereken tenimin sonrasında sancı çekmemesi için Aral'ın dolabına yanaşıp kapağını açtım.

İlk gözüme çarpan kabartmalı yün mor kazağı elime geçirip, diğerlerine bakma gereksinimi duymadan tekrardan kapatarak üzerime geçirdim.

Duyduğum açlık yönünü mide bulantısına çevirirken adımlarım isteğim dışı mutfağa yönelmeye başladı.

Hala bile serili olan kahvaltı masası, damga niyetine ardımda kalan küçücük kan damlaları ve başta masa olmak üzere yere dağılan cam parçacıkları.

Eğilip önce iri camları topladım, ardından prize taktığım elektirik süpürgesiyle mutfağı iyice süpürdüm.

Kaldırdığım kahvaltıyla mutfak masasını silip, soğuyan çayı çöpe bırakarak kettleda kaynaması için bir miktar su bıraktığumda, çalan kapı ile irkildim.

Aral olamazdı değil mi, yani onun anahtarı vardı.

Böyle bir ihtimali şıklar arasından elediğimde kafamdaki soru işaretlerini bastırmaya çalıştım.

Hem, neden kendi evine izinle girsinki.

Minik kapı deliğinden usulca bakınca, gördüğüm silüet Aral'ın kapıya diktiği tiplerden sadece biriydi.

ARAL(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin