DÖVME

256K 7.5K 6.2K
                                    

SELAM👋

NEYSE SİZİ ÇOK BEKLETMEYEYİM OKUMAYA GEÇEBİLİRSİNİZ...

SİZİ SEVİYORUM 😍

BOLCA YORUM LÜTFEN,OYLAR YERİNE YORUM YAPMANIZ BENİM İÇİN DAHA KIYMETLİ💜

Tabii oylarıda unutmayın🙈Onları görünce bende yarattığı mutluluğa inanamazsınız💙

Şu aşağıda ki yıldıza basın önce sonrada okuyun❤

Yeni bölüm duyuruları ve buluşacağımız yeni kitaplar için hesabımı takip edin birtanelerim❤

®®

Ağzımda zar zor çiğnediğim lokmalar yönlerini yemek borumdan mideme çevirirken, koca bir yumru haline geldiklerini hissedebiliyordum.

Uzun zamandan sonra ilk kez duyduğum tokluk hissiyle baş ağrım hafiflemiş ve mide bulantım azalmıştı. Her ne kadar içinde bulunduğum yerden hoşnut olmasamda, yaşam fonksiyonlarımı devam ettirmek için yemek yemeye ihtiyacım vardı en azından bunun için diretmenin pek bir anlamı yoktu.

Avuçlarım arasındaki pizzanın neredeyse üçte ikisini yeyip en son kolamıda bitirdim.Neden ikisini bir türlü beraber yapamıyorum inanın onun cevabını bende bilmiyorum. Ya unutuyorum ya da azla yetinmeyi seviyorum ama bana sorarsanız ben ilk şıkkı seçerdim.

Küçük adımlarımı mutfağa yönelttiğimde, mutfak masasında oturup gözlerini camdan dışarı diken Aral'a baktım. Ne kadarda yorgun göründüğünü keşke fark edebilseydi.

Evet hem sonuna kadar yorgun hemde dibine kadar zalim.

Taş niyetine çevresime yaydığı fotoğrafa bakınca iyi olduğuna inanmak içimden gelmiyordu.

Devamlı değişken hal ve tavırları bile bu ikilemden çıkarmıyordu beni.

Gayet sesli çıkan ayak seslerime rağmen tek bir kez dönüp yüzüme bakmamış ve neredeyse hiç dokunmadığı pizzası masanın üzerinde atılmaya terk edilmişti.

*"Doydun mu?" dedi yüzüme dahi bakmamış,odağını camdan ayırmadan konuşmuştu.

-"Hıhımm" konuşmaya kilometrelerce uzakta duruyor ve sadece geciştirmek,en az uğraşla ağzımdan çıkabilecek kelimelerimi kullanıyordum.

Bir şeyler söylemesini bekleyen tavrım onun susmasıyla iyice buz gibi bir hal aldı.Ne yapmam gerektiğini anlamaya çalışır gibi gözümü de ayaklarıma diktim.

Elimdeki kutuyu mutfak masasına koyunca elimdeki boş kola kutusunuda çöpe bırakarak adımlarımı yatak odasına yönelttim.

Kafamın içinde dönüp dolaşan düşüncelerle beraber, beynimin içerisinde zonklayan sesler hem beni yorgunluğa sevk ediyor hemde uyuma isteğimi arttırıyordu.

İçeride gram soğukluk olmamasına rağmen yorganı belime kadar çekip başımdaki ağrı ve yüzümdeki sıcaklığın beyaz yastık kılıfını sıcak etkisi altında bırakmasına izin verdim.

İçine düştüğüm ucu bucağı görülmeyen okyanusu düşündükçe bu yaptığım oldukça küçük bir hamle sayılırdı.

Düşündüm. Baba dediğim ve asla bu sıfatı hak etmeyen o pisliğin beni bu kadar kolay, sanki bir bez parçası gibi gözden çıkarmasını düşündüm.Ailemden hiç kimsenin olmayıp beni koruyamadığını düşündüm. Şimdi buradayken beni arayacak ve aslında beni arayan kimsem olmadığını düşündüm. Aral'ın evimi bastığı sabahı,kiramı ödemesini, benim kaçma girişimimi ve onun beni bulmasını düşündüm. Neden dediğim an tıpkı bir fısıltı gibi ağzından dökülen cümleyi düşündüm. "Çünkü benim olana hiç kimse dokunamaz."

ARAL(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin