Selam bebeklerim ben geldim 🥺🖤
Okuduğunuz saati yazın bakalım🦋
Ve başlamadan oy butonuna basınız ki yeni bölüm erken gelsin. ⭐
Öncelikle hepinizin bayramı kutlu olsun ve hepinizi kocaman öpüyorum. 😍
Bana bir şeker bırakınız lütfen 🙏🍬
Tamam heyecanlısınız o yüzden her zaman ki gibi kısa kesiyorum. Bölümünüz geldi. Umarımda zevkle okursunuz🙏
Şimdi şunu bilin istiyorum bu bölümü o denli bir yoğunluk ve o denli bir sıkıntı içinde alelacele yazdım ki büyük ihtimal harf hataları vardır. Siz okuduktan sonra düzenleyeceğim. Bunun için beni affedin🥺
İnstagram: aynur7_a
Bölüm sınırı: 1.000 oy ve 3.500 yorum.
İnstagramdan takip ederek atılan post ve reels videoları izleyebilirsiniz. Wattpad hesabımı da takip ederek gelecek bölüm duyurularından haberdar olabilirsiniz. Hesapları takip etmeyi unutmayın lütfen🖤
Sizi çok seviyorum. Keyifli okumalar🙂
♕♕
Elimdeki resimler titreyen parmaklarım arasından birbir düşerken başımdan kaynar sular indi.
Vücudum o denli titremeye ve aynı zamanda terlemeye başladı ki o an kafamın içinde milyon tane ses duydum.
Milyon ses ve yüzlerce görüntü.
Gördüğüm kareler Aral'ın vurulma anından tutta şimdi şahit olduğum anların birebir fotoğrafıydı.
Birilerinin elinde bir ölü gibi. Ki bu resimlerin söylediği şey onun zaten ölmüş olmasıydı. O korkunç torbanın içine konulmasından tutta, birilerinin artık nefes alamayacağını söylemesiyle verdikleri hüküm bizi sonsuza dek koparmıştı birbirimizden.
Annemin yıllar önce aynı bu şekilde benden alındığını ve üzerimde hiç bir vasfı olmayan biyolojik babamınsa bu şekilde ortadan yok olduğunu hatırladığımda sadece vücudumun değil gözleriminde yandığını fark ettim.
Gözyaşlarım yanaklarımdan düşmesine rağmen hiç bir şey hissetmiyordum. Ne sesim çıkıyor ne de konuşabiliyor.
Ellerimin titrediğini fark ettim bir ara. Sadece elim mi? Tabiki de değil, yaprak gibi titreyen ellerime aynı şekilde eşlik eden bir çenem vardı.
Gözlerim yere düşen fotoğraflarda kalırken etrafı bulanık görüyordum. Ne kulağıma gelen seslere nede beynimin içinde kopan kargaşaya verecek bir cevabım vardı.
Konuşamamanın söylenecek onca şey varken susmak zorunda olmanın ağırlığı altında kaldım.
Birilerinin, ki birilerinden kastım Mert'in anlamlandıramadığım bir şeyler söylediği gerçeğinden beni birazcık uzak tutan bir şey varsa oda benim cevap veremememdi.
Doğrusunu isterseniz hiç bir şey hissedemiyor ve kendimde olduğuma bile inanmıyordum.
Gözlerim kapanmamak için verdiği çabayı akan yaşlarımla kazanırken yanımdaki adamların sert bir şekilde kolumdan tutarak beni çekiştirmeye başladığını fark ettim.
Hiç bir tepki vermeden, sadece neye aktığını bilmediğim yaşlarla götürülüyorduk o nereye olduğunu bilmediğim yere.
Arkamdan kimler geldi bilmiyorum ama bir kaç ayak sesi işittim.
Ayaklarım güçsüz düşüp birbirine dolanırken yürüme kabiliyetimi aslında kaybettiğimi anladım. Yürüyemiyordum bile. Ama kolumu tutan adam beni her nereye götürüyorsa o vasfı üstlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAL(+18)
ChickLitGerilen çenesi ve hızlı hızlı aldığı nefeslerle tenimi keşfe çıkıp belime indiğinde kısa bir süre duraksadı "Beni uyuşturduğun halde sana her geçen gün biraz daha ihtiyaç duymam akıl kârı değil." Çekemediğim nefeslere bir de boğazımda takılıp kalan...