4.

200 18 109
                                    

Standart yollar yerine başka tercihlerim vardı. Bu yüzden evimizin olduğu kata tırmanmak daha mantıklıydı. Tabi ilkbaharın getirdiği sıcaklıkla camın açık olması da benim şansımdı. İçeriye gizlice girdim ve onun odasına bakındım. Burada değildi ama bu saatte burada olmasını beklemiyordum zaten. Sessizce odadan çıktım. Kendi odama doğru ilerlerken gelen sesle durdum. Kafamı hafifçe odama çevirdiğimde beklediğim manzara bu değildi.

Babam benim yatağa uzanmış öylece duruyordu. Küçükken en sevdiğim ayıcığı kucağına çekmiş ona sarılıyordu. Beni özlediğini düşünürdüm ama beni özleyip odama gideceğini düşünmemiştim. Odaya girip girmeme arasında kaldım ama bu şekilde yakalandığında ne onun söyleyeceği yalanlar ne de benim diyeceklerim ilgimi çekmedi. Belki de çekindiğim için bilmiyorum ama gizlice evden çıktım ve aşağı indim. Barın olduğu yere girdiğimde Namu oradaydı. İçerideki tek müşteriyle ilgilendiği için beni fark etmedi. Bar taburelerinden birine oturdum.

"Bir bira alabilirim." Dediğimde hem Namu, hem de tek müşteri bana döndü.

"Jennie ? Şaka mı bu ? Jennie!" Diye koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı. "Buradasın. Jiyong biliyor mu ? Evdeydi. Ona haber verelim."

"Sakin ol önce. Haber vermeye gerek yok. Evde değildi onu görmedim. Elbet görür beni."

"Gitmeyecek misin ? Dur sana bira getireyim." Dediğinde onu izliyordum. Saçlarını açık mor yaptırmıştı. Siyah bir tişörtle kot gitmişti. Boynunda bir kaç tane kolye vardı ki onu çekip kolyeleri incelemek istiyordum. Böyle şeyleri severdim.

"Gitmiyorum. Bir süre daha buradayım." Dediğimde masaya bir bira bıraktı ve şaşkınlıkla bana bakakaldı. "Ciddiyim."

"Bir sorun mu var ?"

"Hayır. Sorun falan yok Namu."

"O zaman niye geldin ? Sen gelmezsin. Sizi özledim saçmalığı olmadığına da eminim. Belki de gerçekten Jiyong'a haber vermeliyim."

"Hayır buna gerek yok. Onu bulurum tamam mı ?" Dediğimde kafa salladı. Dirseğimle onu dürttüm. "Hadi neler oluyor ? Bana bir şeyler anlat."

"Hala aynıyız. Tabi senin her dizini izliyoruz o ayrı. Başta Jiyong izlerken yakalanınca kapatmaya çalışıyordu ama zamanla onu da yapmayı bıraktı çünkü hepimiz izliyoruz."

"Yoongi..dönmüş." Dediğimde gülümsedi ve kafa salladı.

"Evet döndü. Sanırım kaçtı ama buraya geldiğinde Jiyong'un yüzünde öyle bir gurur vardı ki anlatamam. Sanki hastaneden kaçmadı da ülke kurtardı." Dediğinde gülümsedim. "Baksana Jen. Şimdi de sen geldin. Hepimiz toplanıyoruz resmen."

"Benim ki kısa bir dönüş. Neyse gidip Yoongi'ye bakmalıyım. Dönüşte yardıma inerim."

"Lisa'da gelecek." Dediğinde kaldım. Lalisa. En yakın arkadaşım, sırdaşım. Aynı zamanda terk ettiğim başka biri daha..

"Görüşürüz." Dedim ve dragondan çıktım. Kapıya çıktığımda biraz etrafıma bakındım. Kabul ediyorum ki özlemiştim. Belki tam bir tabir olamazdı ama havada bir tehlike kokusu vardı ve beni mutlu ediyordu.

"Hey güzelim seni gideceğin yere bırakayım mı  ?" Dendiğinde bakışlarımı motora yaslı duran kıza çevirdim. "Bu bebek emrinde."

"Buradan." Dedim Park edilmiş arabayı gösteri. "Sokağın başına kadar park edilmiş arabalar benim. Yani istersen ben seni bırakayım."

"Dur bir dakika." Dedi hızla bana gelirken. "Sen o musun ? Jennie ? Jennie Kim ? Aman Tanrım bende nereden tanıdık geliyor diyorum."

"Evet sen de"

My ghostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin