33

72 11 64
                                    

"Sen onu nereden tanıyorsun ?"

Dediği ilk şey buydu. Kollarımdan sıkıca tutmuş, sanki hesap sormak istermiş gibi sert bir tonla ve gözleri olduğundan daha büyük bir şaşkınlıkla aralanmışken bana dediği ilk şey buydu. Sorgulaması normaldi tabi ama ben aptal gibi direk kızın kim olduğunu söylemesini bekledim. Sonuçta artık güven vardı dimi ?

Vardı..Dimi ?

Bundan iki hafta sonra ikimiz ülkenin en büyük soygunlarından birini yapacaktık. Bu olay belki de tarih kitaplarına geçecekti. Tabi isimsiz olarak geçerse daha iyi olurdu ama önemsiz olurdu. Sonuçta biz yapacaktık. Bunu yapanı kişileri sonsuza kadar bilecek sayılı kişiler olacaktık belki de. Bu yüzden güven olmalıydı.

"Yukarı mı çıktım Jennie ?" Dedi. Bunu derken beni üzerinden bir hışımla itti. Yatakta yana düşerken o aynı hızla ayağa kalktı. Ne yapacağını bilemez halde odada dolandı. "Tabi ki çıktın! Ne bekliyordum ki senden ?"

"Evet, ne bekliyordun ki benden ?" Dedim alayla. Yataktan kalktım ve karşısına dikildim. "Beni tanımıyorsun Taehyung. O zaman hiç tanımıyordun. Tanrı aşkına buraya bile giremeyeceğimi düşünen aptalın tekiydin. Ben meraklı biriyim Tae. Tabi ki de kapalı bir kutu gördüğümde açmak isteyeceğim."

"O zaman ben de mi o kapalı kutuyum? " Dedi. Sesinde bir miktar hayal kırıklığı vardı."Sırf merak ediyorsun diye mi yanaştın bana ?"

"Yüzüme karşı orospu desen canım daha az sıkılırdı." Dedim ve pencereye ilerledim.

"Bu senin etkin!" Diye bağırması durmama sebep oldu. "Bana kapalı kutu dersin ama sen nesin ya ? Gelip sana anlatmıyorsam bil ki sorun da sende! Ne zaman güven verdin ki şimdi sana güvenmiyorum diye laf ediyorsun. Daha iki gün önce bu eve gelip dağıtacağını, hepimizi öldüreceğini söyleyen sendin!"

"Ama yapmadım! Bu benim için de zor. Kendi lafımı yedim ben aptal herif. Tükürdüğümü yaladım. Sence sadece babamın yapma demesi beni ne kadar tutardı ?" Dedim sinirle. "Asla Taehyung. Babamın yapma demesi beni asla tutmadı. Ah düşünür. Acaba yapmasam mı dedirtir ama ben yaparım. Ne olursa olsun yaparım ama seni kırmak istemedim! Ailene zarar verip canını yakmak istemedim de lafımdan döndüm. Peki ya sen ? Rosé denilen kızı saklayarak..Beni öpemezsin. Bir çok şey olabilirim ama senin düşündüğün kişi değilim."

"Sen nesin biliyor musun ? Korkak kaçağın tekisin! Sürekli arkanı dönüp gidiyor, dertlerinden uzaklaşabileceğini  sanıyorsun. Komik Jennie. Hiç bir şeyden uzaklaşamıyorsun. Benim düşündüğüm kişi olmadığını söylüyorsun ama ben, sikik aklımla günlerce düşünsem bile seni bir kalıba sığdıramıyorum." Dedi sinirle. Ellerindeki silah eldivenler, çıldırmış yüz ifadesi, sakladığı onlarca sır.

"Dürüst olduğunda gel." Dedim ve onu tek bırakıp camdan çıktım. Hızla yukarıya, çatıya çıktım ve yan evin çatısına atladım. Ben Cherry'den uzaklaşırken benim gibi çatılardan birinde duran beden dikkatimi çekti. Bana el salladığında da ister istemez gülümsedim. Ona doğru gittim. Bulunduğu çatıya adımımı atar atmaz gözyaşlarım hücum etti.

"Bom-ah"

"Seni küçük yosma! Ağlamada buraya gel." Dedi kucak açarak. Ben koşarak ona sarıldım. Elleri saçlarımı okşadı. Her zaman anne huzuru hissetmiştim bu harekette. En azından anne huzuru olmalıydı...sanırım.

"Baya iyi olmuşsun ha. Koskoca Cherry'e girdiğine göre"

"Nerede olduğumu bildiğine göre seni geçemedim." Dediğimde gülerek benden ayrıldı ve gözyaşlarımı sildi. Sonunda ikimizde binadan ayaklarımızı sarkıtacak şekilde oturduk.

My ghostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin