34

87 12 78
                                    

"Hazır değilsin."

"Ama gideceğim."

"Ama hazır değilsin."

"Amaaaaa gitmem gerek!" Dediğinde eldivenleri attım. Ne inat çocuktu! Ona dövüşlere hazır olmadığını söylüyordum ama inatla gideceğim diyordu.

"Bak Jungkook geçen gün gittin zaten. Bu yeterli olmalıydı. Şuan hazır değilsin buna. Anla artık şunu. Böyle yaparsan kendini sakatlarsın ve öğrenmeni yavaşlatırsın." Diye söylendim sinirle ve havuzun kenarındaki şezlonga oturdum. Lanet olası yara acıyordu. Tam yanıma oturacaktı ki onu ittim.

"Oturmadan soğuma hareketlerini yap! Sonra kıçım başın ağıracak." Dediğimde gülerek çimenli alana döndü. Saat altıya gelmek üzereydi. Üç saattir buradaydık. Artık ne kadar saklama ihtiyacı duymasakta gece çalışmaya devam ediyorduk. Gündüz zaten yeterince meşguldüm. Zaten daha bu gece gelmişlerdi. Yoongi ve Lisa direk uykuya dalarken Jungkook beni aramış ve antrenmana çağırmıştı. Onu biraz dinlenmesi için eve yollamış ve gece buluşmak için sözleşmiştik.

"Bitti." Dedi yanıma otururken.

"Seul'de sıkıntı çıktı mı ?" Dediğimde kafasını iki yana salladı.

"Yoongi ve Lisa halletti çoğunu. Hoseok ve bana güvenemezmişler" diye alayla konuştuğunda güldüm. Çocuklarım yine şaşırtmıyordu. "Komik değil!"

"Onlar hep böyle."

"Yine de onu tam arabaya atacakken iki tane silahlı adamı geldi. Hoseok birini öldürdü. Ben de döndüm ama ölmüştü olabilir." Dediğinde yan yan ona bakıyordum. "Ne ? Cidden çok dövdüm!"

"Öldürdüğünü sanmıyorum." Dedim. Yoongi'de olayı anlatmıştı. Arkalarında adamı bırakıp dönmüşlerdi ama adam sadece dayaktan bayılmıştı.

"Ölmüş olabilir! Bakmadım."

"Yoongi bakmış. Ölmemiş yani adam." Dediğimde kafasını eğip utandı. Terden ıslanmış saçlarını karıştırdım.

"Birini öldürmek iyi bir şey değil."

"Korumak içinse iyidir."

"Hayır, o zaman da değil. Öldürmekten başka yol yoksa buna başvurmalısın ama diğer seçenekler hep vardır." Dediğimde kafa salladı. "İnan bana Jungkook, birini öldürdüğünde o yük hep omuzlarındadır."

"Sen birini öldürdün mü? " dediğinde ciddi misin dercesine ona baktım. Bu bakışıma güldü. "Abarttım dimi ?"

"Biraz"

"Sonuçta Lisa, Yoongi ve Hoseok bir sürü insan öldürdü bu görevde. Bizi korumak için yaptılar biliyorum..yine de buna alışık olmaları üzücü."

"Alışmak zorundalar."

"Bende adamı dövdüm!"

"Anladık, anladık. Sen adamı dövdün. Aferin sana." Dediğimde gülümsedi. Kendime sigara yakarken o da eldivenlerini çıkarmaya çalışıyordu.

"Bu demek oluyor ki dövüşe katılabilirim."

"Senin derdin ne ? Para mı lazım ? Sana para veririm! Dövüşleri unut."

"İstemiyorum. Mevzu para değil. Katılmam gerek."

"Jungkook!" Diye bağırdım sonunda. Bıkmıştım bu mevzudan. "O dövüşler tehlikeli. Oraya silah, bıçak, muşta sokanlar var. Ben yine de katılma demiyorum. Sadece şimdi sırası değil. Sonra...çok sonra"

"Ya o zamana kadar babam giderse ?" Dediğinde kalkmak üzeri olduğum şezlonga sike sike geri oturdum.

"Ne ?"

"Ya o zamana kadar babam beni göremez ve giderse"

"Baban.." Dedim çatallaşan sesimle. Öksürüp kendimi toparlamaya çalıştım. "Babanın dövüşlerle ne alakası var ?"

"Ben küçükken...ama baya küçükken yani 3 4 yaşlarında bir şeyim, babam beni görmeye gelirdi. Her gece gelirdi. Bana" Dedi dolu gözlerini kaçırarak. "Bana henüz yanıma gelmediğini ama geleceğini söylerdi. Karanlıkta otururduk. Yüzüne hep silah maske takardı. Bana sarılıp, biraz konuşurdu benimle. Anneme söylemememi isterdi. Yine de..o yatakta onunla yan yana uzanırdık. Çoğu zaman beni uyutup öyle giderdi."

"Ağlama." Diye mırıldandım. Yanaklarına akan gözyaşlarını silmek istedim ama hakkım bile yoktu. Şerefsizin tekiydim. Gözlerini sildi ve bana döndü.

"Biliyorum aptalca gelebilir. Zaten bir süre sonra gelmeyi kesti. Annemin onu kovduğunu düşünüp annemle kavga ettim ama o rüya gördüğümü, babamın asla gelmediğini söyledi. Sonra ben devam ettikçe onun öldüğünü söyledi. Rüya olduğunu düşündüm. Düşünmek istemedim ama eğer öldüyse rüyaydı işte. Sonra biraz büyüyüp Desiti'de gezmeye başladığımda o dediği yeri fark ettim; Ryuk'ın mekanı. Babam bir keresinde yanımdayken telefonu çaldı. Uyuduğumu düşünüyordu ama uyumuyordum. Telefonudaki kişi ona Ryuk'un mekanında olduğunu ve dövüşleri izlemeye gelecek mi diye sormak için aramış. Babam geleceğim dedi. O mekanı gördüğümde dedim ki 'rüya değilmiş'. O gerçekten de gelip beni görüyormuş, beni özlüyormuş."

"Özlüyordur." Diye fısıldadım. "Babalar çocuklarını özler."

"Ama çocuklar daha çok özler." Dedi Jungkook. O yaşlı gözlerini saklamaya zahmet etmezken ben görünmemek için başımı havuza çevirmiştim. "Babasız kalmak nasıl bir şey babalar bilmez."

"O yüzden mi dövüşe gidiyorsun ?" Dedim çaktırmadan gözlerimi silerken.

"Evet. Belki hala izlemeye geliyordur. Arada gelip izlese, beni görse tanımaz mı beni ?" Dedi. Tanırdım. Seni uzun zaman görmesem bile tanırdım. O tavşana benzeyen dişlerin, kocaman gözlerin hiç değişmemişti çünkü. Ben seni tanırım Jungkook. Sen babanı tanıyamazsın.

"Kızgın mısın ona ?" Dedim. Bakışları beni buldu. "Belki...tamamen gitmiş olsaydı, geceleri yanına gelmemiş olsaydı daha kolay olurdu senin için."

"Hayır, değilim. O gece ziyaretleri en mutlu olduğum anlardı. Her gece beklerdim gelmesini. Uykusuz kalırdım bazen. Sırf yanımda falan fazla kalsın diye uykum yok gibi davranırdım. Yine de mutluydum. Keşke hiç bırakmasaydı gelmeyi. Yine maske taksaydı, onu tanımamam için hiç konuşmasaydı gerekirse ama yine gelseydi."

"Eminim..eminim o da gelmek istemiştir." Dediğimde zorla güldü.

"Sağol. Rüya olduğunu ya da delirdiğimi  düşünmediğin için. Bana inandığın için."

"Gidelim artık." Dedim ayaklanırken. İçinde bir yangın vardı. Jungkook o yangına odun atıyordu her seferinde. Beni derinden yaralamayı, içimdeki acıyı büyütmeyi beceriyordu.

"Bunu kimseye söyleme tamam mı ?" Dediğinde ona baktım. Şezlongtan kalktı. "Sadece sen, ben ve babam."

"Söylemem." Dedim ve evden çıkıp beni bekleyen arabama bindim. O hemen arkamdaki motoruna ilerlerken onu beklemeyi gaza bastım. Yeterince uzaklaştıktan sonra arabayı sağa çektim ve gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Çaresizce düşünüyor yapabileceğim bir şey arıyordum ama yoktu. Tek seçenek vardı aklımda. Telefonumu aldım ve bu sıralar en çok aradığım numaraya tıkladım.

"Sikeyim seni Jiyong! Sabahın altısında ne bok yemeye arıyorsun ?"

"Buluşmalıyız Chaerin"

"Ne oldu ? Senin niye böyle ? Neredesin ?"

"Mekana gel."

"Mekan ? Bu saatte adamımı sorgulayacaksın ?"

"Hayır Cha. Mekana gel. Bizim yerimize."

□□□

Jungkook ve Jiyong made me cry 😭😭😭
Chae ile Ji'nin işler hızlanır
Tae ve Jen işler hızlanır
Artık tükendim djdjdj

My ghostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin