"Hey, hey! Bir bekle." Diye seslendiğinde durdum. Arkamdaki aptalım beni Cherry'den beri takip ettiğini biliyordum. Sebebini bilmesem bile umursamamayı tercih etmiştim ama dragon sınırlarına girmeme bu kadar az varken onu yollama vakti gelmişti. Bu yüzden hızla ona döndüm.
"Ne istiyorsun ?" Dediğimde ayaklarıma doğru bir çift ayakkabı attı. "Bu ne şimdi ?"
"Ayakların." Dediğinde ayaklarıma baktım. Toz ve biraz kan kaplıydı. Alışkın olduğum bir şeydi. "Seni bizim evden çıkarken gördüm. Bu şekilde mi tırmanıyorsun ?"
"Jungkook dimi ?" Dediğimde kafa salladı. Dragona daha vardı ve Desiti sokakları alkol şişesi kırıklarıyla dolu olduğu için ayakkabıyı giyme kararı aldım."Ayakkabılar için sağol ama bir daha olmasın. Bunları geri getiririm."
"Bekle ben." Dedi ama onu dinlemeden yürümeye başladım. Taki kolumu tutup çekene kadar. Onu duvara doğru itip belimdeki bıçağı boynuna dayadım.
"Anlamıyorsun dimi ?" Dedim sessizce. "Biz düşmanız. Öyle de kalacağız. İş birliği falan ne boksa bizim aramızdaki şeyi düzeltmeyecek. Neden biliyor musun ? Babam o dedenden nefret ederdi ve eğer o birinden nefret ediyorsa bende ederim çünkü o hep haklıdır. Her zaman sebepleri vardır. Şimdi anladın mı ?" Dediğimde bıçağı tuttuğum elimi hızla çekip beni duvara yasladı ve kollarımı hareket ettirmemem için kafamın üzerinde birleştirdi.
"Düşman değiliz demedim. Sadece merak ettiklerim var v" Dedi ve onu beklemeden dizine tekme geçirdim. Dizine yönelmesi ile bileğini yakaladım ve sırtını duvara yasladım.
"Bak çocuk yeterince açık değilim herhalde. Sende hoşlanmadığım bir şey var." Dediğimde göz gözeydik. "Gerçekten hoşlanmadığım, beni huzursuz eden bir şey. Bu yüzden yoluma çıkma."
"Düşmanını niye kurtardın o zaman ?" Dedi hızla. Onu sinirle bırakıp bir kaç adım geriledim.
"Seni kurtarmadım."
"Barda. Sizinkiler-"
"Of anlamadım dimi salak ? Bizimkilere sinirlendim çünkü aptal bir veleti o kadar kişi dövecek kadar ucube ve şerefsizlerdi. Bizde böyle insanlar olmaz!"
"Bana velet demekten vazgeç. Aynı yaştayız."
"Saçmalıklarınla uğraşamam."
"O zaman o not neydi ?" Dediğinde ellerimi saçlarıma geçirip ona döndüm. Gerçek bir başbelasıydı.
"Senin için üzüldüm." Dedim alayla. Dudağımı sarkıtıp sahte bir üzgün surat yaptım. "Sadece bizimkiler değil, senin ekibin bile sana piç diyip dövüyor."
"Kes şunu."
"Ne bekliyordun ki arkasında ? Seni sevdiğimi ? Sana yardım etmek istediği ? Arkadaş olabileceğimizi düşündüğümü ? Bak tavşan sadece sarhoşken yaptığım bir saçmalıktı. Dediklerimde ciddiydim. İçimdeki bu his..Bu his..defolup gitmeni ve bana bulaşmamanı söylüyor."
"Siktir git! Sen cadısın." Dedi ve arkasını dönüp hızla uzaklaştı. Bir kaç saniye gitmesini izledikten sonra duvara yaslandım. Söylediklerimde samimi miydim bilmiyorum. Onda bir şeyin beni rahatsız ettiğini biliyorum. O bardayken de öyle olmuştu. O kocaman yuvarlak gözlerini bana çevirdiğinde onun için üzülmüştüm. Belki kimse bana piç diyecek cesareti bulamamıştı ama ben annesiz büyümüştüm. Belki de bu yüzden o çocuğu anlıyor ve sevmiyordum.
□□□
"Merak ediyorum..Beni neden buraya getirdin ?"
"Ne o Kitty sana anlatmıyor mu ?" Dedim alayla. İçeri çekinerek girdiği için onun Jimin olduğunu biliyordum. Kitty direk dalmayı severdi. Ben cam kenarındaki masamda oturmuş silahımı temizlerken karşıma oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My ghost
Teen FictionRuby çok ünlü bir akristti. Tüm bu gösterişli hayat ona bazen boğucu geliyordu ama vazgeçmekte istemiyordu. Lakin bir gece yatağın üzerinde bir not bulduğunda her şey değişti. Eski hayatından, geride bırakıp kaçtığı hayatından birileri onun peşindey...