"Sana bunu yapanı bulacağım demiştim. Bunun için gelmene gerek yoktu." Dedi ki odama girdiği beş dakika içinde ikinci cümlesiydi. İlki girebilir miyim olmuştu ki zaten girdiği için cevap vermemiştim. Babam ise yatağın ucunda oturuyor, sanki her an çıkıp gidecek gibi duruyordu.
"O kişi kimse ciddi baba. Japonya'ya hayalet şeklinde birini yollamış. Üzerinde evine dön yazılı bir pankart tutuyordu."
"Yine de ben hallederdim."
"Bu esneklik yapabileceğim bir konu değil! Ya sen halledene kadar beni ifşa ederse. 'Ülkenin en ünlü oyuncusu aslında Desitili bir suçlu!'. Evet güzel başlık olur."
"Sen suçlu değilsin."
"Suçluyum ve kendimle gurur duyuyorum. Yaptığım her şeyle. Gitmekte buna dahil çünkü babam bana böyle öğretti. Ne yaparsam yapayım kendimle gurur duyacağım." Dediğimde gülümsedi. "Ayrıca özledim."
"Ne ?"
"Özledim işte. Çocukları, mekanı, film gecelerini ve seni işte. En azından bir süre kalmak istiyorum."
"Burası senin evin güzelim. Ne zaman gelip gideceğini ben söyleyemem." Dedi ve kendini arkaya atığ sırtını yatakla birleştirdi. "Bende seni özledim. Ne olursa olsun ailenin tam olması kadar güven veren yok."
"Tam mıyız bilmiyorum." Dediğinde bana döndü. Aramızda uzun bir sessizlik geçti. Sanki bir şeyleri anlamak istiyor gibiydi. "Yoongi'den bahsediyorum baba. Beni affetmeyecek."
"Yoongi şuan senin motoruna bakmaya gitti. Belki herhangi bir ipucu bulurum diye." Dediğinde kaşlarım çatıldı. "Sadece geri dönmeni istemiyor. Burada kalmanı tercih eder."
"Sabah boynuma sarılacaktı neredeyse."
"Abi kardeş arasında olur böyle şeyler Jen. Seunghyun amcanla birbirimize silah bile çektik. Yine de onun için ölürüm." Dediğinde gülümsedim. "Ama o piç aylardır siktiri boktan yerlerde geziyor."
"Ne zaman dönecek ?"
"Bom'la ne zaman kavga ederlerse. Yani yakında damlarlar." Diye mırıldandı. "Gidiyorum bebeğim. Sen de zaten Yoongi'nin peşinden gideceksin."
"Hayır, gitmeyeceğim." Dedim o ayağa kalkarken ama bu koca bir yalandı. O yüzden durup bana baktı.
"Bari bana yapma." Dedi suratını ekşiterek. "Yani bunu nasıl anlarsın bilmiyorum ama kızımsın. Seni tanıyorum."
"Of tamam gidecektim." Dedim peşine kalkarken. Ben evden çıkarken o odasına ilerledi. Daha evden çıktığım gibi duyduğum hışırtıyla adımlarımı çalılıklara çevirdim ve pembeliyle burun buruna geldim. Korkuyla açılmış gözleri üzerimdeydi. Bizim apartmandan aşağı doğru sarkmış çarşafa bir bakış atıp tekrar ona döndüm.
"Cidden çarşaf mı ? Kaç yaşındasın sen ?"
"Benim buradan kaçmam lazım." Dedi ve uzanıp ellerimi tuttu. "Bak kimsin v-ve onunla ne ilgin var bilmiyorum ama senden nefret ettiğine göre Yoongi ile düşman falansın."
"Yaklaştın. Tam olarak benden nefret ettiğini nereden anladın ?" Dedim ellerimi çekmeye çalışırken ama bırakmadı.
"Yol boyu sana küfür etti ? Bak..lütfen. Beni görmemiş gibi yap ve gideyim. Yalvarırım bana yardım et. Beni burada zorla tutuyor." Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Bunu yapamam."
"Yalvarırım. Senden başka bir şey istemiyorum. Sadece yoluna git. Bende yoluma gideyim."
"Yoongi insanları kaçırıp zorla tutan biri değil. Bak delidir ama bunu yapmaz. Hadi diyelim yaptı ve ben seni görmemiş gibi yaptı ama güzelim daha buradan çıkmadan ona haber gider. Onu sadece kızdırırsın. Sana yardım edersem bana da kızar ki kotamı doldurdum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My ghost
Teen FictionRuby çok ünlü bir akristti. Tüm bu gösterişli hayat ona bazen boğucu geliyordu ama vazgeçmekte istemiyordu. Lakin bir gece yatağın üzerinde bir not bulduğunda her şey değişti. Eski hayatından, geride bırakıp kaçtığı hayatından birileri onun peşindey...