7.

145 18 296
                                    

¤¤¤
Taehyung

"Canım yanıyor."

"O zaman kavga etmeseydin." Dedim pamuğu dudağının kenarına bastırırken. Biraz daha sızlandı.

"Bıktım artık."

"Kook seni kızdırmanın yolunu buldular. Bu yüzden hep bunu yapacaklar. Sen kızdıkça daha çok üstüne gidecekler. Tepkisiz kalırsan onları kudurtursun. Siktir et şunları." Dedim ve sandalyeden sırtını ayırıp atletini çıkardım.

"Ben sen değilim." Dediğinde karnını gösterdim.

"Ben olsaydın şuan karnında morluklar olmazdı." Dedim ve merheme uzandım.

"Onu demiyorum hyung. Ben senin gibi sakin kalamam. Kalamıyorum işte. Onlar bana öyle dedikçe..haklı bile olsalar zoruma gidiyor."

"Haklı değiller. Bir avuç dolusu şerefsiz işte." Diye mırıldandım. Bir kez bile benim yanımda denk gelmemiştik ona laf edenlere. Eğer denk gelseydik onlara piçi gösterirdim. Dragondan olmaları umurumda bile değildi ama Jungkook tekken ona sataşıyorlar ve genelde kalabalık oldukları için de Kook hep dayak yiyordu.

"Adamlığın yarısı kaçmaktır. Bunu unutma." Dediğimde kıkırdadı.

"Siktir bu dediğine hiç uymazsın."

"Uyduğum zamanlar oldu." Diye mırıldandım."Dua et Chaerin seni böyle görmesin."

"Amaan annemle baş edebilirim."

"Hiç akıllanmayacaksın Kook. Annenle kimse baş edemez." Dedim ve atletini giymesi için ona attım. "Sadece kavga etme istiyor işte. Üzme onu."

"Üzmek istemiyorum. Haklısın..of"

"Desiti boktan bir yer Kook." Dedim ilaçları çantaya koyarken. "Ama annen her şeyi güzelleştirebilen biri. Onun kıymetini bil ve burada yapabileceğini ona göster çünkü onun ihtiyacı olan bu. Tek çocuğuna bir şey olsun istemiyor ama çocuğu hala veletler gibi kavga ediyor."

"Sende kavga ediyorsun." Dedi sinirle

"Evet ama büyüklerle." Dedim gülerek. Onu sinirlendirmek hoşuma gidiyordu. Sonunda ayağa kalktı ve ceketine uzandı.

"Bizimki nasıl ? Bahçeyi açtı mı ?" Dediğinde kafamı iki yana salladım.

"Şu şeyi ne zaman alacağız ?"

"Yarın buluşacağım ve planı anlatacağım." Diye mırıldandım. Bir an önce yapmak istiyordum. Belki de bu sayede en azından bahçeyi açacak kadar mutlu olurdu.

"Kabul eder mi dersin?"

"Tabi ki edecek. Etmesi lazım."

"Bu da ne ?" Dedi ceketinin cebinden bir peçete çıkarırken. Yazılan nota o bardan çıkar çıkmaz bakmıştım. Merak değildi. Sadece bir tehdit var mı diye kontroldü. "O çocukları bir daha görmeyeceksin...Bunu kim yazdı ?"

"Jennie yazdı. Tabi o sıra ölüm ve yaşam arasında bir yerde olduğun için hatırlamıyor olabilirsin." Dediğimde göz devirdi.

"Neden görmeyeceğim ki ?"

"Belki de onları öldürmüştür. Belki de Desiti'den attırmıştır. Bilemiyorum sonuçta o değilim." Dediğimde peçeteyi cebine sıkıştırdı. "O kızı...yani Jennie'yi tanır mıydın ?"

"Hayır pek değil. Jin ve Hoseok'la sürekli kavga ederlerdi. O, Yoongi, Namjoon ve Lisa diye bir kız."

"Lalisa ?"

"Evet..evet Lalisa. Dragonun kemik tayfası işte. Küçükken bizimkilerle uğraşırdılar. Bizimkilerde onlarla tabi ama Jin ve Hoseok beni pek yanlarına almazdı. Annem istemediği için. Bu yüzden pek görmedim onları." Dediğinde yavaşça kafa salladım. "Neden ki ?"

My ghostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin