8.

124 19 94
                                    

"Bunu kabul edeceğimi düşünmen komik."

"Etmemen için bir sebep yok." Dedi omuz silkerek.

"Ünlüyüm,göz önündeyim, aptal değilim ve düşmanınım. Yeterince sebep var."

"Önemsiz, önemsiz, aptal olduğunu düşünüyorum ve kesinlikle düşmanım değilsin. Kendini bu kadar büyütme." Dediğinde ona doğru bir adım attım ama Lisa beni sıkıca tutarken Jungkook ise onun önüne geçti.

"Bende senin ölmek istediğini düşünüyorum. Eğer aksi ise beni sinirlendirmeyi deneme. Yarın bütün dragonu kapına toplarım aşağılık herif!"

"Karşımda eğilsinler diye mi ?"

"Seni lime lime edip kaynatsınlar ve Cherry'deki o itlerine yedirsinler diye" dedim Lisa'dan kurtulmaya çalışıp. Karşımda alayla güldü. Tanrı şahidim o yüzünü dağıtacağım onun.

"Hayalet seninle konuşmak eğlenceliydi." Dedi saatini kontrol ederken. "Lakin ben meşgul bir adamım. Plana gelelim-"

"Seninle çalışmıyorum." Dediğimde ofladı ve tek elini kaldırıp havada bir daire çizdi. Parmakları arkamı işaret ederken arkamda duran Lisa'ya döndüm ve alnının tam ortasındaki minik kırmızı noktaya baktım.

"Hyung!" Dedi Jungkook. Bunun olacağını bilmediği aşikardı. Lakin ben bile bir noktada anlamıştım. Yukarı çıktığımda kulağındaki cihazla iletişim kurduğu biri benim çatıda olduğumu ona söylemişti. O kişiyi beni izlesin diye getirmediğine ise emindim.

"Sana olacaklardan bahsedeyim." Dedi Taehyung yüzüme bakarak. "Teklifi artık kabul ettin. Bu yüzden benden haber bekleyeceksin. Planım doğrultusunda bir kaç kere bu toplantıyı gerçekleştireceğiz. Planı tamamıyla sadece son gün öğreneceksin çünkü Tanrı biliyor ya ben günahlarıma bile güvenirim çünkü ben işledim ama sana zerre güvenmiyorum. Tüm bu zaman içerisinde sessizliğini koruyacaksın. Eğer birinden duyarsam bu kırmızı minik noktamız tüm ailenin alnına çevrilir." Dediğinde kahkaha attım. Boş, gürültülü bir kahkaha.

"Seni tatlı şey." Dedim gülmemin arasından. "Bunun beni engelleyeceğini düşünüyorsun cidden."

"Jennie yapma." Dedi Lisa ama karşımdaki çocuk ne kadar duygularını iyi yönetse de afalladı.

"Lisa umurumda değil. Onu öldürebilirsin. Komik tehditlerin ise boş laflardan ibaret. Belki belli olmuyor ama önemsediğim tek şey kariyerimden ibaret. Onu da sikik bir soyguna heba etmem."

"Kariyerine bir şey olmayacak. Hiç birimiz oraya yakalanmaya gitmiyoruz. Eğer öyle olsaydı bende seninle içeri girmezdim. Seninle olacağım çünkü o kadar değerli bir şeyi sana bırakmam. Üstelik bunu yaparak tüm ülkeye Desiti'li bir kaçık olduğunu da söylememiş olacaksın. Yakalanmayacağız. Planım sağlam. Katılmadığın takdirde yarına bile kalmaz tüm ülke gerçek seni görür." Dedi gözlerini kısarak. Açıkçası büyük bir ikilemdi. Bu saçmalık ikilem falan yoktu. Evet onu öldürmeliyim. En mantıklı yol buydu. Kabul edecektim ve onu öldürmek için plan yapacaktım. Suç bana kalmayacak şekilde onu öldürmek için fırsat kollayacaktım. Bunu yapmalıydım çünkü piç kurusu beni ailemle tehdit etmişti ve Desiti'deki herkes bilirdi ki aileme kimse laf edemezdi.

"Ne zaman?"

"3 hafta sonra." Dedi hızla. 3 hafta içinde bu sorunu halleder ve şirketten aldığım izni geçirmeden de geri dönerdim.

"İyi bir plan yapsan iyi olur Kim Taehyung." Dedim çatının kenarına ilerlerken. "Çünkü eğer yakalanırsam seni öldürürüm." Dedim ve kendimi çatıdan aşağı bıraktım.

▪︎▪︎▪︎

Bardan içeri girdiğimde kalabalıktı. Joon'a doğru ilerlerken gözüme çarpan kişiyle duraksadım. Jimin onu son görmemin aksine büyük bir rahatlıkla koltuklardan birine oturmuş etrafı izliyordu. Elinde bir barsak viski vardı. Kaşlarım çatılırken göz göze geldik. Bana göz kırptığında şaşkınlıkla ağzımı zor tuttum. Bu çocuk iki gün önce karşımda titremiyor muydu ?

My ghostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin