30

103 14 91
                                    

Babamın kapısının önünde bekliyordum. İçeri girmeye cesaretim yoktu ama içimdeki kargaşa odama gitmeme de izin vermiyordu. Taehyung bir konuda haklıydı. Babama bu sefer ben gitmeliydim çünkü benim hatamdı. Yine de o ilk anda gidip ona söyleseydim şuan böyle bir durumun içinde olamazdım çünkü gider Taehyung'ı öldürürdü. Hem de hiç düşünmeden, 'Sen benim kızımı nasıl tehdit edersin' der ve onu öldürürdü. O zaman da ne Taehyung'ı tanıyabilir, ne de şuan hissettiğim gibi büyülü bir şeyi hissederdim.

"Baban evde değil." Dedi Jimin koridora çıkarken. Bakışlarım ona döndü.

"Nasıl ?"

"Toplantıdan geldi ve üzerini değiştirip çıktı. Sanırım kliniğe gitti çünkü canı acıyor gibiydi." Dediğinde evden çıkmak için koridorda yürüdüm ama bileğimi tutup beni durdurdu.

"Bence şimdi babana gidersen, yani kliniğe orada durmayıp çıkar. Bırakalım da biraz dinlensin." Dediğinde bir kaç saniye düşündüm ve haklı olduğuna karar verip kafa salladım.

"Peki diğerleri nerede ?"

"Yoongi ve Lisa'da çıktı. Bir kaç gün burada olmayacakmışlar. Yani Yoongi öyle dedi. Jisoo'da odasında..Namjoon barda."

"Jimin..bir şeyler içmek ister misin ?" Dediğimde kafa salladı. Bir kaç dakika içinde mutfağa kurulmuş bir şarap açmıştık.

"Zorlandığını biliyorum ama o senin baban ve Jiyong göründüğünü aksine gerçekten çok yumuşak biri."

"Emin ol öyle değil." Dediğimde güldü.

"Size karşı Jennie."

"Bak bu olabilir."

"Geldiğinde ilk odana ilerledi ama o da giremedi. Çok benziyorsunuz gerçekten. Sonra evde olmadığını anladı. Birilerini aradı falan." Dediğinde kıkırdadım.

"Lakin onun hakkında bilmediğin çok şey var Jiminie. Aşırı kincidir. Kendisine yanlış yapan birini asla unutmaz hem de aslaaa. Kızı olsam bile."

"Her zaman istisnalar vardır." Dedi içkisini yudumladıktan sonra. "Aile en büyük zayıflıktır."

"Aile en büyük güçtür." Diye düzelttiğimde gülümsedi.

"Çok şanslısın Jennie. Böyle düşünmene sebep olacak bir ailen var."

□□□

"Of sikicem şimdi böyle işi." Diye mırıldandım. Maymuncuğu öylesine yaptığım topuzum içine soktum ve kapıyı arkamdan sessizce kapattım. "Hey çiçek kız ? Neredesin ?"

Sus yoktu. Bu yüzden odanın içinde ilerlemeye başladım. Etraftaki çiçek dolu raflar ve büyük saksılar odanın tamamını görmemi engellese de yatağının olduğu tarafa geçtiğimde onu gördüm. Masanın altına girmiş, ayaklarını kendine çekmiş ağlıyordu. Bazen ne kadar sessiz olduğuma ben bile şaşırıyordum.

"Rosé ?" Dediğimde ağlamaktan şişen gözlerini kaldırıp bana baktı. Ona doğru yaklaştım. "Sorun ne ?"

"Yaklaşma." Dediğinde durdum. Ne yapacağımı bilemez halde kalakaldım ama onun korku dolu gözleri bunu sağlıyordu. Onunla göz göze gelebilmek için yere oturdum.

"Neden ağlıyorsun ?"

"Git buradan. Sen kötü birisin. Bugün aşağıdan gelen sesleri duydum. Sen de oradaydın!"

"Şimdi anladım. Yani..bu muydu ?" Dediğimde gözleri şaşkınlıkla açıldı.

"Bu muydu derken ? Elinizde silahlarla buraya geldiniz."

"Ama vurulan benim babam oldu!"

"Vurulan kişi baban mı ?" Dediğinde kafa salladım. "Vurulduğu iyi oldu! Babalar zaten kötüdür. Kurtuldun işte bizim sayemizde. Hem...Hem."

My ghostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin