"Bana tüm bu bokun tesadüf olduğunu söyleme sakın." Dedim Jisoo bakarak. Biraz da sinirliydim tabi çünkü abla kardeş muhabbetleri uzamış ve bolca gözyaşıyla süslenmişti.
"Değil." Dediğinde kollarımı göğsüme bağladım çünkü bunu yapmazsam ona dalacaktım. Tabi diğer bir etkende sıkı sıkıya Jimin'in elini tutmasıydı. "Desiti'ye hep girmek istedim. Uyuşturucunun başkenti gibi bir yer burası. Jimin'den o kadar zamandır haber alamamıştım ki Desiti'de olduğuna emindim."
"Bana bu yüzden mi yaklaştın ?" Dedim sakince. Bu beni kızdıracak bir konu bile değildi. Eğer gerçekten her şey onun içinse Jisoo'yu tebrik ederim çünkü hiç anlamamıştım.
"Hayır. Ben hep menajer olmak istemiştim. Sadece sen bir anda kaybolunca babamın bir arkadaşından seni bulmak için yardım aldım. Biliyorsun polisti. Senin motorunun geçtiğimiz haftalarda bu yakınlarda bulunduğunu öğrendik. Tabi sen kaybolunca da izini bu çevreye kadar sürdük. Desiti konusunda emin değildim ama eğer sen buradaysan beni korurdun. En azından tanıdık bir yüz bana onu aramamda cesaret verirdi. Kendimi buraya sokmadan önce bunun işim için olduğunu kendime kabullendirmeye çalışmamda yardımcı oldu tabi."
"Yani beni kullanmak istedin ?"
"Jimin'in seninle olduğunu bile bilmiyordum. Gerçekten o neden burada ?"
"O benimle değil. O Yoongi ile beraber."
"Jennie tüm bunlar için üzgünüm. Amacım seni kandırmak değildi. Sadece senin için girmişken kardeşim hakkımda bir şey bulabilir miyim diye bakmak istedim. Ondan uzun zamandır haber alamadım ve yine uyuşturucu satıcılarıyla başı dertte olabilirdi. Bu yüzden aklımda burası geldi ama bilirsin..girmek pek kolay değil. Cesaret istiyor. Onu ilk gördüğümde bile şok olmuştum."
"İlk olarak tüm bunlar umurumda bile değil Jisoo. İkincisi kardeşin burada değildi ve kimseyle başı dertte falan da değildi. O Yoongi ile akıl hastanesinden kaçtı." Dediğinde Jisoo Jimin'e döndü.
"Şey..annem yatırdı. Haberin var sanıyorum."
"Haberim yoktu! Senin nerede olduğunu oda biliyordu. Seni neden lanet bir akıl hastanesine yatırdı ?" Diye çıkıştığında bile Jimin'in gözleri dolmuştu.
"Söylemek zorunda değilsin." Dedi Yoongi. Başından beri konuya ilgisiz davransa bile demek dinliyordu.
"Aslında zorunda! Ben onun ablasıyım."
"Hey, hey. Bende onun üzerine fazla gitme. Sinirliyken onu görmek istemezsin." Diye araya girdi Lisa.
"O haklı ama söylese fena olmaz yani. Hem senin de bana açıklama borcun var." Dedim Yoongi'ye bakıp
"Kardeşiz diye her şeyi söylemek zorunda değilim."
"Ah öyle mi beyefendi ? Öncelik olarak bana her şeyi açıklayacağına dair söz verdin. Ayrıca sen söylemezsen buluşmada ne olduğunu bende anlatmam." Dediğimde sinirle homurdandı.
"Bende çoklu kişilik bozukluğu var." Diyerek ayağa kalktı Jimin. Panikten ellerini koyacak bir yer ararken ben de dahil hepimiz onu izliyorduk. "Hastanede olma sebebim."
"Anlamadım." Dedi Lisa. "Yani sen aslında bir çok kişisin ?"
"E-evet..sanırım basit ve öz oldu."
"Kaç kişisin ?" Diye devam etti ki şuan konuşabilen tek kişiydi. Ben ise kafamda olanları tartıyordum. Onu ilk gördüğümde ki korkak hali, barda bu geceki tavırları. Kesinlikle farklıydı ama bu ihtimal de aklıma gelmemişti.
"Üç..yani sanırım üç. Doktorlara göre üç ama üçüncü kişilik biraz....sessiz. Gerçek anlamda onun varlığından sadece bir kere emin olduk. Yani doktorum oldu ama ben emin değilim. Bence Kitty'nin doktoru kandırması da olabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My ghost
Teen FictionRuby çok ünlü bir akristti. Tüm bu gösterişli hayat ona bazen boğucu geliyordu ama vazgeçmekte istemiyordu. Lakin bir gece yatağın üzerinde bir not bulduğunda her şey değişti. Eski hayatından, geride bırakıp kaçtığı hayatından birileri onun peşindey...