42.

80 11 58
                                    

Bir hayalet olmak çok şeydir. Bazen görsen bile görmemektir, bilsen bile bilmemektir. Birilerinin ölmesine, birilerinin yaşamasına göz yummaktır çünkü yaşadığın semtte çoğu şeyi bilen nadir kişilerden olursun. İnsanlar seni çoğu zaman göremez. Çoğu zaman orada olduğunu bilemez. Tüm bu kurallar bazen ailende de geçerliydi.

Bu evde bir şeyler dönüyordu ve ben bir kaç şeyden haberdardım ama mantığıma tam oturmayan şeyler vardı. Şehrin aksine benim hayalet olduğumu, yerimde durmadığımı ve sürekli onları dinlediğimi bilen bir ailem olması ise işimi kolaylaştırmıyordu.

Tek ailemde değil sevgilimin cephesinde de bu işler böyle gelişiyordu çünkü Taehyung en son ki telefon görüşmemizden sonra karşıma çıkmamıştı. Sanki benden kaçıyordu ve beni kızdırmaya başladığının farkında olması gerekiyordu. Zaten Cherry'de de bizimki gibi gergin bir ortam sahipti.

"Biraz yavaşlasan mı ?" Diye isyan etti sonunda Jisoo. Olduğum yerde aniden durmamla ikisi de bana çarptı. Gözlerimi kısarak arkamı döndüm.

"Siz niye beni takip ediyorsunuz ?"

"Cherry'e gidiyorum dedin." Dedi Lisa. Bu daha da şüphelenmemi sağlıyordu.

"Evet çünkü benim sevgilim orada. Sizin ise kimseniz yok ?"

"Jin var ?"

"Bende hazır gitmişken bir Jk bakayım dedim."

"Hazır gitmişken ?" Dediğimde Lisa kollarını göğsünde bağlayıp bana dik dik baktı. "Oraya 'hazır' gitmiyorsun. Bunun için peşimdesin."

"Neyseeeee." Diye uzatırken ikimizin koluna girdi Jisoo. "Kız kıza vakit geçiriyoruz işte. Hem ona bakarsak Taehyung senden kaçıyor ama sen gidiyorsun."

"Ona mı gidiyorum sanki ?" Diye söylendim sinirle.

"Bari inanmış gibi yapayım"

"Lali gece uyurken saçlarını keserim!"

"Sustum" Dedi ağzına fermuar çekerken.

"Direk kapıdan mı gireceğiz ?"

"Sorun olmayacak çünkü Chaerin Cherry'e ortak bir düşman için kısa süreli bir ateşkes yaptıklarını söyledi."

"Tabi çok fazla kişi reddetse de lider ne derse o olur." Dedi Lisa peşime.

"Tüh be! Yine tırmanırız sanmıştım."

"Jisoo sen tırmanıyorsun ki! Lisa seni çekerken ben popondan çık diye ittiriyorum."

"Henüz yeniyim tamam mı ?" Diye söylendi sinirle. Bu haline gülümserken Cherry'nin bahçesine girdim. Bakışlar bize dönerken ifadesiz suratıma döndüm ve kızları yakınımda tutarak içeri ilerledim. Bir kaç dakika içinde yukarı kata çıktık. Chaerin bize kapıyı açtı.

"Benim yukarıda işim var." Diye söylenip merdivenlere ilerledim.

"Kahve içmek ister misin ? Yeni yaptım!" Dediğinde Chaerin'e döndüm. Bakışları üzerimdeydi.

"Hayır acelem var." Dedim ve yukarı koşarak çıktım. En üst kata geldiğimde direk içeri girdim. Rosé ve Hoseok'u sinirle birbirine bakarken buldum. Benim içeri dalmamla Hoseok hemen çiçeklere odaklansa da Rosé ona bakmaya devam ediyordu.

"Ben geldim."

"Güzel. Bende gidiyordum." Dedi Hoseok ve cevap beklemeden odadan çıktı.

"O da neydi ?"

"Ne ?" Diye söylendi sinirle. Parkta cevizi çalınmış bir sincap ne kadar sinirli durabilirse o kadar sinirliydi.

"Kavga mı ettiniz ?"

My ghostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin