35

113 13 87
                                    

Chaerin

Kalbim çıkacaktı. Merak, endişe ve korku beni öldürüyordu. Buraya gelmeyeli yıllar olmuştu. O kadar çok zaman geçmişti ki gelirken yolu bir kaç kere şaşırmıştım. Belki de içimdeki duygu tufanı kaçırmama sebep olmuştu. Nehrin biriktirip büyük bir göle dönüştürdüğü manzara her zaman bana huzur verirken şuan bir boka yaramıyordu.

Bu ev bizim arsamızdan geçen nehire bağlantılıydı. Cherry'e ait olan arsanın hemen yanındaydı. Oradan geçen nehir burada bitiyordu. Arsa uzun zamandır Seunghyun'a aitti. Desiti'de dragon ve Cherry'e ait olmayan sayılı arsalardan biriydi. Tamamen ormandı. Bu yüzden nehrin kenarındaki küçük kulübeyi arsanın yakınından bile geçenlerin görmesi imkansızdı. Saatimi kontrol ettim. Jiyong arayalı yarım saat olmuştu. Şimdiye kadar gelmesi gerekiyordu. Tam onu aramak için çantama uzanmıştım ki duyduğum hışırtıyla arkama döndüm.

Ağlamıştı. Uzun süre ağladığı gözlerinden belliydi. Kırmızı ve şişmiş gözleri onu ele veriyordu. Belli ki antrenmandan çıkmıştı. Üzerinde gri eşofman altı ve beyaz bir askılı vardı. Ona doğru bir adım atıp kaldım.

"Ne oldu böyle ? İyi misin ? Yaralandın mı yoksa ?"

"Chaerin" Dedi. Sesi o kadar kısık geliyordu ki duymakta zorlandım.

"Jiyong ne oldu? "

"Lee Chaerin" Dedi alt dudağı titrerken.

"Jiyong Tanrı aşkına konuşsana be adam! Neler oluyor böyle ?"

"Sence de" Dedi bana yaklaşırken. "Sence de bu düşmanlığı artık bitirmemiz gerekmez mi ?"

"Ne ?" Dedim şaşkınlıkla. O bunun için adın atacak biri değildi. O asla bana gelmezdi. Yaptıklarımdan sonra gelmezdi. Onu tanıyordum. "Jiyong sarhoş musun ?"

"Çocuklarımız." Dedi. Kalbimi söküp attı bir köşeye. Bin parçaya ayırdı tek bir lafıyla. "Bu kadar acı çekmek zorunda mı ?"

"Neden şimdi ?"

"Daha geç olmadan."

"Olmaz Jiyong." Dedim sessizce. Ellerim titriyordu. "Olmaz. Nasıl açıklarız ? Nasıl ?..ben yapamam. Tüm o çeteler..işler..onların güvenliği."

"Bitebilir. Bitirebilirim."

"Onlar..kabul etmez. Çocuklar çılgına döner. Ondan saklanılan şeyler.. anlamazlar. O zaman yaşanılan şeyleri anlamazlar."

"Anlamak zorundalar" Dedi aramızdaki mesafeyi kapatırken. "Chaerin anlamaları lazım. Ben daha fazla istemiyorum."

"Bu bizim isteğimiz dışında değil!" Diye bağırdım. Nefesim tükeniyordu sanki. Onun gözlerine bakıyordum ve kelimelerim boşa bir çabaydı sadece. O aklına koymuştu. "Hiç bir zaman isteğimizle olmadı."

"Yanılıyorsun." Dedi alayla gülerken. "İlk başta bunu biz istedik!"

"İlk başta biz sevdik!" Diye bağırdım. "Bu bizim isteğimiz değildi. Bu...Bu bir anda gelişti. Sonra ne oldu biliyorsun Jiyong. Her şeyi alıp yıktı."

"Yine yıkılsın. Toparlarım."

"Ama ben yapamam." Dedim saçlarımı geriye atarak. Kendime nefes almam için alan açmaya çalışıyordum. "Ben..ben artık yapamam. Eskisi kadar güçlü değilim.  Eskisi gibi değilim. Saçmasapan bir duygu var üzerimde Jiyong. O her şeye sırtını dönen kız değilim artık. Ufaktım o zamanlar. Her şeyi yapacak cesaretim vardı. Şimdi..şimdi elimdekileri kaybedemem."

"O zaman neden Jennie'yi çağırdın ?" Diye bağırdı. Sinirli olduğunu biliyordum. Açıklama bekliyordu ama açıklamam yoktu. En azından birine anlatacak bir açıklamam yoktu. "Sen başlattın bunu Chae ? O eski sevgin yok belki. Benden nefret ediyorda olabilirsin..Her şey olabilir ama ben artık yokum."

"Yapamazsın!"

"Yapacağım. Güven bana iyi olacağız."

"Sana en son güvendiğimde de bunu dedin."

"Nasıl bana suç atarsın ?" Diye bağırdı öfkeyle. "Ben mi sırtımı döndüm sana ? Ben mi bıraktım seni ? Ben hep seni sevdim be! Beni ve çocuklarımı bırakıp gittiğinde de sevdim. Çocuğumu benden sakladığında da sevdim. Lanet olsun ki ne yaparsan yap ben seni sevdim! Sen bana güvenseydin en başından gitmezdin!"

"Bizim için gittim aptal! Sağ kalmak için gittim. Kolay mıydı benim için ?"

"Kolay değildi biliyorum. Ben de yaşadım aynılarını. Aksine seninkinden daha da zordu. Neden biliyor musun ? İki tane bebekle ortada kaldım. Senin gibi dönüp gidemedim. Yapamadım çünkü onlar senden bana kalan son hatıraydılar. Bende zorlandım!" Dedi ağlayarak. "Geceleri bebek uyutmaya çalışırken, bir çetenin içinde onları sağ tutmaya çalışırken zorlandım. Artık istemiyorum. Jungkook'a bunu yapamam" Dedi gözlerini hışımla silerken.

"Jiyong..bizden nefret edecekler"

"Sen benden ettin mi ?" Dediğinde gözlerine bakıyordum. Gözlerini bir saniye bile üzerimden çekmedi. "Sen benden ettin mi Chaerin ? Biz aileydik. Aileler birbirlerinden nefret etmez. Kızar, kırılır, üzülür, ağlar ama nefret etmezler. Ben senden etmedim. İnan laf olsun diye dönüp herkese nefret kustum seninle ilgili ama senden bir saniye bile nefret etmedim."

"Jiyong"

"Peki sen ?" Dedi. Ne oldu bilmiyorum ama bir şey olduğu kesin. Jiyong bana geldiyse, her şeyi silip attıysa bir şey olmuştur. Karşımda ağladıysa, eski defterleri açtıysa kalbi kırılmıştır, canı sıkılmıştır. Onu tanıyorum. Onu seviyorum. Buraya gelirken ona bir şey olduğu düşüncesi ile titreyen bacaklarım onu sevdiğimi haykırıyor. Yıllarca kendime inkar etmeyi denemem ama sessizce yatağımda iyi geceler dilediğim her gece bana bağırıyor.

Dayanamıyorum artık. Belki de dayanmak istemiyorum. Bir kez de olsa ben güçsüzüm kılıfına bürünmek, güvendiğim bir limanda biraz dinlenmek hatta beni korumalısın diye şımarmak istiyorum. Üstelik benim sadece bir tane güvenli limanım var. O da karşımdaki adam.

Aramızda kısalttığı mesafeye bakıyorum. Hala cevap beklercesine gözlerimin içine bakıyordu. Çaresiz duruyor, en az benim kadar çaresiz. Kalbimi kırıyor bu görüntüsü. İkimiz için de üzülüyorum. Aramızdaki mesafeyi kapatıyorum ve dudaklarına kapanıyorum.

Çünkü o beni biliyor. Bu benim seni seviyorum demem. Bana ettiği itiraflardan sonra bunu yapamasam korkaklığıma teslim olsam kendimi asla affetmem. Bunu daha önce yaşadım. Korkakça kaçtım ve bu bende dahil bir çok kişiye zarar verdi. Bunu belki o bilmiyor ama ben biliyorum. Onu seviyorum. Şuan bu dünyadaki her şeyden daha önemli..

□□
Bundan sonra ne olur ben bilmiyorum gerçekten.
Sadece yazıyorum..

My ghostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin