Tam olarak sınırdaydı. Ana kapıya yaklaşınca camı hafif araladı ve kafasını çıkardı. Nöbetçi boş boş ona baktığında oflayarak arabadan indi. Ne konuşuyorlardı duymuyordum ama Jennie sinirliydi.
"Ne diye buradayız anlamadım hala." Dedi Hoseok. Dürbünü indirip ona baktım.
"Dedim ya Hoseok Jennie'yi kontrol etmeye geldik."
"Bunu da anlamadım zaten. Neden onu kontrol ediyoruz ki ?" Dediğinde dürbünle tekrar kaldırdım. Jennie kapıdaki nöbetçiyle konuşmaya devam ediyordu.
"Çünkü ya girer girmez biriyle buluşursa. Bizim düşmanımızla mesela"
"Yani..dragondan herhangi biriyle. Mesela babası ?" Dedi alayla. Sinirle ona döndüm.
"Derdin ne ?"
"Asıl senin derdin ne ?" Dedi oturduğu yerden atlayıp. "Onunla derdin ne ?"
"Onunla bir derdim yok."
"O burada olmadığı süreçte sürekli...işle meşguldün. Hem de sürekli ama ne hikmetse onun geleceğini Jin'den öğrendiğin gibi buraya damladın."
"Ne var bunda ? İşlerim bitti bende kontrol etmeye geldim. Hala onunla alakasını anlamadım." Dedim ve tekrar Jennie'ye döndüm. Arabasına binmişti. Nöbetçi kapıyı açmayacağını belli edercesine kapının önüne geçti.
"Taehyung Jennie ile yokken hiç konuştun mu ?" Dediğinde yine Hoseok'a döndüm. Hayır konuşmamıştık. Bana hiç mesaj atmamış ya da aramamıştı. Meşguliyetinden de değildi çünkü gittiği barları ve dans ettiği videoları görmüştüm. İnternetteki herkes görmüştü.
"Ne yapmaya çalışıyorsun ?" Dediğimde büyük bir gürültü koptu ve ikimizde aynı anda çatının kenarına gelip anakapıya baktık. Jennie artık içerideydi ama kapı yoktu.
"Siktir." Dedi Hoseok gülerek. "Kız masaratiyle kapıyı kırdı."
"Evet, yaptı." Dedim daha iyi görmek için dürbüne sarılırken. Jennie arabadan yüzünde alaylı bir gülümsemeyle inmiş nöbetçiye doğru bir deste para fırlatmıştı.
"Yıllardır buradayım ama bu kadar havalı bir şey görmedim." Dedi Hoseok. Sonra bana dönüp dürbünle işaret etti. "Bende bakayım. Daha iyi görürüm."
"Al sıkıldım zaten." Dedim ve dürbünle ona verip merdivenlere giden kapıya ilerledim. Telefonunu çıkardım.
Gönderilen: Manyak
Hadi buluşalım.
▪︎▪︎▪︎□Jennie
"Arabadan duman çıkıyor."
"Bizi eve kadar götürür." Diye söylendim Jisoo'nun sözüne.
"Bunu niye yaptın cidden ? Ölebilirdik."
"Ama ölmedik." Dedim ve telefonuma gelen mesajla elimi direksiyondan çektim ve arka koltuktaki çantama uzanmamla Jisoo minik bir çığlık atıp bıraktığım direksiyonu tuttu.
"Bir daha sen sürmüyorsun."
"Abartma." Dedim gelen mesajı kontrol ederken. Yüzümde bir gülümsemeyle önüme döndüm ve Jisoo'nun direksiyona mıhlanmış ellerini kovalayıp kontrolü devraldım.
"Gelene kadar onlarca kez kazadan döndük ve bir kapı yıktık."
"Bizi içeri alamazmış. Beni nasıl tanımaz ?" Diye sinirle soludum.
"Babanı arayabilirdin ve gelirdi yada arardım. Eminim Jiyong bir şey yapardı."
"Her fırsatta babama koşamam. Ayrıca kapının parasını verdik ya. Sorun ne ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My ghost
Teen FictionRuby çok ünlü bir akristti. Tüm bu gösterişli hayat ona bazen boğucu geliyordu ama vazgeçmekte istemiyordu. Lakin bir gece yatağın üzerinde bir not bulduğunda her şey değişti. Eski hayatından, geride bırakıp kaçtığı hayatından birileri onun peşindey...