Taehyung benim gibi olmuştu. Tabi belki de normal hali buydu onu bilemem çünkü onu kısa zamandır tanıyordum. Bu garipti. Konuştum, flörtleştiğim hatta sevgili olduğum bir çok erkeğin yanı sıra o farklıydı. Aynı zamanda hem komik hem de korkunç bir durum içerisindeydim. Ona bu kadar kolay bağlanmak beni korkutuyordu. Kaçmak istiyordum ama bana dediği kelimelerde hep aklımdaydı. Lakin her şeyden önemlisi şuan gördüğüm Taehyung'a aşık olmuştum. Evet tekrar aşık olmuştum ama bu sefer çok farklıydı.
"İnecek miyiz aşağı ?"
"Hayır Lali. Hayatımın aşkını buradan izlemek daha eğlenceli" dediğimde göz devirdi. Duyduğuma göre Desiti'de birini arıyordu. Bir hain vardı ve dragon ve Cherry'nin ortak sorunuydu. Sırf benim için toplantıya gitmeyen Taehyung'a da o görev verilmişti. Haini bulması gerekiyordu ama yaptığı onlarca sorgu, işkence boşa kalmıştı. Sonunda Taehyung'ı Desiti'nin en nezih yerinde kavgada bulmuştuk.
Haber çabucak bana ulaşmış ve kızlarla koşarak buraya gelmiştim. Belki de ona bir şey olacak düşüncesiydi ama içten içe onu biraz küçümsediğimi hissettim çünkü Taehyung gayet iyi durumdaydı. Tam önünde diz çökmüş adamın, yüzünden dolayı kana bulanmış saçlarını sıkıca tutmuş ve yana eğmişti.
"Psikopatsın"
"Bence psikopat olan o" Dedim Jisoo'nun lafıyla aşağı gösterip. Taehyung adama bir şeyler dedi. Sonra dayak yiyen diğer topluluğa baktı.
"Son kez soruyorum. Eğer bu hapı kimden aldığınızı söylemezseniz gitmeden önce hepiniz ölün diye burayı patlatırım!" Diye bağırdığında gülümsemem büyüdü. İçeri girdiğinde barın tek çıkışı olan büyük kapıya demir zincirlerle kapatmıştı. Anahtarı ise ondaydı. Benim içeri girmem ise kapıdan değil, Jisoo'yu çöp konteynırının üzerinden sürüklemek pahasına da olsa üst kattaki deponun minik camından olmuştu. Eğlenceli dakikalardı ama tek gelmediğim için de kendime sövmüştüm.
"Bilmiyoruz!" Dedi kadınlardan biri. Tahminimce şuan Taehyung'ın saçını tuttuğu adamın eşiydi. Kadınlar her zaman Desiti kavgalarına kenarda duran ve kavgadan uzaklaşan taraflardı. Bu yüzden ya Taehyung kapıyı kilitlerken onun üzerine yürüyen güvenliğe tekmeyi geçirdiğinde çığlık çığlığa geri çekildiler.
"Jungkook'u sevmeye başladım." Dediğimde Lisa kaşlarını çattı. "Ne ? Bize bu eğlenceyi o haber vermedi mi ?"
"Evet..." Dedi Lisa. Gülerek merdivenlere ilerledim.
"Çıldırmış halini görmek beni yükseltti" Dediğimde Taehyung'da bir çok kişi gibi merdivenden inen bana döndü. "Ama ben buradayken burayı patlatır mısın ?"
"Burada ne işin var ?"
"Gezmeye gelmiştim." Dedim. Merdivenin başında duran kadın benim önümden çekilip yolu açtı. "Sen ?"
"Çalışıyorum." Dedi tuttuğu adamı geri iterken. Adam sırt üstü yere düştü.
"Harika. Ben seni rahat bırakayım o zaman."
"Aslında..." Dedi ama sustu. Aslında ne Taehyung ? Üç gündür depoda kalıp milleti sorguladığını, sürekli çalıştığını ve eve bile uğramayacak kadar canın sıkkın olduğunu ben biliyorum. Ben biliyorum ama sen yine susuyorsun.
"Evet yine susuyoruz sanırım. Ben gidiyorum."
"Seninle konuşmak istiyordum." Dediğinde durdum ve ona döndüm.
"Şimdi mi ? Burada mı ?"
"Buradaki işim bitince." Dedi. İşinin uzun süreceğini biliyordum. Bu yüzden masadaki tabaklardan birinin kenarına bırakılan bıçağı kaptım. Taehyung'ın korkusundan daha yerden kalkmamış adama yanaştım ve bıçağı bacağına geçirdim. Onunla beraber kenardaki kadında çığlık atarken saçını tutup kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My ghost
Teen FictionRuby çok ünlü bir akristti. Tüm bu gösterişli hayat ona bazen boğucu geliyordu ama vazgeçmekte istemiyordu. Lakin bir gece yatağın üzerinde bir not bulduğunda her şey değişti. Eski hayatından, geride bırakıp kaçtığı hayatından birileri onun peşindey...