46. Bölüm : Karanlık ve Işık

29 6 0
                                    

Bakışlarım Ares'te durdu uzun bir süre

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bakışlarım Ares'te durdu uzun bir süre. Bana onaylamaz bir şekilde bakıyordu. Umursamaz bir şekilde omuz silkerek "Belki de sonunda olmam gereken kişi oluyorumdur, abi." diye mırıldandım. Başını ağır ağır iki yana salladı. Gözleri parlıyordu bana bakarken. Her zaman benimle gurur duyduğunu ve beni sevdiğini hissettirmişti, Ares. Benden sevgisini hiç esirgememişti. Ailemdeki en gerçek kişiydi ve neredeyse tek gerçek kişiydi.

Peki yapabilir miydi?

Kronos ile beni yan yana gördüğünde kılıcını göğüs kafesime saplayabilir miydi?

"Seni tanıyorum." dedi kendinden emin bir sesle. "Ruhun acı çekiyor, o yüzden böyle davranıyorsun ama tüm bunlar bittiğinde elinde yalnızca bir avuç pişmanlık kalacak, Kayla. Daha fazla acı çekmeni istemiyorum." derin bir nefes aldım. Biliyorum, Ares. Her zaman her yerde beni düşünüyorsun ama buna ihtiyacım var. Bu kişi olmam gerekiyor. Yoksa hayatta kalamam.

"Belki de beni sandığın kadar tanımıyorsundur, Savaş Tanrısı." diye karşı çıktım ona. Onu küçümseyen tavrıma yüzünü buruşturdu. "O yüz ifadesi ne öyle bücür!" dedi yanıma gelip saçlarımı karıştırırken. "Ya Ares!" diye neredeyse bağırdım kocaman ellerini saçlarımdan çekmeye çalışırken. "Küçücük boyunla bana karşı mı çıkıyorsun sen?" dedi alayla bana bakarken. Kol kasları o kadar fazlaydı ki yüz yıl çalışsam yine onu itemezdim. Resmen hile yapıyordu! "Dokunsam uçacaksın yüz metre, bücür." dedi beni kolları arasına alıp sımsıkı sarılırken.

Neye uğradığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Neyse ki Ares fazla uzatmadan tüm bu tiyatronun sebebini kulağıma fısıldadı.

"Beni iyi dinle, Kayla. Arsen ile birlikte olduğunu biliyorlar. Seni ne kadar severlerse sevsinler her zaman tahtlarını daha çok sevecekler. Onlara tehdit oluşturduğunu düşünürlerse seni de yok ederler. Dikkat etmelisin. Kimseye güvenmemelisin. Karan'a bile. Hatta en çok Karan'a. Ruhunu kurtarmak için seni ezip geçebilecek kadar sana bağlı olan o."

Hızla söylediği sözcükler biter bitmez benden ayrıldı. Afrodit'in yanına geçti yeniden. Bense birkaç saniyeliğine aklımı kaybettim. Hey, bu da neydi?

Zey odanın ortasında belirmeseydi bir on yıl boş bakışlarla duvara bakıp Ares'in sözlerini düşünebilirdim. Hera, Caira ile ilgilenirken ben Zey'e döndüm. "Yaptığın bir büyüyü bozmanı isteyeceğim, cadı." dedim sert bir sesle. Güldü bana. "Unuttuysan diye söylüyorum, kafanın içindeydim ben, Kayla. Tüm bunların birer palavra olduğunu biliyorum."

Cıkcıklayarak ona baktım. "Sen kendin söyledin, Zey. Bir gün bizden biri olacaksın, dedin." kollarımı iki yana açtım. "Sizden biriyim. Ne hoş, öyle değil mi?" başını iki yana sallayarak baktı bana. "Tiyatroları her zaman sevmiştin." dedi alayla gülerek.

Başımı hafifçe sağa eğdim. Dudaklarımda X'in bana bakarken yüzünde oluşan gülümsemelerden biri asılı kaldı. Parmaklarımı hafifçe oynattım ve gölgesini kendime çektim. "X ile hiç tanıştın mı?" diye sordum düz bir sesle. Tanımadığını biliyordum, boş bakışları da bunu kanıtladı zaten. Arkadan Karan'ın sesi geldi. "X mi? Liz'in diğer kişiliği mi? Liz öldü mü? Bana gittiğini söylemiştin."

Hayalet Gölge Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin