Kitap Şarkısı : Yüksek Sadakat - Katil ve Maktül
***
Oyunun adı: aşk, kan ve gül.
***
Rekabet ve hırs...
Nefret ve aşk...
Olimpos parlak dönemlerinden birini yaşarken doğan iki varis dengeleri değiştirmeye geliyor.
***
Öldürdüğü güzele ağlayan...
Off biz az önce ölüm tehlikesi atlattık ya. Odada bağıra bağıra şarkı söylüyorduk sonra yurt nöbetçisi hocaya yakalandık bir kaçışımız var LSKSMSKSMSMMSDMDMDMDMDMDMDMDMMDMDMDMD
Edit ::: Vay be! Bir zamanlar yurda gidiyorduk.
Neyse iyi okumalar:)))
Seviliyorsunuz<3333
***
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gri bir dünyadaydım. Elementler etrafta dönüyordu. Hava, su, toprak, ateş... Gözümün görebildiği her şey gri rengine bulanmıştı. İçimdeki öfkeyi hissediyorum. Çok yoğundu ve nefes kesici. Bana yabancı bir histi ama sanki bu zamana kadar olan her şeyin toplamıydı.
"Merhaba, Kayla." bakışlarım yavaşça sesin kaynağına döndü. Siyah bir silüetti. Ama o kadar siyahtı ki her an her şeyi içine çekecekmiş gibiydi. Bir karadelik gibi.
Sonsuz yok oluş ile aramda bir karış mesafe varmış gibi hissediyordum.
"Bizim için fazla iyisin. Nasıl oldu da lanetin mührünü kırdın?" şaşkınlıkla ona baktım. "Lanet pasif miydi?" garip bir şekilde gülümsediğini hissettim. "Elbette, seni bize mahkum etmek istemeyiz. Biz yalnızca bizi isteyen kişileri isteriz, Kayla. Kimseyi mecbur bırakmayız."
Ellerimi sarı saçlarıma daldırıp onları karıştırdım. Buradaki tek renkli şey bendim ve bu oldukça rahatsız ediciydi. "En son öfkelendiğimi hatırlıyorum. Çok öfkelendiğimi." bir anda bakışlarımı boşluktan çekip ona diktim. "Yoksa birine zarar mı verdim?"
Bana cevap vermedi. "Ruh eşin kim?" diye sordu merak dolu bir şekilde. Kaşlarım hafifçe çatıldı. "Bunu neden soruyorsun?" Siyah silüet bana biraz daha yaklaştı. Parmaklarımı yavaşça aşağı indirdim. Güller emrim üzerine yerden çıkmak için hazırda bekliyordu. "Ruh eşin kim? Buraya gelmene o sebep olmuş olabilir."
Hayır, bunu yapmaz. Duraksadım. Ya da yapar, Kayla.
"Eğer o da karanlık soylu biriyse ve sen çok fazla öfkelendiysen gücü mührü kırmış olabilir ama onun bir şeyden haberi olduğunu sanmıyorum."
Zihnimi okuyup mu cevap vermişti yoksa soracağım soruyu mu tahmin etmişti bilmiyordum ama ona güvenmiyordum. Onda beni rahatsız eden bir şey vardı. Geri çekilmem gerektiğini söyleyen şeyler ve eğer bir tanrıça adayı iseniz hislerinize güvenmeniz gerekirdi.
"Geri dönmek istiyorum." başını ağır ağır iki yana salladı. "Buraya gelmek senin seçimindi. Ruhun burayı istedi. İstediği şeyi almadan gidemezsin. Burası sihirli bir boyut, Kayla. Kuralları var." oflayarak etrafa bir göz attım. Buradan kurtulmam gerekiyordu. "Peki o zaman ruhum ne istiyor?"
