28. Bölüm : Gülün Kayboluşu

48 7 4
                                    

Sabah güne kardeşinin çığlık atması ile uyandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sabah güne kardeşinin çığlık atması ile uyandı. Küfrederek yataktan çıkarken korkudan ölmek üzere olduğunu biliyordu. Yine olmazdı. Yine kaybedemezdi. Tüm vücudu hissettiği duygu yoğunluğu yüzünden alev almışken yan odanın kapısını açıp içeri daldı hızla ama Freya yerde oturmuş gülüyordu. Derin bir nefes verip yavaşça sönerken Karan da onun yanına oturdu.

Kardeşini uzun zamandır görmüyordu. Ondan sonra dönüştüğü canavar babasının ellerinde şekillenmiş bir Savaş Getiren'di. Kahrolası bir Ölüm Getiren. Yine de Kayla için içindeki kana susamış yanı bastırmayı deniyordu. Tabii henüz ona her şeyi anlatmamıştı. Kimliği hakkında bilmediği çok şey vardı. Karan da zaten yeni öğrenmiş sayılırdı. Zihninden çıkardığı canavarı ona her şeyi anlatmıştı. Bunca zamandır onlardan saklanan her şeyi.

İçine derin bir nefes çekti. "Karan!" diye bağırdı Freya. Sesli harfleri uzatması çok tatlıydı. Onu en son gördüğü zamanki kadar küçük değildi ama yine de yaşamadığı bir çocukluk vardı. "Sonunda geldin!" kırmızı gözleri ile ona gülümsüyordu.

Sanki tüm o korkunç şeyler hiç olmamıştı. Neler olduğunu asla tam olarak öğrenememişti. Babası ile uzun zamandır konuşmuyordu. Ondan elinden geldiği kadar uzak duruyordu. Onu görmeye tahammül bile edemiyordu ama varis olarak onun da görevleri vardı ve bazen babasıyla yüz yüze gelmesi gerekiyordu. Ne Tanrı Hades ne de Karan konuşmak için istekliydi. Bu yüzden işleri genelde iskelet askerler aracılığıyla hallediyorlardı.

Tanrıça Persphone ise bambaşka bir olaydı. Annesi olan yanı ile herhangi bir sorun yoktu. Hatta ona Kayla'yı kurtarma konusunda yardım ettiği için her an ayaklarına kapanabilirdi ama sıra tanrıça yanına gelince aklına sürekli Kayla'nın elinde Dionysos'un şarapları ile geldiği gün geliyordu. Bazı şeylerden ikisinin de vazgeçtiği gün...

Başını iki yana sallayarak kardeşine odaklanmaya çalıştı. Dün geceki felaketten sonra sağlam bir araya ihtiyacı vardı. Biraz içecek bir şeyler ve bol bol Kayla'nın sesi, Kayla'nın yüzü fark etmezdi. Biraz huzur sadece.

Bir de her şey mükemmelmiş gibi Zey kendini göstermişti. Onunla ne yapacağına henüz karar vermemişti. Tanrı Ares ve Tanrı Poseidon da onu görmüştü ve elbette tanımışlardı ama şimdilik gökyüzünden kimse delirmemişti yani ikisi de bu sırrı kendilerine saklamışlardı. Bir ara bununla ilgili Kayla'yla konuşsa iyi olacaktı. O ne planlıyordu? Ve Kayra vardı tabii ki. Kardeşine söylemek ister miydi Kayla?

"Karan?" diyerek ellerini yüzünün önünde sallayan Freya'ya odaklandı. "Hiç gül bahçesini gezdin mi?" diye sordu Karan. Kardeşi bir anda yerinden fırladı. "Yer altında bitki yetişiyor mu?"

Karan onun bu heyecanı karşısında güldü. "Hayır. Normalde yani ama Tanrı Hades annemiz için bir bahçe yaptırdı. Gül bahçesi diyoruz ama içinde gülden başka tüm çiçekler var." dedi gülerek. Kardeşine bir şeyler anlatmayı seviyordu. Kaçırdığı çok fazla şey vardı. Küçüklüğüne dair çok az şey hatırlıyordu.

Hayalet Gölge Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin