35. Bölüm : Kan Çukuru

58 9 10
                                    

Ellerimi kana bulamayı hiçbir zaman istememiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ellerimi kana bulamayı hiçbir zaman istememiştim. Çünkü bunun bir insana ne yaptığını görmüştüm. Karan'a ne yaptığını görmüştüm. Elleri, yüzü ve tüm kıyafetleri kan içinde yanıma geldiği zaman ne yaptığını biliyordum. Bana bir hayvan avladığını söyledi ama onun gözlerine baktığım zaman anlamıştım. Titreyen ellerine baktığım zaman anlamıştım.

Onu odamdaki küvete götürmüştüm. O etrafa boş bakışlar atarken ve küvetin içi su dolarken üzerinde sadece iç çamaşırı kalana dek onu soymuştum. Önce kollarındaki kurumaya yüz tutmuş kanları temizlemiştim. Sonra yüzündekileri... Sıra saçlarını yıkamaya geldiği zaman su çoktan kıpkırmızı olmuştu. Suyu boşaltıp yine dolmasını beklerken saçlarını köpürtüyordum.

Gökyüzü şahidimdir ki hayatımda ilk kez bir sabunun o kadar kırmızı olabileceğini gördüm. Uzun bir süre saçlarını yıkadım. Başından aşağı her su döküşümde daha çok kan akıyordu sanki. Öyle korkunçtu ki onun o hali, aklıma geldikçe ürpermekten kendimi alamıyordum. Tüm sabunlar ve yağlar kokulu olmasına rağmen banyomdaki kan kokusu günlerce çıkmadı.

Gece beraber uyurken hep kabuslar görmüştü. Ben de sabaha kadar başında beklemekte bulmuştum çareyi. Günün ilk ışıklarında ise uyuyakalmıştım. Uyandığım zaman Karan yatakta değildi. Odamda değildi. Ertesi gün geldiği zaman sadece elleri kan içindeydi.

Biliyordum. Ona sorsam söylemezdi ama birazcık zorlasam Karan benimle konuşurdu ama ne o ne de ben tek kelime etmeyi seçtik. Yine biliyordum. Tanrı Hades, ona bunu yaptıran kişiydi. Neden tek kelime etmediğimi merak ediyordum ama sadece yapamamıştım işte.

Karan hakkında pek çok şeyi sadece yapamamıştım.

Ertesi gün üzerinde hiçbir şey görmedim. Yine de odamdaki banyoya girip aynada kendini inceledi. Bana sarılmadan önce emin olmak istedi. Ben de kapının pervazında durup onu izledim. Aynadaki aksine bakıp nasıl gülümsediğini izledim. Gözlerindeki o acı çeken ifadenin nasıl yok olduğunu değil, nasıl yok olmak zorunda olduğunu gördüm.

Karan'ın içindeki iyiliğin aldığı tüm canlarla beraber karanlığa nasıl gömüldüğüne şahit oldum ben. Kana nasıl teslim olduğunu izledim. Zaten son darbe kardeşinin ölümü olmuştu. Son darbe onu kendi elleri ile gömmek olmuştu.

Biliyordum. Eğer ayağa kalkıp onlarla savaşırsam hepsini öldürmeden duramazdım ama kendimi o karanlığa gömmek istemiyordum. Bu yüzden ölmem gerekiyordu.

O karanlıktan korktuğum kadar ölümden korkmuyordum.

Ama yapamazdım. İçimdeki o kötücül tarafa gücü veremezdim.

Gökyüzüne bakarken gölgeler öfkeyle bağırıyordu zihnimde. Onlara verdiğim sözü bana hatırlatıyorlardı ama bir önemi yoktu. Canavarım zincirlerine daha çok asılıyor, daha çok ses çıkarıyordu. Zihnimde olup da sessiz olan tek kişi Zey'di.

Hayalet Gölge Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin