Ateş ve şimşek emrimize sunulmuştu. Onun karanlık ruhunda kandan göletler varken benim ruhumda dikenli güller vardı. Sonsuz yaşam ve ötesi için. Bir gün daha nefes alabilmek ve o nefesi bir başkasının boğazına tıkabilmek için. Yaşatmak ve belki de öldürmek için.
Gökyüzü benim evim ve yer altı onun iniydi. Ölüm ile yaşayan ve ölümün bile korktuğu biriydi, Karan. Ölüm, elinden kurtulan birinden nasıl korkmazdı ki? Zamanın ve mekanın ötesinde olan ve değişmez bir gerçek olan ölümden bile kaçış mümkünse neler mümkün değildi ki?
Dudaklarımın arasından dökülen büyülü antik çağ dili devasa sarayın dört bir yanında yankı yaptı. Hayalet Varis kimliğim bedenimi ele geçirmişken karanlık ruhu ruhum ile düğümlenmiş olan kişi alev almış elini şimşeğimin üzerine kurdu.
Maviler ve kırmızılar irislerimize yansıdı. Gökyüzünde çakan şimşekler kızıla boyandı. Bir ormanın bir köşesi alev aldı, başka bir köşesinde ise bir gül filizlendi. Ölüm ve yaşam avuçlarımızda birleşti. Kalbimden çıkan mor iplikler onun kalbinden çıkan mor iplikler ile ortada buluştu ve birbirlerine düğümlendiler.
Aynı anda ikimiz de farklı noktalara uçarken sırtım sertçe duvarla buluştu. Bu öyle bir baskıydı ki nefesimi kesmişti. Şimşek güçsüz tutuşum yüzünden elimden fırlarken Tanrı Zeus onu havada tuttu. Bedenim içi boş bir çuval gibi yere yığıldı. Bilincim sallantıya geçerken ince bir çizgide yürüdüğüm biliyordum. Sonsuza kadar uyumak ve uyanmak.
Kapalı gözlerimin altında dünyanın döndüğünü hissettim. Yerin ayaklarımın altından kaydığını. Kapalı gözlerimin ardından bile net görebileceğim bir ışık patlaması oluştu. Üzerimdeki tüm ağırlık kalkarken gözlerim aniden gelen bu ferahlık ile açıldı.
"Tartarus'un kapıları artık Kronos'u tutmaz." dedi derinden gelen bir ses. Etrafımda soğuk bir rüzgar esti. Karanlığın içinde bir boşlukta gibiydim. Görüntü yoktu. Yalnızca kime ait olduğunu bilmediğim ürpertici bir ses.
"Helios emirlere karşı geliyor." dedi bu kez başka bir ses. Etrafımda döndüm. Ama yine kimseyi göremedim. Herhangi bir nefes sesi de duymuyordum.
"Selene tahtından düşüyor." başka bir ses. Ürpertici bir şekilde hepsi aynı tondan söylenmişti. Kıyamet alameti gibiydiler.
"Titanlar başa geçiyor." olduğum yerde sıçradım. Üçü de aynı anda söylemişti. Sözlerinin ağırlığının yanı sırada hiçbir şey görmemenin getirdiği bir korku da vardı.
"Kehaneti söyle, Hayalet Varis." dedi hemen önümden geçtiğini hissettiğim büyük bir enerji. "Siz de kimsiniz?" diye seslendim boşluğa doğru. Buraya ilk adım attığım zaman hissettiğim o ferahlık kuş olup uçmuştu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Gölge
FantasíaKitap Şarkısı : Yüksek Sadakat - Katil ve Maktül *** Oyunun adı: aşk, kan ve gül. *** Rekabet ve hırs... Nefret ve aşk... Olimpos parlak dönemlerinden birini yaşarken doğan iki varis dengeleri değiştirmeye geliyor. *** Öldürdüğü güzele ağlayan...