4. Bölüm : Gökyüzünün Hayaleti

296 52 113
                                    

Tanrı Zeus'un hiç tereddüt etmeden acımasızca söylediği sözler üzerine sendeledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tanrı Zeus'un hiç tereddüt etmeden acımasızca söylediği sözler üzerine sendeledim.

Gökyüzünün güçlerine sahip olmayan biri Gökyüzü Varisi, öyle mi?

Beni aynı dakikalar içinde üçüncü kez kırmıştı. Bunun farkında dahi olmadığına yemin edebilirdim ancak ne yazık ki kanıtlayamazdım. Yine de biliyordum ki bu sözlerini asla ama asla, hiçbir zaman unutmayacaktım. Onunla aramız düzelse bile bir yerlerde hep hatırlayacaktım. Kendime olan sözümdü.

"Zeus!" diye tısladı dişleri arasından Poseidon. Sesi oldukça öfkeli ve uyarıcı bir şekilde çıkmıştı. Ona minnettardım. İyi bir dosttu. Yine de Tanrı Zeus'un sözleri... Sol elim istemsizce yumruk olurken sertçe yutkundum. Kalbim delicesine çarpıyordu. Keskin sözleri kulaklarımda ve zihnimde defalarca ve defalarca yankı yapıyor, adeta kendilerini aklıma kazıyorlardı. Hızlı hızlı solurken beynime kontrolü ele alması için emir verdim. Histeri krizi geçirecek zaman değildi.

"Ne zamandan beri sözlerim seni bu kadar ilgilendiriyor, Poseidon?" dedi Tanrı Zeus tüm heybeti ile. Poseidon konuşursa kavga çıkacağını bildiğim için izin almadan konuşmaya başladım. Olimpos tanrıları arasında benim yüzümden sorun çıkmasına gerek yoktu. Tanrı Zeus'un beni fark etmesini zaten sağlayacaktım ama bunu kendim yapacaktım.

"Onu kızdırdım." dedim birdenbire. Poseidon, her ne söyleyecekse vazgeçip bana neden bahsediyorsun sen dercesine bakmaya başladı. Tanrı Zeus ise memnun bir ifade ile bakıyordu. Tabii ki bakacaktı. Beklediğini almıştı ne de olsa. Tanrıça Hera, ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyordu. Ares ve Afrodit ise bambaşka bir olaydı.

Sol elimi sakin bir şekilde serbest bırakıp derin bir nefes aldım. Avucumu öne çıkarıp ileri uzattım. Büyülediğim siyah gül avuçlarımın arasında oluşurken hafif beyaz bir ışık yaydı. Siyah güle baktım sevgiyle. Onun sayesinde amacıma ulaşacaktım. Elimdeki siyah gülü kontrol ederek Tanrı Zeus'a doğru götürdüm.

Tanrı Zeus, önüne gelen gülü eline alarak bir süre inceledi. Ardından açıklama beklercesine bana baktı. "Bir büyücüye gittim. Oluşturduğum kırmızı bir gülü onun yardımı ile kendi kanımı kullanarak lanetlendim." Sözlerim biter bitmez Tanrıça Hera öfkeli bakışlarını bana dikti ve sert bir sesle konuştu.

"Ne yaptım dedin?"

Ona hak vermeliydim belki de. Sonuçta ona ait olan bir güçtü içimdeki ancak sonuç olarak benim gücümdü. Onu umursamadan Tanrı Zeus'a diktim gözlerimi. İlgi ile bana bakıyordu. Bir gülle Hephaistos'un nasıl yoldan çıkarabilmiştim ki?

"Güllerin kokusu insan, yarıtanrı, varis veya bir tanrıyı sakinleştirecek güçtedir. Lanetim sayesinde gülün kokusu ters işleve çalıştı. Yani saldırganlaştırdı." Sözlerim üzerine Athena'nın hafifçe gülümsediğini gördüm. Ares, yapbozu tamamlamış gibi bana bakıyordu.

Hayalet Gölge Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin