X, böyle bir fırsatı kaçırmazdı. Kendisinden nefret ettireceği daha çok kişiyi bulmuştu. Elbette gelecekti ama onu çağırmadan önce Karan ve Lina geldiler. "Harika, eksik başka bir seyirci kaldı mı? Hım? Kleian da gelsin ister misiniz?" dedim ters bir sesle.
Karan "Seni o şerefsizle yalnız bırakmam." dediği zaman oda dolusu tanrıyı görmezden geldiğini söylemek istedim ama sonra vazgeçtim. X konusunda hiç sabırlı biri olmuyordu. Lina ise omuz silkti sadece. Sanırım tüm bu tiyatroyu görmek istiyordu. Pekala, izlesin bakalım.
Büyü ile X'e haber verdim. Hemen kabul etti tabii ki. Bedeni karşımda belirirken bana olan yakınlığı kafayı yememe sebep olacaktı. Kalbimin göğsümden kaçıp gitmek ister gibi attığını fark ettim ve bu nefretten dolayı değildi. Bana işkence yapıp öldüren kişiye bakarken tek hissettiğim korkuydu.
"Liz'e neden bedenini geri vermiyorsun?" diye sordu Aurora. X'in bakışları benden koptuğu zaman yeniden nefes almaya başladım. Az önce yüzümde mimik oynamamış olabilirdi ama yok olmayı isteyecek kadar kafayı yemiştim birkaç saniyede. Daha ne kadar böyle dayanacaktım? Daha ne kadar ona karşı kuyruğumu dik tutacaktım? Ya daha fazla durduramazsam? Ya korku beni ele geçirirse? Ya bunu anlarsa...
"Bu beden sadece arkadaşına ait değil, çocuk." dedi X sırıtarak. Sonra yeniden bana döndü. "Onlara söyledin mi?" diye sordu ama bu bir soru değildi çünkü devam etti. "Liz'in idamına şahitlik yaptığını..."
Uzun bir sessizlik anı oluştu. Beynimde ise gürültülü bir koro vardı. Yankı yapan sesleri duydum ama görmezden geldim. "Hadi." diye fısıldadı şeytan kulağıma. X. "Söyle onlara." ve benim dediğini yapmaktan başka çarem yoktu.
"Şekil değiştiren Liz'in kişiliklerinden biri olan X'in içinde kaybolduğuna ve ölüm cezasının diyarın geleceği için gerekli olduğuna tanrılar huzurunda şahitlik ederim."
Tıpkı o gün olduğu gibi sözleri tekrar ettim. Tıpkı onun yaptığı gibi... Aynı anda yanağımda bir tokat patladı. Aurora'ydı bana tokat atan. Yüzümü ona yeniden çeviremedim. Duvara bakmaya devam ettim. "Bunu nasıl yaparsın?" diye soludu öfkeyle. Gözlerinin dolduğunu ona bakmadan da anlayabilirdim.
X, hafifçe erkeksi bir şekilde kıkırdadı.
"Sandığın kadar zor olmadı." dedim ben de.
Elbette zor olmadı. Yoksa hepinizin gözleri içine baka baka nasıl yalan söylerdim? Tabii ki çok kolaydı. Yoksa iyilik abidesi gibi, sizden farkım varmış gibi nasıl davranabilirdim?
Aurora bir kez daha tokat atmak için elini kaldırdı ama havada tuttum. Gözlerinin içine bakıp hafifçe gülümsedim. Gözlerinden akan yaşlarla ihanete uğramış gibi bakıyordu bana. "Bir kez olsun ağlamadım bile." ağlamıştım.
Lina bile dehşetle bana baktı. X bu kez kahkaha attı. Aurora birkaç adım geriledi. İris onun koluna girerken Aello koruma içgüdüsü ile öne çıktı. "O senin en yakın arkadaşındı. Lina'yı öldürdüğün zaman çektiğin acıyı gördük. Liz ile çok daha fazla zaman geçirdin. Yalan söyleyerek bizi uzaklaştırmaya çalışıyorsun." ve Aello artık çocuk değildi. O da diğer herkes gibi büyümüştü. Gruptaki en küçük o olmasına rağmen.
Sırıttım."Sesindeki kararsızlığı duymuyor musun? Sözlerinde haklı olmayı umuyorsun ama içinden bir ses haksız olduğunu söylüyor çünkü beni gördün, öyle değil mi? Melissa'yı nasıl öldürdüğümü gördün. O revirden çıkarken üzerimdeki kanların kime ait olduğunu anlamıştın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Gölge
FantasiaKitap Şarkısı : Yüksek Sadakat - Katil ve Maktül *** Oyunun adı: aşk, kan ve gül. *** Rekabet ve hırs... Nefret ve aşk... Olimpos parlak dönemlerinden birini yaşarken doğan iki varis dengeleri değiştirmeye geliyor. *** Öldürdüğü güzele ağlayan...