Athena'nın odası beklediğim üzere bir sürü kağıtla doluydu. Buna rağmen her şey o kadar düzgündü ki içimde burayı birbirine katma hissi oluşturuyordu. Burada olduğumu öğrense Kronos için bilgi almamdansa odasını dağıttığım için bana kızardı. Çok fena kızardı. Bu yüzümde hain bir sırıtışın oluşmasına sebep oldu. O halde odayı birbirine katıp gidecektim. Sinirli Athena çok komik oluyordu. Ve tehlikeli tabii ki! Ama eğlencesi zaten buradaydı.
Alfabetik sırayla dizilen kitaplar işimi kolaylaştırmıştı. Buraya girmek yeterince imkansız olduğu için odanın içinde ek bir güvenlik önlemi olmadığını söylemişti, Arsen ama ben Athena ile büyümüştüm. Yedek planının bile yedek planı olduğunu biliyordum. Hatta muhtelemen onun da yedek planı vardı. O yüzden aradığımı bulmadan önce hiçbir şeye dokunmayacaktım.
Ve sonra şans yüzüme güldü. Üzerinde devasa harflerle Kronos yazan kalın bir kitap gördüm. Eh, onu oradan almaktan başka çarem yoktu. O yüzden tuzak olma ihtimalini göz ardı edip kitabı aldım. Birkaç saniye bekledim ama hiçbir şey olmadı. Arsen haklı mıydı? Sanmıyorum. Başka bir şey olmalıydı. Belki de kitabı alınca Athena'ya haber gidiyordu.
Kitabı açtığım zaman ortasının kesildiğini gördüm. Boşluğun içinde bir çift anahtar ve küçük bir kağıt vardı. Bunları hayatta bu kadar ortada bırakmazdı. Eğer önemli bir şeylerse.
Athena hemen arkamda belirdi.
Elimdeki kitaba bakıp gülümsedi. "Ben de bileğindeki yemin ne ile ilgili diye düşünüyordum. Onu serbest bırakmaya çalışıyorsun." ben de ona gülümsedim. Kitabın içine kağıdı ve anahtarı bırakıp kitabı raftaki yerine yerleştirdim. "Sanırım bana nasıl yapacağımı söylemeyeceksin."
Masanın etrafından dolanıp oldukça basit olan sandalyesine oturdu. Onun yerinde başka bir tanrıça olsa çöpe bakar gibi bakardı o sandalyeye. Athena, Olimposlu olabilirdi ve başka konularda gösterişe önem de verebilirdi ama kendi çalışma odasına hepsi önemini yitiriyordu. Belki de onun kendi olduğu tek yer.
"Nereden biliyorsun?" diye sordu iyice geriye yaslanıp kollarını göğsünde bağlarken. Masanın altında bacak bacak üstüne attığına emindim. Üstünlük belirtisi.
"Biricik babana ihanet mi edeceksin?" dedim kıkırdayarak. Tanrı Zeus'a ihanet edecek son kişiydi Athena.
Varisler yeniden doğduğu zaman hainler ortaya çıkacak.
"Belki." dedi gizemli bir sesle. Yine güldüm. Benimle dalga geçiyordu. Elini hafifçe salladı. Raflardan birinden bir kitap çıkageldi. Havada önümde duran kitabı aldım. Titanların Anahtarı. Kitabın adı buydu. İçini açıp baktığım zaman bir büyü gördüm. Kocaman kitabın sadece ilk sayfasında bir büyü vardı. Gerisi boş sayfaydı.
"Kitap görmene izin verdiği için büyüyü görüyorsun. Daha fazlasına da ancak o izin verirse erişebilirsin." Bu büyü Kronos'u özgür kılacak ilk zincirin anahtarıydı. Dehşetle açılan gözlerim ona döndü. Rahatlığı hiç bozulmamıştı. "Bunu neden bana veriyorsun? Neden ona ihanet ediyorsun?"
Bir anda karşımda belirdi. Kısa saçlarımı hafifçe geriye itti. "Senin nasıl büyüdüğünü izledim. Sana dövüşmeyi öğrettim. Sana bildiğin çoğu şeyi ben verdim. En az Ares kadar ben de senin kardeşinim ve sonra kendini öldürdüğünü gördüm. Büyümesine katkıda bulunduğun birinin intiharını görmek..."
Kaşlarım çatıldı ona bakarken. Söylediği her söz doğruydu ama neden şimdi? "Mahkeme gününü unutmadım." diye mırıldandım. Kafamı sertçe geriye çektim. Eli boşluğa düşse de gülümsedi. "Biliyorum ama o kadar da önemli olmadığını da biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Gölge
FantasyKitap Şarkısı : Yüksek Sadakat - Katil ve Maktül *** Oyunun adı: aşk, kan ve gül. *** Rekabet ve hırs... Nefret ve aşk... Olimpos parlak dönemlerinden birini yaşarken doğan iki varis dengeleri değiştirmeye geliyor. *** Öldürdüğü güzele ağlayan...