44. Bölüm : Yas ve Kutlama

23 6 0
                                    

Aynada kendine bakarken taktığı kravatı bir kez daha düzeltti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aynada kendine bakarken taktığı kravatı bir kez daha düzeltti. Sikik balolardan nefret ediyordu. Özellikle de o baloları bir nebze katlanılır kılan tek kişi onun yüzünden Tartarus'ta bir yerde belki de acı çekerken... Ruhunun diğer yarısı yokken hala hayatta olmak canını sıkıyordu. Kahretsin! Sadece ölmesine izin verseler ne olurdu ki? Hem zaten daha önce hiç ölmemişti ki Karan. Geri gelebilirdi. Kehanet onu geri çekerdi ama hayır, babası bir türlü rahat vermiyordu.

Tanrı Zeus ne düşünüp bu baloyu düzenlemeye karar vermişti bilmiyordu. Karan'ın sözde başarısı için kutlama ve ölen kızı için yas... Ellerinde sevdiği kızın kanıyla onun için yapılan bir baloya gidiyordu ve soylular ellerindeki kan için Karan'ı kutlayacaktı.

Olimpos hayatta kalanlara her zaman saygı duyardı. Peki bu gerçekten saygı duymak mıydı?

Lina'yı en son o konuşmadan sonra bir daha görmemişti ve zaten görmek istiyor da değildi. Ona dikkatsizliğini hatırlatıyordu. Daha dikkat etseydi eğer Kayla ölür müydü? Kılıcı daha sıkı tutsaydı eğer kendine saplayabilir miydi? O melezleri öldürmesini sağlamasaydı eğer şu an hayatta olur muydu?

Zihnini terk etmeyen sorular ona işkence yapmaktan başka bir işe yaramıyordu. Başlı başına Kayla'yı düşünmek işkenceydi zaten. Derin bir nefes aldı ve onu yavaşça verdi. Sakin bir durumdaydı, sakin hissediyordu ama bir anda bomba gibi patlayacak ve parçaları etrafa dağılacakmış gibi geliyordu. Kalbi göğsünde şiştikçe şişiyor, göğüs kafesini parçalayıp dışarı çıkmak istiyordu.

Kapı yavaşça açıldı ve içeri annesinin girdiğini gördü. Düşüncelerini yarıda kesip annesine döndü. Tanrıça Persphone. Kan yeminini yerine getirdiği için mutlu muydu? Dediği gibi olmuştu, onu öldürmüştü. Ellerinde artık ruh eşinin de kanı vardı ve belki de en kötüsü bu bile değildi. En kötüsü aşık olduğu kadını öldürüp hala hayatta olmaktı.

Annesi ona yaklaştı ve kömür karası saçlarını elleriyle düzeltmeye başladı. Bu süreçte ikisi de konuşmadı. Karan öylece annesini izledi. Ona sormak istiyordu. Mutlu musun, demek istiyordu. Dediğini yaptım, onu öldürdüm. Hala nefes alıyorum ve o almıyor. İstediğin oldu mu, anne? Beni kaybetmemek için onu öldürmemi emrettin bana. Hayatta gibi mi duruyorum peki?

"Çok yakışıklı oldun." dedi annesi oğlunun ceketini düzeltirken. Elmacık kemiklerinin biraz altına inen ve kaşlarının biraz üstüne çıkan kırmızı damarlar ve kırmızı gözleri birbirini tamamlıyordu. "Seninle gurur duyuyorum." dedi zehir yeşili gözleri kırmızı gözlerdeyken.

Olimpos. Olimpos. Olimpos. Burası kahrolası bir çöplük ve tanrılar ile tanrıçalar da akbabalar.

"Seninle her zaman gurur duydum, bebeğim." diye devam etti. Karan bir an için gözlerini kapatıp annesinin kolları arasına sığınmak istedi. Yine de bu dürtüyü durdurdu ve bir adım geri çekildi. Herkese olduğu gibi ona da öfkeliydi. Tanrıça'nın kolları anlık bir boşluğa düşse de gülümseyerek bunu kapatmaya çalıştı. Oğlu ile arasına giren uçurumları hissediyordu ve bunu düzeltmek için elinden bir şey gelmiyordu.

Hayalet Gölge Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin