30. Bölüm : Gücün Dönüşü

69 10 3
                                    

"Tanrı Ares

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Tanrı Ares." dedim gökyüzüne doğru bağırırken. "Ellerini havaya kaldır ve dizlerinin üzerine çök!" diyerek uyarı yaptı polisler. Saniyeler sonra Ares yanımdaydı. Elini omzuma koydu ve gözlerimi açıp kapama süresinde odamdaydım. İnsanlar dünyasındaki sorunu insanlar çözsündü. Ben kendi dünyamla uğraşmalıydım.

Karan beni görür görmez bana atılacakken geri adımladım. Kocaman gözlerle sorunun ne olduğunu anlamak ister gibi bana baktı. "Biri bana ambriossa getirsin! Canım çok acıyor!" diye bağırdım öfkeyle.  Parmaklarımın arasından sızan kan şimdiden yeri boyamaya başlamıştı.

Tanrıça Afrodit bana bir bardak uzattı. Hiç düşünmeden elinden aldım ve bardağı kafama diktim. Kolumun iyileşmesini beklerken daha büyük bir acı hissettim. Kocaman bir çığlık attım. "Sorunu ne bu şeyin!?" diye bağırdım acıyla. Kahretsin, canım çok yanıyordu.

Tanrı Apollon yanımda belirdi ve kolumu kendine çekti. Daha çok canım yandı. Gözlerim acıyla dolarken Tanrı Apollon konuştu. "İçeride mermi kalmış. Ne yaşadın sen böyle?" dedi kaşlarını hafifçe çatarak. Hepsine küfretmek için ağzımı açmıştım ki parmaklarını yaranın üzerine koydu ve bir anda itti. Kurşun diğer taraftan çıkarken attığım çığlık bence tüm Olimpos'ta duyuldu.

"Şimdi iç." deyip parmaklarının arasında oluşan yeni bir bardak uzattı. Diğer bardak çoktan yere düşmüştü. Ambriossayı bitirdiğim zaman rahatlamıştım. Acı yavaşça geçti. Yara da yavaşça kapanmaya başladı. Yine de kolumu hareket ettirmemeye çalıştım. Hala sızlıyordu çünkü.

Karan şu an bana sarılamadığı için üzgün dursa da daha çok bana olanlar yüzünden öfkeliydi. "Ben iyiyim." diye fısıldadım ona bakarken. "İyi mi?" dedi öfkeyle. İçindeki Gölge Varis'in çileden çıkmaya başladığını hissettim. Başımı iki yana sallayarak ona baktım.

"Hayır, hayır. Bir günde iki Gölge Varis öfkesi kaldıramam." sözlerim yalnızca onu değil odadaki herkesi durdurdu ve bana bakmalarına sebep oldu. "Gölge Varis mi?" diye sordu Tanrıça Afrodit. Birkaç adım geri gitti. Sırtını Tanrı Ares'in heybetli bedenine yasladı. Ah, demek herkes Arsen'i tanıyordu.

"Ölüm Getiren'e dönüşmüş, manyak!" dedim hırsla. Bakışlarım Caira'ya döndü. "Bana güçlerimi geri vereceksin, avcı. Bir daha onun karşısına savunmasız çıkarsam bu kez Alin'i kafamdan çıkarmak için her şeyini oraya koyacak!"

Odamda öfkeyle volta attım. Arsen'in söylediği tüm sözler zihnimde geziyordu. Masamın üzerindeki her şeyi bağırarak savurdum. Bir sürü şey yere düşüp kırıldı. Zihnimdeki canavar kükrer gibi ses çıkardı. Zincirler daha çok sallandı. Ellerimi başımın iki yanına bastırdım. "Orada kalacaksın, Ölüm Getiren." dedim nefretle.

Eğer çıkarsa... Eğer onu çıkarırsam... Sahip olduğum her şeyi kaybederdim. Her şeyi. O ve Arsen tüm Olimpos'un sonu olabilirdi. İkisi de Tanrı Zeus'tan ölümüne nefret ederken nasıl olur da bir araya gelmelerine izin verirdim? Ya ona zarar verirlerse? Ya... Ya onu öldürmenin bir yolunu bulmuşlarsa? Tanrı Zeus tüm bunların geleceğini bilerek beni kendinden sonraki Gökyüzü Koruyucusu ilan etmiş olabilir miydi?

Hayalet Gölge Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin