Arkadaşlar merhabaaa
Yorum yapmadığınızı fark etmiyorum sanmayın çok kırıcısınız zaten oy da vermiyorsunuz oturup ağlayayım mı şimdi 😭😭
Beğenmiyorsanız söylemeniz lazım okuyup geçmek değil🥲
Hadi, iyi okumalar şimdi ama oy ve yorum istiyorum ona göre üzmeyin beni
*****
Yazardan...
Lina'nın ayaklarındaki kanatlar huzursuzdu. Bir şeylerin yanlış olduğunu seziyordu ama neyin yanlış olduğunu bilmiyordu. Kayla ve Melissa arenada çarpışırken gücü onu sürekli bir şeyler için zorluyordu. Bu yüzden arenadan çıkıp gitti. Kayra ona seslense de duymazdan gelmişti. Beynini tırmalayan bir şey vardı.
Bir sorun vardı.
Tenha bir yere varır varmaz gücünü serbest bıraktı. Beyaz toz tanecikleri etrafta dönüp şekil almaya başladılar. Tanımadığı bir adamı gördü. Pencere kenarında, yüzü dışarıya dönükken elleri arkasında birleşmiş bir şekilde ayakta duruyordu. Yanındaki başka bir adamla konuşuyordu. "Melissa şimdilik içeride. İyi iş çıkardın." pencerenin önündeki adamdı bunları söyleyen. Diğer adam "Her şey istediğiniz gibi giderse amacımıza ulaşacağız, efendim, X." diyerek saygıyla başını eğdi.
"Siktir! X mi?" dedi Lina şaşkınlıkla. Bu Kayla dirildiği zaman ortaya çıkan kişi değil miydi? Bir şekilde Kayla ile iş birliği içinde olduklarını düşünmüştü, Lina. Şimdi ise X içeri ajan mı göndermişti? Kayla'yı boğduğunu söylediğini hatırladı. Belki Karan'ı kışkırtmak için yalan söylemişti ama belki de söylememişti ve belki de Kayla zorunda olduğu için onu yanında tutuyordu. X de onun hareketlerini izlemek için Melissa'yı göndermiş olabilirdi ama kız zaten o arenada ölecekti. Kayla'nın karşısında duramazdı.
O halde gözden kaçırdığı şey neydi?
Kayla ile konuşması gerekiyordu. Başka bir şey olsa önce babasına anlatırdı ama Kayla aşağıdayken bir şeyler olmuştu. Değişmişti ve eski halini ne kadar sevse de şu anki haline bayılıyordu. Bir kerelik babasına değil de en yakın arkadaşına sadık olabilirdi, öyle değil mi?
Peki ya Kayla, Kronos'un yanında durarsa? O zaman ne yapacaktı? Onu bugünlere getiren kişi babasıydı ve babası asla Olimpos'a, daha doğrusu Zeus'a, sırtını dönmezdi ama Lina ayaklarında kanatları var ve bir soyludan değil de sıradan bir insandan olan bir yarıtanrı diye zorbalandığı tüm o zamanları yok mu sayacaktı?
Olimpos ona asla yumuşak davranmamıştı ama bu onu yerle bir etmek için yeterli bir sebep miydi? Hayatı boyunca süren aşağılanma, küçük düşürülme, dışlanmışlık hissi...
Gözlerinde kararlı bir bakış canlandı. Öfkesiyle beraber gücü geri çekildi ve beyaz toz tanecikleri yere düşüp kayboldu. Bu iş nereye gidecek bilmiyordu ama ilk ve en yakın arkadaşının yanında duracaktı.
İkinci kez ölmesine sebep olsa bile.
Arenaya geri döndüğünde yerde bir ceset görmeyi bekliyordu. Onun yerine revire götürülen kızıl saçlı kızı son anda gördü. Kayla da arenadan çıkıyordu. Kayra ve Caira merakla ve biraz da endişeyle onun gidişini izliyordu.
Melissa şimdilik içeride.
Kayla yaşamasına izin vermişti ve X, eş zamanlı olarak buradaki haberleri alabiliyordu. Ya tek ajan Melissa değildi ya bir şekilde onlara haber verebiliyordu ya da onun gözlerinden olayları izliyorlardı. Tabii yanlarında bir tanrı yoksa ya da Lina'nın güçlerine sahip olan biri ama son iki ihtimal imkansıza yakındı. Hiçbir tanrı, Tanrı Zeus'a ihanet edecek kadar kafayı yememişti ve Lina'nın güçleri kanatlarından geliyordu. Eşsizdi. Yani en azından Lina öyle umuyordu. Tanrılardan birinin ihanet etmesi korkunç olurdu. Melissa önemli değildi ama bir tanrı ile nasıl savaşabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Gölge
FantasíaKitap Şarkısı : Yüksek Sadakat - Katil ve Maktül *** Oyunun adı: aşk, kan ve gül. *** Rekabet ve hırs... Nefret ve aşk... Olimpos parlak dönemlerinden birini yaşarken doğan iki varis dengeleri değiştirmeye geliyor. *** Öldürdüğü güzele ağlayan...