Umut'dan;
Konağın kapısının orada duran iki takım elbiseli adama kaş göz işareti yaptı Savaş.
Adamlar yanıma geldiklerinde iki kolumu da kavrayarak beni sürüklemeye başladılar.
"Bırak kolumu! Savaş ne oluyor, nereye götürüyor bu adamlar beni ne olursun izin verme.."
Diyerek ağlamaya başlasam da yüzünde herhangi bir duygu belirtisine rastlamamıştım.
Geldiğim odada çuval bırakır gibi beni öylece bıraktıklarında, kapıyı ardımdan kitlediklerini anlasam da kalkıp karşı koyamadım.
Tekine bile karşı koyacak kadar güçlü değilken ikisine birden nasıl karşı gelebilirdim ki. Bırakıldığım yerde kanayan avuç içlerime bakıp hıçkırarak ağladım.
Boğazımda düğümlenen yumuru kalbimin tam ortasına inerken kulaklarımda çınlayan tek şey Savaş'ın o adama baba demeseydi.
Benim ona hiç sorgulamadan aptal gibi güvenmem,
Deniz abinin şüpheleri,
Babamın okulumu bitirmem gerektiğini söylemesi.
Hepsinin gerçekliği çok ağır geldi omuzlarıma. Taşıyamacağım kadar çok ve ağırdı tüm bu olanlar.
***
Gözlerimi açdığımda Savaş'ı karşımda görünce ayağa kalkıp kolumu boynuna sardım sıkıca.
"Kabustu değil mi hepsi? Bir rüya, bir şaka.."
Dediğimde kollarımı boynundan ayırıp sertçe sıktı bileklerimi.
"Kendine gel, ağlayıp durma karşımda!"
Daha fazla ayakta durmakta zorlanın bedenimi yere bıraktım. Daha doğrusu adeta ayaklarına kapandım Savaş'ın.
"Niye yapıyorsun bize bunu? Hani saçımın tek teline zarar gelirse dünyayı yakardın?"
Topladığım son gücümle ayağa kalkarak tekrar karşısına dikildim.
"Bak, avuç içlerim ne hale gelmiş. Hani hep öperdin ya..."
Hiçbir şeyin umrunda olmadığını bilsem bile yaşadıklarımın travmasını atlatamıyor, anlayamıyordum olanları. Hala hepsi kötü bir rüya diyeyerek sarılacağını sansam da yüzüme bile bakmıyor, bakışlarını diğer tarafa çevirmiş öylece duruyordu.
Bir adım daha öne atarak yüzünü avuçlarımın arasına aldım.
Bakışlarımızın birleşmesini sağladığımda bir süre öylece nemli gözlerimde gezdirdi bakışlarını. Dudaklarına doğru uzanıp öptüğümde kendini hızla geri çekip yakama yaptıştı.
Ardından dudaklarını koparırcasına sildi elinin tersiyle ve tükürdü.
"Bu yaptığını bir daha tekrar edersen seni öldürürüm anladın mı?"
Deyip boğazıma yapıştığında kapattım gözlerimi. Dün gece olanlar o kadar yakmıştı ki canımı daha fazlası yakmazdı, yakamazdı herhalde.
Sanki kıyamaz gibi birkaç saniye sonra geri çekti elini. Gerçekten kıyamadığl için mi, yoksa ben mi hala aptal gibi beni sevdiğine kendimi inandırmaya çalışıyordum bilmiyorum ama kabullenemiyordum işte.
"Abimin hayatını mahvettiniz! Ailecek yapmadığınızı bırakmadınız, ölümüne sebep oldunuz abimin!"
"Nasıl? Nasıl kardeşi olabilirsin o adamın?"
"Senin o adam dediğin benim tek ailemdi lan, tek ailem! Yıllarca sadece o oldu yanımda! Abi değil, baba oldu bana aynı zamanda. Ama siz ne yaptınız? Sırf halanı sevdi diye her iki baban hayatı zehir etti ona. Özellikle o Deniz! Önce iftira attı, ardından hapise girmesini sağladı. Sırf halan ile kendi abisi evlensin diye mahvetti abimin hayatını. Önce hapise girdi, sonra insan içine çıkacak yüzü kalmadığı için yurtdışına gitti. Ve sonuç? Öldü!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut - Gay
General Fiction[TAMAMLANDI] "Düşmanın Oğlu" serisinin 2.Kitabıdır Bu kitap'ta Umut'un hikayesini ve aşkı bulma yolculuğunu okuyacağız 🖤 Bu kitap'ın geçtiği evrende eşcinsel evlilikler yasaladır✨ Başlangıç: 06.06.23 Bitiş: 10.11.23