Umut'dan;
Abdullah beyin öldüğünü bir tarafım kabullense bile bir tarafım hala inanmakta güçlük çekiyordu.
Sanırım konakta ailemi katil olmakla suçlamayan tek kişi olduğu için ölümüne biraz üzülmüştüm.
Şirkette ki odasında, yerde cansız bir şekilde yatarken bulunmuştu Abdullah bey. Doktorun söylediklerine göre geçirdiği kalp krizinden dolayı gerçekleşmişti ölümü.
Ve cenazede duyduklarıma göre daha öncesinde de kalp krizi geçirmişti. Gerçi Vedat gibi bir oğlu ve Halime hanım gibi eşi olan biri bence fazla bile dayanmıştı.
Cenazeye bizim aileden kimse katılmamıştı. Tüm yaşananlardan sonra dedem bile kaç yıllık dostu Abdullah beyin cenazesine gelmeyi geç, çiçek bile göndermemişti.
Gerçi onları da anlıyordum...
Cenazeyi bırak benim bile yüzümü görmek istemiyorlardı eminim.
Savaş ise hiçbir şey söylemiyor, herhangi duygu belirtisi göstermiyordu babasının ölümüne. Sadece babasını omuzlarında taşıyarak son yolculuğuna uğurlamış ve evlatlık vazifesine yerine getirerek babasının mezarına toprak atmıştı o kadar.
Halime hanım ise mezarlıkta hem oğluna hem eşine ağladıktan sonra eve dönüş yolunda daha toparlanmış gibi gözüküyordu. Yeğeni Songül yanından biran olsun ayrılmıyordu.
Konağın kapısından içeri geçip odamıza çıktığımızda sessizce yatağın bir ucuna oturdu Savaş. Ben ise yatağın karşısında ki kanepeye oturarak bir süre öylece eşlik ettim sessizliğine.
Ardından söyledim.
"Başın sağolsun."
Anında bakışları beni bulduğunda alaycı bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
"Üzülmüş numarası yapma istersen, babanlar kadar iyi bir oyuncu değilsin çünkü."
"Şansını fazla zorlama istersen. İki dakika insan gibi başsağlığı diliyoruz şurada. Ama tabii sen babanı sevmediğin için üzülmemişsindir bile."
"Evet üzülmedim. Ama ölmesini de istemiyordum, o kadar kara vicdanlı değilim."
"Tabii. Benim hayatımla oynamak varken neden babanın ölmesini isteyesin ki. Elinde bir oyuncağın var zaten."
"Çıkarsan uyuyacağım. Yorgun bir gündü.."
"Çıkamam. Hatırlarsan burası benimde uyuduğum bir oda. Ha sen istersen gidip karının yanında uyuabilirsin. Sahi neden ayrı yatıyorsunuz?"
"Neden mi?
Bir laf vardır bilir misin? Şeytan azapta gerek derler. İşte tam o lafı uyguluyorum her an yanında olarak. Ayrıca sana nerede ne yapacağımın hesabını verecek değilim ya sus, yada defol git."Ağzımı açıp cevap vereceğim sırada Halime hanımın yükselen sesine doğru ayağa kalkıp odadan çıktık.
Salona vardığımızda cenazede gördüğüm Leyla adlı kadın bacak bacak üzerine atmış bir şekilde oturuyordu.
"Ne oluyor burada, siz kimsiniz?"
Ayağa kalkarak yanımıza geldi Leyla. Ve tokalaşmak için elini uzattı Savaşa.
"Sizin dışınızda diğer herkesle tanışmıştık aslında. Leyla ben. Abdullah beyin tüm servetinin tek sahibi."
"Çık evimden, defol git bu konaktan."
"Halime hanım biraz asabi galiba."
Diyerek yüzünü ekşittiğinde şuan ortamı bozmamak için gülme isteğimi bastırarak zor tuttum kendimi. Sanırım yavaştan kafayı yiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut - Gay
General Fiction[TAMAMLANDI] "Düşmanın Oğlu" serisinin 2.Kitabıdır Bu kitap'ta Umut'un hikayesini ve aşkı bulma yolculuğunu okuyacağız 🖤 Bu kitap'ın geçtiği evrende eşcinsel evlilikler yasaladır✨ Başlangıç: 06.06.23 Bitiş: 10.11.23