Secdede ne kadar süre durdum bilmiyorum. Affımı istedim. Aslında affımdan çok, Beyza'nın benim olması için dua ettim desem yalan olmazdı. İlk defa başım secdeye eğilmişti ve ben ilk defa duayı bilinçli bir şekilde yapıyordum. İçimi muhteşem bir duygu kaplayarak, ferahlamış bir şekilde secdeden kalktım.
Bu kız normalde mi çok güzeldi, yoksa sadece benim gözümde mi böylesi büyüleyici bir güzellikteydi bilmiyordum. Ağlamaktan solan teni, kızaran göz çevresi, şişmiş dudaklarıyla o kadar öpülesi görünüyordu ki bu duyguma nasıl engel olabilirim bilmiyordum. O, öyle güzel uyuyordu ki başı dizlerinin üzerine düşmüş, dudakları ise dizine değdiği için iyice büzüşmüştü. Yanına doğru geçip bende duvara yaslandım ve onu izlemeye başladım.
Bu akşam onu yıprattığım için kendime çok kızgınken, bencilce aşık olan yanım iyi ki yapmışsın diyor; iyi ki yapmışsın ve onunla bu dakikaları yaşamışsın.
İlk defa kokusunu birkaç dakika olsa da içime çekip, ona sarılmanın verdiği haz tüm benliğimi etkisi altına almıştı.
Zaman orda öylece dursa ve biz, o şekilde kalsak olmaz mıydı?
Konuşacak gücü bile yokken inatla onu bırakmam için bana yalvaran hali bu isteğimin önüne geçiyordu.
Düşünüyorum da onu gördüğüm ilk gün, kendime engel olamadan birkaç saniye de olsa eline dokunan ben, şimdi onun kokusunu ve sıcaklığını keşfetmişken nasıl kendine engel olacaktı?
Ona dokunmak isteyen ellerim, yerde öylece bitkin halde duran parmaklarının yanına doğru ilerledi. İşaret parmağımı, pamuk rengindeki parmaklarının yanında gezdirdim. Ona dokunamamak beni, iyice sinirli bir adam haline getiriyordu ama biliyordum, ona dokunursam yanımda bir dakika kalmaz, ne olursa olsun yanımdan giderdi. Ellerimi, ellerinin yanına öylece bıraktım ve huzurla onu seyretmeye koyuldum.
⌛Bir saat sonra...
Uzaktan duyduğum telefon sesi gitgide yakınlaşıyordu. Duymamazlıktan geliyordum ama ısrarla çalmaya devam ediyor, beni bu güzel rüyadan istemesem de uyandırıyordu. Gözlerimi telefon sesiyle istemeye istemeye açtığımda Beyza'nın hâlâ karşımda uyuduğunu gördüm. Cebimdeki telefon çalmaya devam ediyor, bende o güzel rüyamdan beni kim uyandırıyorsa ona söyleniyordum. Elimi telefona uzatıp, arayanın kim olduğuna bakmadan açtım.
"Beni bu güzel rüyadan uyandırdığın için önemli bir nedenin olmalı yoksa-"
Cümlemi Tuğba, panik bir halde böldü.
"Demir Bey, Beyza'ya bir türlü ulaşamadım. Onu merak ettiğim için iş yerine geldim. İşyerini alt üst durumda bulunca çok korktum. Çantası burada ama kendisi yok. Sizi aramaktan başka çarem yoktu. Beyza'dan haberiniz var mı?"
"Evet Tuğba, haberim var."
Gözlerim aşık olduğum kadının yüzünde dolaşırken, konuşmama derin bir nefesle beraber "Benim yanımda" diyerek devam ettim.
Konuşma sesime Beyza uyanınca ellerini hemen dudaklarına götürüp, şaşkın ve utanmış şekilde etrafına baktı. Aradığı şey neyse bulamamış olacak ki kısılmış sesiyle fısıldadı.
"Ben... Ben neredeyim? Asıl çocuklar nerede?"
"Tamam bizi bekle, hemen geliyoruz" deyip telefonu Tuğba'nın yüzüne kapattım.
"Beyza korkma mescitteyiz. Ben dua ederken, uyuya kalmışsın. Bende, senin o haline kıyamadığım için uyandırmak istemedim. Telefonun sesini kısmak da aklıma gelmedi. Keşke kısmış olsaydım, biraz daha uyuyup, dinlenirdin. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HANİFTAM (Dağ Çileğim)
Teen Fiction"Seni öldürürüm Demir! Öldürürüm!" "Tabii ki öldürürsün ama sen beni öldürmek yerine, ailene umut olacaksın ve benimle evleneceksin. " Mideme kramplar giriyor, bildiğin kıvranıyordum. Nefesimi yettiremediğim için bir elimle kapıdan destek alırken...