22🍓"TOKA"

7.9K 464 146
                                    

Yorgunum, çok yorgunum sevgili okurlar ve hayat tempom fazlasıyla yorucu...

Haliyle böyle olunca kitabın başına oturmak için pek zamanım olmuyor, bir de destek olmadığınız gerçeği var. Bir yıldıza basıp, ufak bir yorum yaparak yazarınıza destek olmak zor olmamalı diye düşünüyorum.

İlla her bölüm oy isteyen veya bölümlere oy, yorum sınırı koyan yazarlardan mı olmam gerekiyor? Ciddi anlamda bu kısmı anlamıyorum ama karakterimden çalmanıza izin vermekte istemiyorum.

Lütfen herkes üzerine düşeni yapsın.

Sevgilerle, keyifli okumalar.
.
.
.

Bugün bana neler hissettiğini öğrenecektim Demir. Hem de aşkı, senin ağzından çıkan sorularla öğrenmişken...

"Peki ben yokken hiç beni düşündün mü?"

Gözlerini kapatıp, dudaklarını alnıma götürdü ve uzunca bir süre öptü. Silip yok ettiğim sıcaklığı, bu sefer çok daha hızlı kalbime akmış, bundan öncekinden daha fazla yer oluşturmuştu.

"Yanlış soru Haniftam. Ben yokken, beni düşünmediğin bir saniye oldu mu olacaktı? Seni düşünmekten uyku haram oldu. Ancak seni bulup, kollarıma aldığımda uykuya dalıp uyuyabilmiştim."

Kulağım göğsüne dayalı olmasa bile, kalp atışlarının sesini duyabiliyordum.

"Peki benim yanımda, hiç heyecanlanıyor musun? "

Sorduğum soruyla önce dudaklarını ısırıp gülümsemesini bertaraf etmeye çalıştı ama başaramamış olacak ki gülümsedi. Ona gülmek gerçekten çok yakışıyor olmasına rağmen nadir gülüyordu.

"Hanifta Hanım acaba siz, cin olmadan adam mı çarpmaya çalışıyorsunuz?"

Bir adım geriye doğru giderek, ona baktım. Ne yapmaya çalıştığımı anlamış görünüyordu. Son sorumu da yanıtlayıp bu düşüncelerden sıyrılmamı sağlasaydı ne olurdu sanki? İki elimi birbirine bağlayıp, sorumu sordum.

"Neden ki?"

Yanıma gelip, eliyle burnumu sıkarak konuşmaya başladı.

"Sana aşık olup olmadığımı, öğrenmeye çalışmıyor muydun?"

Evet onu öğrenmeye çalışıyordum demek yerine birkaç saniye durup ona baktım. Kafamda netleyemediğim kısımlar vardı ve ben bir türlü emin olamıyordum.

"Şüpheli hareketlerin var Demir. Elbette cin olup adam çarpmayı öğrendiğim zaman bunun cevabını bir şekilde öğreneceğim."

Tebessüm ederek bir elini sırtıma koyarken, bir elini de dizlerimin arkasından geçirdi ve beni kucağına alıp, koltuğa doğru yatırdı. Gıdıklamaya başladığı sırada "Demek sen, hareketlerimi şüpheli bulacak kadar aşkı öğrendin, öyle mi Hanifta Hanım?" diye sordu. Gülmemek için direniyordum ama kahkahalarıma engel olamıyor, karın ağrısından kıvranıyordum. Kendimi biraz toparlayabilsem konuşmaya çalışacaktım ama mümkün olmuyordu.

"Acaba siz manyak mısınız? Biriniz 30, biriniz 24 yaşındasınız. Sesiniz tüm apartmanı inletiyor!"

Kahkaha sesimden Tuğba'nın kapıyı açtığını bile fark etmeden, attığı fırçayla ona doğru döndük. Demir birazcık dursa da tam benim cevap vereceğim sırada ara ara gıdıklıyor, ben yine kendimi tutamıyordum. Benim konuşmama izin vermiyordu fakat Tuğba'ya tavizsiz bir sesle konuşuyordu.

"Ne olmuş, karımla gülerken apartmandakilerden izin mi almamız gerekiyor?"

Tuğba sesine yalandan öfke katmaya çalışsa da şu an bu halimden dolayı mutlu olduğu çok belliydi. Odamdan çıkarken bana göz kırpıp, söylenerek kapıyı kapattı.

HANİFTAM (Dağ Çileğim)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin