Ben geldimmmm. Hem de aşırı derecede erken geldim değil mi?
Evet biliyorum, biliyorum çok tatlı bir yazarım : ))
Tamam tamam şaka yapıyorum ve hemen bölümü bugün doğum günü olan okur; anamcildiracamha1g hediye edip sizlere keyifli bir okuma temennisinde bulunuyorum.
Şimdiden yıldızı parlatalım ama olur mu?
Keyifli okumalar...
⏳ 3 gün sonra...
Demir ile son toplantımızı da bitirmiş, masadan kalkıyorduk. Bu 3 gün içinde birbirimizle iş muhabbeti dışında muhabbete girmediğimiz gibi bu muhabbetleri de elimizden geldiği kadar kısa tutuyorduk. Bu süre boyunca bakışlarımız bile birbirine değmiyordu ama o, buna ek olarak benimle konuşurken buz gibi bir ses tonu kullanıyor ve artık her şeyi bitirdiğini daha net anlamam için yardımcı oluyordu.
Dışarı çıkıp arabalara dağılırken Sophia'nın "Sizinle tanıştığıma memnun oldum Beyza Hanım, Amerika'da da görüşmek üzere." deyip elini uzattığını gördüm.
"Bende tanıştığıma memnun oldum Sophia Hanım, tekrar görüşmek üzere."
Sesimi olabildiğince düz bir çizgide tutmaya çalışırken, kendimi ne kadar hazırlamış olsam da ayrılık vakti boğazımın düğümlenmesine neden oluyordu. Buradan direk uçağa geçip, Amerika'ya döneceklerini bilmek her şeyi daha fazla zorlaştıyor, içimde büyük bir savaşın başlamasını sağlıyordu.
Uzattığım elimi Sophia'dan çekerken, gözlerim Demir'e gitti. Asla bana bakmıyor ve bakacağa da benzemiyordu. Arkasını dönüp arabaya yöneldiğini görünce toparlamakta güçlük çektiğim sesimle "Demir." diye seslendim.
Ne yani vedalaşmayacak kadar çabuk mu silmişti beni? Peki ben, neyi eksik yapmıştım da bu silme işini bir türlü becerememiştim?
Adımları kısa süreli duraksamış olsa da yürümesine devam etti. Gitmeden önce bir kerecik gözlerimiz buluşsa olmaz mıydı? Arkasından bir adım daha atıp "Demir lütfen." diye seslendim ama bu kelimeler, dışarıdan duyulamayacak kadar sessiz bir şekilde dudaklarımdan dökülmüştü ve Demir de arkasına bile bakmadan kararlı adımlarıyla benden de bu şehirden de gitmişti.
⏳⌛
"Hoş geldin kızım."
"Hoş bulduk Esra teyze."
Trençkotumu üzerimden çıkarıp, yerine astığımda "Kızım, Deren Hanım ve Sebahat Hanım sabah şehir dışına çıktılar, birkaç gün gelmeyecekler. Yağız Bey'in de sınav haftası olduğu için arkadaşında kalacak, akşama yapmamızı istediğin bir yemek var mı?" diye sordu.
"Aaa hayırdır, neden şehir dışına çıktılar? Hiç konuşmadık. Tabii ya ben hâlâ fırsat bulup, telefon almadım. Son 5 gün, o kadar yoğun geçti ki aklıma bile gelmedi."
Esra teyze tebessüm ederek "Sebahat Hanımın kızı rahatsızlanınca ameliyata almışlar, onlarda haberi duyar duymaz evden çıktılar. Deren hanım, seni aradı ama telefonun kapalı olunca telefon almadığını anladı. Durumu benim anlatmamı istediler." dedi.
İçeriye doğru ilerlediğimiz zaman yönümü biraz daha Esra teyzeye çevirdim.
"Buraya gelen kızı mı rahatsızlandı Esra teyze?"
"Hayır kızım, sen Sebahat Hanım'ın bu kızını daha önce görmedin."
Bir kişi dışında Demir'in hiçbir akrabasını görmediğim için artık bu durumu da yadırgamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HANİFTAM (Dağ Çileğim)
Teen Fiction"Seni öldürürüm Demir! Öldürürüm!" "Tabii ki öldürürsün ama sen beni öldürmek yerine, ailene umut olacaksın ve benimle evleneceksin. " Mideme kramplar giriyor, bildiğin kıvranıyordum. Nefesimi yettiremediğim için bir elimle kapıdan destek alırken...