15🍓"TUTULMAYAN SÖZLER"

9K 452 110
                                    

💙💙💙

Bana karşı bu kadar soğuk davranması, beni delirtiyordu. Teslim olmamak için elinden geleni yapıyor, bunu hareketleriyle bana ispat ediyordu. Şimdi parmakları, bulunduğu yere ait olan göğsümdeyken, diğer eli dudaklarını sıkıca kapatmış, benim olanı benden saklıyordu.

Elimi dudaklarını kapattığı elinin üzerine koydum ve yavaşça arkasına doğru götürüp, beline sabitledim. Diğer elimle de onu sertçe kendime ittim. Bu sefer dudaklarıyla aramda birazcık boşluk kalmıştı ve geriye kaldırdığı kafası pes edip, illa ait olduğu yere değecekti. O dokunuştan sonra ben asla durmayacak o dudakları, susuzluğum dinene kadar içecektim.

Nefeslerimiz birbirinin çoktan olmuştu ama o hâlâ direniyor, bana teslim olmuyordu. Bu hali karşısında öfkeme teslim oluyor, onun gözüne ne kadar çok arzulanan bir adam olduğumu sokmak istiyordum. Bazen isimlerinden önce vücutlarıyla tanıştığım kadınlar olurdu, etrafımda dönen bir sözümle hareket eden. Onun sadece benim olması için onunla evlendiğim halde, dokunmama hâlâ müsaade etmiyor, beni istemediğini çok açık bir şekilde sürekli belli ediyordu.

"Direnmeyi bırak artık!"

Başını sağa doğru çevirdi ve yorulan boynunu yatağa doğru indirip dinlendirdi. Kulağıma sinirle fısıldadığı sözleri duymak, içimdeki öfkeyi tetikliyordu.

"Bana söz vermiştin Demir! İstemediğim hiçbir şeyi yapmayacaktın. Sen sözünde böyle yaparak mı duruyorsun? "

Evet ona o lanet sözü vermiştim ama ona dokunamamak çok zordu. Bugüne kadar hiçbir kadının peşinden koşmayan, böylesi arzulamayan ben, ilk defa aşık olduğum bu kadını istiyordum ama o, buna izin vermiyordu. Ellerimi, zorla komut vererek ellerinden çektiğimde hemen kalkıp, benden uzaklaştı. O sırada kapıda küçük bir ses duyulduğu için kaçar adımlarla kapıya doğru gitti.

"Hala."

Kapıyı açtığında yeğeni Zeynep, tüm sevecenliğiyle duruyordu. Aynı Beyza'nın kopyası gibiydi. Kocaman kahverengi gözleri, küçük yüzüne göre oldukça iriydi. Beyaz teni, çikolata rengi saçlarının yanında ışıldıyor, tüm tatlılığıyla karşımda duruyordu.

Beyza merhametli hareketlerinin yanında, iyice sevimli hale getirdiği sesi ile onunla konuşmaya başladı

"Bir tanem sen annenle babanın yanından kaçıp, buraya mı geldin?"

Dizlerinin üzerine çöküp, onunla yüzlerini eşitledi. Zeynep sorusuna evet anlamında kafasını sallayınca onu koklayarak öptü ve kucağına aldı.

"Aferin sana bıdığım, her zaman halacı olmaya devam et. Hem onlar seninle benim oynadığım gibi oynamıyorlar değil mi? Hadi beraber dolabımdaki oyuncaklarla oynayalım."

Beraber dolabın kapağını açtılar ve büyük bir kutuyu, odanın içine boşalttılar. Beyza komiklikler yapıyor, Zeynep ise gülmeye başlıyordu. Bana karşı öfkesini soluyan kadın, yeğeniyle oyun oynarken çocuklaşıp beni kendine daha fazla hayran bırakıyordu.

"Hala can şimdi bu abiye söyle, bu odadan çıksın. Bizde evcilik oyunumuza devam edelim ve bebekleri yatağımıza koyup onları uyutalım."

Zeynep, halasının sözünü ikiletmeden yerinden kalktı. Yanıma gelip elimi tutarak beni yataktan kaldırdı ve odanın kapısına doğru götürdü. Sonrada hiç düşünmeden "Sen git" dedi. Küçük cadı, yeğeniyle arasında öyle derin bir bağ kurmuştu ki bir sözüyle beni kapı dışarı attırabiliyordu.

Dizimin üzerine çöktüm ve küçük kızın kulağına "Eğer beni oyuna alırsanız, size kocaman çikolata alırım, hatta istiyorsan dondurma bile alabilirim" dedim. Kaşları havaya kalktı ve gözleri heyecanla büyüdü. Küçük dudakları gülmeye başladığı sırada heyecanla halasının yanına doğru koştu.

HANİFTAM (Dağ Çileğim)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin