İki gündür biraz çokça ağlıyor, canımı sıkan konularla ilgileniyor olabilirim ama bu iki gün de yüzümde güller açtıran haberler de almıyor değilim. İşte bu güzel haberin kaynağı olan gecekaray5 için bu bölüm geliyor. Rabbim güzel başlangıcını daim etsin okur kuzu ❤️
Öyleyse keyifli okumalar diyerek huzurunuzdan ayrılıyorum...
.
.
."Bileğinizdeki darbenin yanında morarmaya yüz tutmuş parmak izleri var, bu çok net belli oluyor."
Demir kalkıp bileğime tekrar baktı. Dudakları tek çizgi halini alırken, ellerini yumruk haline getirerek gözlerimin içine baktı. Yapacaklarından deli gibi korkuyordum.
Canı yanmışçasına "Beyza..." diye fısıldadı.
Bakışlarımı Demir'den çekip, doktora doğru döndüm. Aşırı derecede gerilmiştim, özellikle doktorun Sinan ağabeyimin arkadaşı çıkması daha fazla gerilmeme neden olmuştu.
"Eminim doktor bey, eşimi de boş yere telaşlandırıyorsunuz."
Yüzüme zoraki tebessüm kondururken, doktor gözlerime baktıktan kısa süre sonra masasına doğru ilerledi..
"Bileğinizde çatlaklar var. Böyle bir durumda hemen doktora gelmeniz gerekiyordu. Bu kadar ağrıya dayanmış olmanız acı eşiğinizin yüksek olduğunu gösterir veya kan sonuçlarınıza bakılırsa kendinizi önemsemediğinizi.
Sistemde kayıtlı son kan değerleriniz ile bugünkü değerleriniz arasında uçurum var. Tüm değerler sınırın çok çok altında, siz kendinize ne yapıyorsunuz böyle? 3 ayda insan bu hale nasıl gelebilir?"
Demir'in yüzünün rengi gitgide değişiyor, terleyen avuçlarını pantolonuna sürüp siliyordu. O cidden şu an gözümün önünde yok oluyor gibi görünüyordu. İçimi kaplayan hüzne inat konuşmaya başladığımda yüzümdeki gülümsemeyi daha fazla büyütmek için uğraş veriyordum.
"Doktor bey ölmüşüm de selam okunuyor gibi konuşuyorsunuz. Merak etmeyin, kendime dikkat eder hemen toparlarım. Hem ben göründüğümden çok daha güçlüyümdür."
Ben gerçekten güçlü müydüm? Yoksa bu ayakta durmak için sıklıkla kendime söylediğim ve sıkı sıkı tutunduğum bir yalan mıydı, bilmiyorum ama bileğimdeki hasara inat, kalbimdeki hüzün beni daha fazla yoruyordu.
"Güçlü olduğunuz o bilekle 1 günden uzun süre geçirmenizden belli oluyor Beyza Hanım. Peki bu gücü ne zaman kullanmayı bırakıp, kendinize bakmayı düşünüyorsunuz? Tam olarak gücünüz bittiğinde mi?"
Doktor önündeki bilgisayara tekrar bakıp bana döndükten sonra konuşmasına daha ciddi bir sesle devam ediyordu.
"Eğer öyle bir düşünceniz varsa hemen kendinize bakmaya başlayın; çünkü vücudunuzdaki her şeyi tükettiğiniz çok net görünüyor."
Demir karşımda iyice yok olmuştu sanki, bedeni yanımdaydı ama ruhu asla burada değildi. Gözleri dalmış, yüzü ise bembeyaz olmuş şekilde sabit duruyordu.
Doktor bileğimin alçıya alınması gerektiğini söyleyince karşı çıktığım için sargıyı birkaç gün deneyeceğimizi, eğer dikkatli olmayacak olursam mutlaka alçıya alınacağını söyledi. İlaçlarımı düzenli olarak kullanıp, tekrar muayene için gelmem gerektiğini söyleyince ayağa kalktım. Demir'e uzun süre baktım ama hâlâ beni görmüyordu.
"Demir hadi gidiyoruz."
Beni duymadığını anladığım an, omzuna dokundum fakat ona ulaşabildiğim söylenmezdi. Gözlerimi Demir'den çekip doktora doğru döndüğümde dikkatli şekilde bize baktığını gördüm. Sesimi neşeli bir tona getirerek işi şakaya vursam da Demir asla o taraflı olmuyor, ona bir türlü ulaşmayı başaramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HANİFTAM (Dağ Çileğim)
Teen Fiction"Seni öldürürüm Demir! Öldürürüm!" "Tabii ki öldürürsün ama sen beni öldürmek yerine, ailene umut olacaksın ve benimle evleneceksin. " Mideme kramplar giriyor, bildiğin kıvranıyordum. Nefesimi yettiremediğim için bir elimle kapıdan destek alırken...