Demir'in özlem dolu gözleriyle buluşan gözlerim, yoğun bakışlarına maruz kalırken Demir, sağ eliyle yanağımı kavrayıp baş parmağını dudağımın üzerinde gezdirmeye başladı. Bu hareketi bile yanaklarımın hızla yanmasına neden oluyordu; çünkü o, öyle bir bakıyordu ki ben, bu bakışlar karşısında bile utançtan ölüyordum. Çok geçmeden kararlı bir ses tonuyla "Şimdi tatlı zamanı..." deyip dudaklarıma doğru yönelirken derin bir nefes alıp, sertçe yutkundum; çünkü ciğerlerimin bu nefese ihtiyaç duyacağını bundan önce yaşattığı tecrübeden dolayı artık çok iyi biliyordum.
Ben onun karısıydım ve nasıl onun üzerinde bazı haklarım varsa, benim üzerimde de onun hakları vardı. Bunları çok iyi biliyordum ama elimden gelenin en fazlası buydu. Onun açısından baktığım zaman, 5 ay uzun bir süreydi fakat benim açımdan bakıldığında daha fazlası için çok çok erkendi.
Evet, onun bana aşık olduğuna, evlendiğimizden beri inanılmaz derecede değiştiğini görüyordum. Ama... İşte bu amadan sonrası benim için asla bitmiyordu. Ama bu aşkı ne kadar sürer? Ama bana ne kadar sadık kalabilir? Ama ya eski haline dönerse? Ama onun geçmişi sürekli önüme serildiğinde buna ne kadar dayanabilirim? Ama ya sıkılır da benden kolaylıkla giderse? Bu amalar içimde hiç susmuyor ve buna sürekli yeni amalar ekleniyordu.
Gerçekten artık onu çok seviyor, fazlasıyla aşık olduğumu düşünüyordum. Onun bana dokunmasından rahatsızlık duymadığım gibi olması gerekenin tam olarak bu olduğuna inanıyordum. Ama... Yine bir amayla ben, iç sesimi susturamıyor, sürekli kendi aklım ve kalbim arasındaki çatışmanın ortasında savunmasızca kalıyordum.
Onun iradesini kaybedip, daha fazlasını isteyeceğinden korktuğum için sürekli tedirgin oluyordum ve şu an hissettiğim duygunun hazzını değil de korkusunu yaşıyordum.
Düşüncelerimi bertaraf edip kendimi geriye doğru çektiğim zaman zor topladığım sesimle "Bence artık kalkmalıyım." diye fısıldadım.
"Bence bu sonsuza kadar sürmeli."
Tam kalp atışlarım artık düzene girecek, ciğerlerimdeki yanma hissi azalacak derken Demir, verdiği cevaptan sonra hiç beklemeden tekrar dudaklarıma yöneldi. Kapanan gözlerimle ona teslim olmak kalbimdeki yerini hızla büyütmeye devam ediyordu ama onun öpücüğüyle gitgide büyüyen yer de kalbimin fena halde teklemesine neden oluyordu. Destek almak amacıyla ellerimi göğsüne koyup dudaklarımı dudaklarından ayırmaya çabaladım. O esnada elimin altında atan hızlı kalp atışları onun kalbindeki teklemelerin daha üst boyutta olduğunu gözler önüne seriyordu. Tabii Demir için bu geri çekilmesi anlamına kesinlikle gelmiyordu. Sonunda verdiğim uğraşlar sonuç verdiğinde alnımı alnına yaslayıp "Artık durmalısın." dedim.
Demir kendini geriye doğru çekip kafasını olumsuz anlamda salladıktan sonra "Daha yeni başlıyorum güzel karım." dedi ve sağ eliyle çenemi kavrayıp tekrar öpmek için yeltendi.
Bu sefer hazırlıklı olduğum için sağ elimle dudağımı kapattım.
"Daha yeni mi başlıyorsun? Bu gidişle seni öfke nöbetine sokan o kapatıcının tekrar dudaklarımda bulunmasına neden olacaksın Demir adam, gerçekten böyle bir durumla bir kere daha baş edebilecek misin?"
"Asla!" Dudağımın üzerindeki elimi çekip dudaklarımı kontrol etmeye başladığında gülmemek için kendimi çok zor tutuyordum; çünkü cümlemden sonra bile kıskanç kocamın bakışları değişmişti.
"Bu sefer akıllandım merak etme, uzun süre öpüyor olsam da kontrolümü kaybetmemek için sürekli kendime ilk öpücüğümüzden sonra dudağına sürdüğün zımbırtıyı hatırlatıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HANİFTAM (Dağ Çileğim)
Teen Fiction"Seni öldürürüm Demir! Öldürürüm!" "Tabii ki öldürürsün ama sen beni öldürmek yerine, ailene umut olacaksın ve benimle evleneceksin. " Mideme kramplar giriyor, bildiğin kıvranıyordum. Nefesimi yettiremediğim için bir elimle kapıdan destek alırken...