Bölümü yarın atacaktım ama yine birileri vicdanıma oynadı. (Artık kimse o bilemiiciiimmm)
O yüzden bölümü siz okurlara emanet ediyorum.
Keyifli okumalar...
Yüzümdeki tebessüm solarken, Demir'e karşı duygularım hissizleşmeye başlıyordu ve tüm vücudum gururum tarafından esir alınıyordu.
Demir çatılan kaşları ile Sophia'ya bakıp tam konuşacağı sırada sert sesimle araya girdim.
"Tatlı yemekten vazgeçtim Kader."
"Beyza geleceğini bilmiyordum."
Demir'in açıklamasını duymamazlıktan geldiğim sırada Esra teyze yanıma gelip "Kızım misafirlerin kapıda seni bekliyor." dedi.
Şu an bulunduğum sıkıntılı ruh halinden beni kurtardığı için içimden şükrederken masadan kalktım. "Kim gelmiş Esra teyze?" Sorduğum sorudan sonra Kader'le beraber Tuğba, Mihrimah ve Cenk'in masaya yaklaştığını gördüm. Neden geldiklerini anlamadığım için şaşırmış peşine de bu şaşkınlık aynı şekilde sesime yansımıştı.
"Nereden çıktınız siz?"
Mihrimah tebessüm ederek bir adım daha yaklaşırken mimikleriyle ikisini gösterip konuşmaya başladı.
"Baktım bunların ikisi tatlıyı yemeyip, uzun uzun bakıyorlar, ne olduğunu bilmediğim için sordum. Cenk, bu tatlı benim boğazımdan geçmez, hele cheesecake hiç geçmez dediğinde Tuğba da Beyza olmadan benimde boğazımdan profiterol geçmez, kalk biran önce yanına gidelim dediler ve beni de yanlarında sürüklediler."
Mihrimah'ın cümlesinden sonra bakışlarım Tuğba ve Cenk'in üzerinde kısa süre dolaşınca arkamdan konuştuklarını daha iyi anlıyordum. Kaşlarımı kaldırıp son bir kez Tuğba'ya doğru baktığım an yüzündeki sevimli ama aynı zamanda suçlu ifadeyi görmek kahkaha atmama ardından da konuşmama neden oluyordu.
"Seni kandırmışlar Mihrimah. Boğazlarından geçmediğinden değil, boğazlarında kalmasından korktukları için gelmişlerdir. Çenenizi tutamayıp, biriniz arkamdan konuştu, birinizde güldü değil mi?"
"Konu sen ve Tuğba'nın arasında yaşananlar olunca benim gülmemem imkansız zaten Beyza. Atölyeden içeriye girmeden önce sadece Tuğba'yı çıldırttığını sanmıştım ama baktım ki öğrenciler dahil herkesi çıldırtmışsın. Onları dinledikçe kahkaha atmaya başladım ama bu seferde bana söylediklerin aklıma geldi sonra korkudan tatlıdan yiyemedim. Gerçi senin canının çektiğini bildiğim için zaten istesemde keyif alarak yiyemeyecektim."
Cenk'in sözlerinden sonra Demir'in nefes alıp verme sesi kulağımın içinde yankılanırken, Tuğba konuşmaya başladı.
"Cenk doğru söylüyor, benim de sensiz boğazımdan geçmedi. Hele ki son günlerde se-" Tuğba cümlesini yarıda kesip derin bir nefes aldı. Büyük bir ihtimalle son günlerde yaşadığım süreçten dolayı değişen depresif Beyza'ya konuyu getirecekti ama sustu ve cümlesini neşeli bir sesle devam ettirdi. "Tatlıyı ne kadar çok sevdiğini iyi biliyorum tatlı canavarı, o yüzden sana da getirmek istedim."
Tuğba'nın cümlesinden sonra içim ona doğru akarken, ona sarılmak için adım atmak istedim fakat Demir'in, ani bir şekilde masadan kalkıp, Cenk'in önünde durduğunu görünce yerimde durdum. O aşırı derecede gergin görünüyordu ve bu gerginlik vücudundan bile bariz bir şekilde belli oluyordu. O da bu durumu anlamış olacak ki sanki bu gerginliğe son vermek istiyormuş gibi yumruk halindeki ellerini, omuzlarını, boynunu hareket ettirerek gevşetmek için çabaladı ardından başarılı olmuş şekilde elini Cenk'e doğru uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HANİFTAM (Dağ Çileğim)
Fiksi Remaja"Seni öldürürüm Demir! Öldürürüm!" "Tabii ki öldürürsün ama sen beni öldürmek yerine, ailene umut olacaksın ve benimle evleneceksin. " Mideme kramplar giriyor, bildiğin kıvranıyordum. Nefesimi yettiremediğim için bir elimle kapıdan destek alırken...