Üçü de kafasını tamam anlamında sallayınca yüzünü göğsümden ayırıp, onlara doğru çevirdim. Hayvanların hepsi bir ağızdan "Çok güzeeell" diye bağırdı. Dişlerimi sıkıp ayağımla üçünü de itmeye çalışırken, Beyza söylenmeye başladı.
"Demir iki gündür uyumuyorum, lütfen beni rahat bırak."
Kafasını göğsüme doğru çevirip, iyice kendime yasladım.
"Tamam hayatım sen uyumaya devam et."
Uykuda bile söyleniyorsa kalktığında gerçekten olacaklardan korkmaya başlamıştım.
"Bana hayatım deme!" derken gözlerini hafif araladı. Elimle diğerlerine sessiz olmaları için işaret ettim.
Kendini kucağımda doğrulturken "Bana dokunma demiştim." deyip kendini yana doğru dikledi. Birkaç kez gözlerini açmak için çabaladı ama bir türlü başaramadı. Sonunda gözlerini açamayacağını anlayınca diğer tarafa doğru kendini attı; fakat kafası kenara çarptı.
"Senin yüzünden acıdı işte, sana kızmam için bir sebep daha" dedi ve elini başının acıyan yerine getirdi. Bir kaç saniye sonra başındaki eli uykuya daldığı için düştü. Önüne doğru gelip, yüzünü diğerlerinin görüş alanından çıkardım. Onun bu tatlı hallerini sadece benim görmem gerekiyordu.
"Tamam annemin yatağında uyumuşsun, geç saate kadar burada yatarsan ayıp olur. Seni odamıza çıkarıp, işe gideceğim. Sen uyumana devam et."
Tekrar kucağıma alıp, otururken başını göğsüme yasladım. Herkese susması için işaret ettiğimde zaten inmek üzereydik.
Eve gidip, onu yatağa yatırdığımda derin bir nefes çektim. O sürekli beni kendine çekiyordu ve buna dayanmak çok zordu. Uzun süre yüzünde dolaşan bakışlarım dudaklarımı dudaklarının yanına getirdiğimde son buluyordu. Bir kere olsun onu öpmeme kesinlikle izin vermiyordu. Dudaklarına değen dudaklarımla beraber bedenimde büyük bir savaş oluşuyordu. Aklım, kalbim, tüm duygularım ona doğru akıyor olsa da onu uykusunda öpersem her şeyin daha kötüye gideceğini biliyordum. Zor olsa da kendimi geriye çekip uykusunda çok daha fazla ışıldayan tenine baktım ve bu kadarını yaşamanın hakkım olduğu bahanesine sığınarak dudağının kenarını öptüm. O esnada alttan gelen yüksek sesle sinirli bir nefes verip onları susturmak için alta indim.
❤️⏳❤️
Uzaktan tanımadığım sesler geliyordu. Gözlerimi hafif aralayıp, tekrar uyumak için kapattım. Sesleri kısık sesle konuşan birisi bastırdığında tekrar gözlerimi açtım. Etrafıma biraz bakıp, gözlerimi tekrar kapattığımda bulunduğum odayı tanımadığım için korkarak yerimde doğruldum.
Önceden hiç görmediğim bir yatak odasındaydım. Üzerimde pijamalarım ve dizlere kadar montum vardı. Yataktan kendimi hızla atıp, pencereden dışarıya baktım. Bir tarafı orman, bir tarafı kumsal olan bir yerdeydik. Korkuyla odanın kapısını açıp merdivenlerden inmeye başladığımda kalbim yerinden çıkacak gibi hızlı şekilde atıyordu.
"Kimse var mı?"
Merdivenin arkasından gelen ayak sesiyle mümkünmüş gibi kalp atışımda daha fazla artma oluştu.
"Buradayım karıcığım uyandın mı?"
Demir'in sesini duymak kalp atışlarımın yavaşlamasına neden olacağına, sesin ona ait olduğunu korkudan geç ayırt ettiğim için daha fazla titrememe neden olmuştu. Elimi yerinden çıkacak gibi atan göğsümün üstüne koyup, gözlerimi kapatarak kalp atışlarımın yavaşlamasını bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HANİFTAM (Dağ Çileğim)
Teen Fiction"Seni öldürürüm Demir! Öldürürüm!" "Tabii ki öldürürsün ama sen beni öldürmek yerine, ailene umut olacaksın ve benimle evleneceksin. " Mideme kramplar giriyor, bildiğin kıvranıyordum. Nefesimi yettiremediğim için bir elimle kapıdan destek alırken...