Hadi bakalım beklenen bölüm geldiii. Bu bölüm de "Gelecek bölümü benim için atar mısın?" diyen HalimeDnmez2 okura gelsin.
Kimseyi sözlerimle incitmek istemiyorum ama ben, her şeyin farkındayım. Kimin oylarını tam atıp destek verdiğini çok iyi biliyorum çünkü sayfamdaki vote(oy) sayısı çok az. Bu gözler "Kitabını çok severek okuduğum için vote atmayı unutuyorum" bahanesi ile unutulmazlar köşesine imza atıp, bunu söylediği halde yine oylama yapmayan okurlar bile gördü. Ne kadar kalp kırıcı bir davranış değil mi?
Lütfen artık siz de kalp kıran okurlar arasında olmaktan vazgeçin. Bir yazar olarakta kitabımı okuyor olabilirsiniz bunda saklanacak bir şey yok ki... Aksine fırsat bulduğum yazar arkadaşların kitabını bile okumaya, hiç vaktim yoksa da destek olmaya çalışıyorum Cidden beni artık yıpratıyorsunuz.
.
.
.Odaya girdiğinde kapıyı kapatıp, beni yere indirdi. Hâlâ söyledikleri kulaklarımda yankılanıyordu. Böyle bir şeyi düşünmesi bile imkansızken, nasıl bu şekilde konuşup, onlara ümit verebilirdi. Hele birde pamuğum duyacak olsa çok heyecanlanır, her gün mutlu haber almak adına beni arardı.
"Sen babaannenin kucağına nasıl bebek vereceksin Demir, lütfen bana sakince açıklar mısın? Bu bebeğin annesi ben olmayacağıma göre, herhalde bir önerin vardır. "
Demir yatağa doğru giderken son cümlemi duyunca arkasını döndü. Kaşlarını çatarak bana baktı. Kravatını çıkarıp yatağa öfkeyle fırlattıktan sonra gömleğinin üst düğmelerini açtı. Kollarını yukarıya doğru çekerken çok tahammülsüz görünüyordu.
"Saçma sapan konuşma Beyza! Bir bebeğim olacaksa bu senden olacak." Derin bir nefesle beraber tahammülsüz cümlesine devam ediyordu. "Daha ne kadar sana dokunmamı engelleyeceksin?"
Duyduklarım karşısında ne düşüneceğimi bilemeden Demir'in yüzüne anlamsız bir ifadeyle baktım. Biz bu adamla ayrı evlilikler yaşıyor gibi konuşuyordu. Bir bebek ancak mutlu evliliğin tacı olabilirdi. Bizim evliliğimizde eksik puzzle parçası, o kadar fazlaydı ki ortaya ne çıkacağı belli bile değildi. Böyle bir durumda tek eksik, gerçekten dokunmak mıydı? Dokunmak puzzle'ın son eksik parçasıyken, Demir sadece çerçevesi olan bir puzzle'a en son konulması gereken parçayı, en önce koymak istiyordu.
Kollarımı birbirine bağlayıp, ona doğru ilerledim ama konunun isteklerine geleceğini bildiğim için gergindim.
"Sen ne demeye çalışıyorsun Demir? Açık açık söylesene."
Elini ensesine götürürken gözlerimin içine bakıyordu ve gözleri aramızda büyük bir kavga olacağının haberini veriyordu
"Genç ve evli bir adam olduğumun farkındasın değil mi? Seninle evleneli 3 ay oldu. Bırak dokunmayı, seninle öpüşemedik bile! Daha ne kadar beklemem gerekiyor. Zaman ver! Şu kadar süre de bekleyeyim ama sen, umursamıyorsun bile."
Bunu söylerken ne kadar normal bir istekmiş gibi söylüyordu öyle. Bu dediklerinin olabilmesi için ikimizin, birbirine aşık olması gerekiyordu. Daha onun ne hissettiğini bile bilmiyordum. Şüpheleniyor, emin oluyor, sürekli gidip soruyordum ama bana verdiği cevaplar sorularımla ilgili olmuyordu.
Beyefendi aşık olmaz, ona aşık olunurmuş!
Onun duygusundan bile emin değilken ben, daha ne kadar çabalayıp, bu evliliği umursayacaktım? Daha ne kadar fedakarlık etmeye devam edecek, kendimi ifade etmek için çırpınmaya devam edecektim.
"Genç bir adam olduğun şimdi mi aklına geldi Demir? Sana açık açık bana dokunmana müsaade etmem diye söylemiştim. Senin gibi genç, nefsine düşkün bir adam, elbet yanlış yollara, haram kadınlara gidecek, işte o gün ortadan kaybolup, bu evliliği bitireceğim demedim mi sana?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HANİFTAM (Dağ Çileğim)
Teen Fiction"Seni öldürürüm Demir! Öldürürüm!" "Tabii ki öldürürsün ama sen beni öldürmek yerine, ailene umut olacaksın ve benimle evleneceksin. " Mideme kramplar giriyor, bildiğin kıvranıyordum. Nefesimi yettiremediğim için bir elimle kapıdan destek alırken...