Hayır hayır diren Hanifta kız, bölümü sakın yayınlama.
Saat çok geç diyorum sana!
Ama okurlar, bölüm açılmıyor diye üzülmüşler.
Kız beni çıldırtma, gündüz paylaştığında bile bölüme yorum ve oylama az oluyor.
Yok ama ben yine de kıyamayacağım ve bölümü paylaşacağım.
Resmen şu an iç sesimle kavga ediyorum ve size kıyamadığım için bölümü yayınlıyorum ama bu bölümü de size emanet ediyorum. Siz ne yapmanız gerektiğini bilirsiniz❤️
Öyleyse keyifli okumalar.
⌛
Otoparka girdiğimde Demir, arabasına yaslanmış, dudağının kenarındaki meydan okuyan gülümsemesi ile bana bakıyordu. Çantalarımı alıp dışarıya çıktığım zaman Demir, yaslandığı yerden doğruldu ve bana doğru döndü.
"Özlemimi dindireceğim; çünkü çok uzun soluklu olacak. "
"Bende özlemimi dindireceğim." diye karşılık verdiğimde Demir'in gözlerinin içine baktım. Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Ona doğru attığım adımları görünce şaşkınlığı yüz ifadesinden okunmaya devam etse de beklemeden kollarını iki yana açtığını gördüm.
"Hiç böyle düşünmemiştim. Bana direnirsin sanmıştım ama beni, fazlasıyla yanılttın güzel karım."
Duyduğum sözler karşısında gülümsememe engel olamadım ve yüzümü en sevecen şekle sokup, kollarını iki yana açmış olan adamın sağ kolunun altından eğilerek geçtim.
Demir'in arkasından gelen Tuğba'ya sarılırken "Seni çok özledim kuzum." cümleme Demir'in sert nefes alışverişi eşlik ediyordu. Tuğba da aynı şekilde karşılık verdikten sonra sessizce "Kızım şu an çok pis bakıyor. Adam, senin yüzünden beni düşmanı belleyecek." dedi.
"Başka çarem yoktu canım. Kusura bakma ama bugün 12'ye kadar beni idare etmen gerekiyor. Yapışık ikiz gibi olmak zorundayız."
Yanımdan geçen öfkeli ayak sesleri yutkunmama neden olsa da bakışlarımı ondan kaçırdım. Gözü dönmüş haline, ne kadar kafa tutmaya çalışsam da ondan içten içe korkuyordum.
Yukarıya çıktığımızda Demir, cam oda da görünmüyordu. Tuğba'nın çalışma malzemelerini alıp, beraber odaya doğru ilerledik. Kapıdan girerken Demir, beni kolumdan tutup kapının arkasına doğru hızla çekti.
"Burası çok daha uygun; çünkü dediğim gibi çok uzun sürecek."
Bu adam söylediklerinde çok ciddiydi ve ben, günü nasıl bitireceğimi düşündükçe geriliyordum. Utançtan kızaran yanaklarım, Tuğba'nın sesini duyunca varlığından dolayı hafiflemiş hissettirdi.
"Ne uzun sürecek Demir Bey? Beyza bileği rahatsız olduğu için benden yardım istedi."
Demir, gözlerimdeki gözlerini Tuğba'ya doğru çevirip, kasılan çenesiyle konuşmaya başladığında ciddi yüzü gerilme mi sağlıyordu.
"Tuğba, bize 20 dakika müsaade eder misin? İşle ilgili özel konuşmamız gereken konular var."
Demir'in kollarından kendimi itip, Tuğba'nın yanına giderken "Ama Demir Bey, ben bileğimden dolayı gerekli notları alamam. Biz konuşurken Tuğba da notları alıp, bugün için bana yardımcı olur diye burada. Gitmesine gerek yok." dedim.
Gözlerini derin nefes eşliğinde kapatıp, elini ensesine götürdü ve odasına geçti. Masama geçtiğimde ne zaman kafamı kaldırsam, bir çift öfkeli gözle karşılaşmanın verdiği gerginliği iliklerime kadar hissediyor, ne olursa olsun Tuğba ile yapışık ikiz gibi dolaşmam gerektiğini biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HANİFTAM (Dağ Çileğim)
Teen Fiction"Seni öldürürüm Demir! Öldürürüm!" "Tabii ki öldürürsün ama sen beni öldürmek yerine, ailene umut olacaksın ve benimle evleneceksin. " Mideme kramplar giriyor, bildiğin kıvranıyordum. Nefesimi yettiremediğim için bir elimle kapıdan destek alırken...