Shen Siwei kardaki izleri takip ederek elli metre ötede yerde yatan bir kişinin olduğu yere geldi. "Hey, öldün mü sen?" diye sordu.
klet yavaşça yerden doğruldu ve kafasındaki buz parçalarına dokundu. "Çok saldırgansın, biliyorsun, demi" dedi.
Shen Siwei başını çevirip batmakta olan güneşe doğru bakarak, "Bunu sen istedin," diye cevap verdi. "Şimdi oraya nasıl gideceğiz?"
Buzda yeni oluşan çatlak yaklaşık on metre genişliğindeydi, bu yüzden üzerinden atlamak sorun olmazdı. Ancak, önlerinde hâlâ birkaç yüz kilometre vardı ve ikisi oraya kadar yürüyemezdi.
Klet, "Birinin gelip bizi almasını sağlayacağım," dedi.
Onlar beklerken, güneş yavaş yavaş ufkun altına battı. Yansıma nedeniyle buz tabakasının üzerindeki ışık şehirdekinden çok daha parlak kalıyordu. Ama ikisi yan yana oturmuş, boş boş, gün batımının onları iki portakala dönüştürmesini bekliyorlardı.
Görüş alanlarının sonundaki dağlar artık buz ve karla kaplı değildi. Batan güneş loş bir ampul gibi titreşiyor ve sonunda ufkun altında kayboluyordu.
"Daha ne kadar beklememiz gerekiyor?"
Klet çenesini eğip gökyüzünde yaklaşmakta olan iki kırmızı noktayı, yani uçağın ışıklarını işaret ederek, "Fazla uzun sürmez," diye cevap verdi.
Shen Siwei boş boş uçağın yaklaşmasını beklerken Klet aniden, "Az önce hoşuna gitti mi?" diye sordu.
"Ne?"
Klet, "Öpücük" dedi.
Shen Siwei, klet'in bu eylemi bu kadar net tanımlamasından hoşlanmamıştı çünkü bunu "o ve klet öpüştü" ya da "klet tarafından zorla öpüldü" şeklinde nasıl tanımlayacağını bilmiyordu.
"Sen buna öpücük mü diyorsun?" dedi hafifçe. "Belli ki bir ayının ağacı kemirmesi gibi hissettirdi."
klet gözlerini kıstı ve sanki tekrar saldıracakmış gibi bir hareket yaptı.
Shen Siwei hemen, "Bir dahaki sefere yüz metre olacak," diye uyardı.
Sonra da "Canını yaktım mı?" diye sordu.
" Morardı," diyerek kısa kolunu sıvadı ve yan tarafındaki büyük bir morluğu ortaya çıkardı.
Büyük bir mesele gibi görünmüyordu. Shen Siwei kayıtsızca, "Oh." diye cevap verdi.
Klet aniden Shen Siwei'nin bileğini tutarak, "Benim için ovmalısın," dedi. "Bana tekme attığında ne kadar acıdığını bilmiyorsun."
"Bu senin kendi hatan," Shen Siwei yerden bir avuç soğuk kar aldı ve acımasızca morarmış bölgeye bastırdı. "Soğuk kompres daha etkili olur."
"Hiss," diye mutsuzca kaşlarını çattı Klet, "Neden bu kadar kalpsizsin?"
"Ben veletlerle başa çıkma konusunda uzmanım," diyen Shen Siwei elini rahatça geri çekerek avucunda kalan buz parçalarına hafifçe vurdu.
"Kimmiş velet?" Klet'in sesi daha da kalınlaştı, "Sen benden daha veletsin, en azından daha önce öyleydin"
Shen Siwei gözlerini kıstı. "Ne dedin sen?"
"Bir gerçeği ifade ediyorum."
"Bence sadece dayak istiyorsun."
Yaklaşan uçağın sesi konuşmalarını böldü. Küçük bir kız kafasını pencereden uzattı ve Klet'e el salladı. "Klet, ben geldim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Top Edge ( BL ) Novel
Science FictionTAMAMLANDI ✓ Dondurucu uykudan uyanan Shen Siwei acil bir görev aldı: asil bir müzakereci kılığına girip müzakere kisvesi altında işgal altındaki bölgeye girmek ve mültecilerin lideri Klet'in geçmişini araştırmak. Asil kimliğinin koruma sağlayacağın...