55

22.8K 1.5K 354
                                    


55

Kafam o kadar doluydu ki hiç bir düşünceyi yakalayamadım hiç bir şey anlamıyordum kendi düşüncelerimden bile. Gözlerim çocukların üzerinden gezerken doğru dürüst ders işleyemediğimizi yeni yeni fark ediyordum o kadar ki dedikleri şeyleri bazı zaman anlamayıp ikinci kez soruyordum. Derin bir iç çekerken gözlerim pencereden dışarı döndü elimi Çeneme yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım.

Dün akşam Baran'la eve döndüğümüzde konuşmaya çalışsa ben yine konuşmammıştım onunla odama gidip kendimi kapatığımda o da daha fazla üzerime gelmemişti bana zaman tanımıştı sabah erkenden uyandığımda okula gelmek için uyanık olduğunu gördüm , yorgun bakışlarla terasta oturmuştu sanırım bu beni etkilediği kadar onu da etkilemişti ben giderken tekrardan benle konuşmaya çalışsa da sadece baş salamakla yetinip evden çıkmıştım.

Bu daha ne kadar böyle devam edecekti bilmiyorum sadece her şeyi tam olarak içimde bir yerlerde oturtabildiğimi düşünmüyordum, gördüğüm şeyleri bu kadar kolay kaldıramayacağını düşünüyordum. Hayır ona kızmıyorum anlıyordum ona sadece tek bir konudan kırgındım o da bana haber vermemesinden.

Bana operasyonları açıklasın demiyorum sadece buna benzer bir şey olduğunu üstü kapalı bir şekilde bana anlatmalıydı diyorum, çünkü onu da anlıyordum biliyordum o akşam onların yanına gidip onun başımı belaya sokabilirdim arkamı dönüp gitmemek yerine operasyonu mahvedebilirdim. Söyleseydi ne ben bu kadar üzülmüş olurdum ne de onunla bu kadar bir birimize kırılmış olurduk. Beni anlıyordu ona karşı olan tutumumu anlıyordu ama ona ilk baş dinelemyip güvenmediğim için az da olsa içinde kırgınlık vardı kendini önemsemeyip bana yönetiği ilgiyi bunu fark etmiştim.

Derin bir nefes çektim içime, kolumdaki saate bakıp masanın üstündeki zili alıp çaldım. Benden dolayı mı bilmiyorum ama sınıf bu gün çok sessizdi sanırım benim bu halim onları da çok etkilemişti şu an bile sırayla çantalarını toparlayıp çıkarken bana el sallayıp gidiyorlar dı.

Hepsi gittiğinde bende eşyalarımı toparlayıp çıktım okuldan, arabama binerken asla eve gitmek istemiyordum kimseyle konuşmakta istemiyordum açıkcası tuhaf bir buhramdaydım. İstanbul'da olduğu gibi kafam attığında yine Enes'in yanında soluğu alıp dertleşmek istiyordum. Bunu telefonla da yapabilirdim ama çok meşgul olan Enes'in telefonu her aradığımda meşgule düşüyordu.

Arabamı park edip indim, pastaneden içeri girdiğimde soğuk hava yüzüme çarptı. Sıcak havadan sonra bu soğuk çok iyi gelmişti.

" Hoş geldiniz ne istersiniz?" Çantamı kurcalarken cüzdanımı çıkarıp elimle ismini bilmediğim kremalı bir keki işaret ettim kadın hemen dolabı açarken konutşu. "Paket mi yoksa burada mı yiyeceksiniz?" Dedi bir kaç saniye düşündüm. " burada, birde soğuk bir limonata alabilir miyim." Dedim. Kadın hazırlarken ben bir masaya geçtim cüzdanımı çantama koyup telefonumu açtım mesajlarımı kontrol ederken klasik bildirimlere göz devirdim.

Değişen hiç bir şey yok.

Önüme tabak ve içecekler dolu bir bardak konulduğunda eş zamanlı olarak karşıma biri oturdu.

"Yankı?"

"Yenge?" Dedi şirince gülümseyip çatala bıcağı da bıraktı, kafamı çevirdiğimde bu sefer Aslan vardı oda sandalye çekip otururken ikisine ters ters baktım.

"Nasılsın?" Dedi tatlı tatlı gülümserken.

"Nabız ölçmeye geliysen hala kızgınım size ." Dedim ikisine ters bir bakış atıp çatalımı pastaya daldırdım.

"Ama uzaylı yengem ne yapalım biz bizim ne suçumuz var?"

"İnsanca anlatsanız o kadar çok şey yaşanmazdı ve benim gördüğüm manzaranın aslında bir yalan olduğunu bilirdim." Gözlerim Aslan'a döndüğünde utançla kaçırdı gözlerini.

Komutanım =texting=Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin